Galatasaray ne yapmalı?..

A -
A +

Geçen haftadan beri yazmaya devam ve de az çok tahmin ettiğim “En kötü senaryo” oynandı ve perde indi; “Galatasaray Avrupa Kupalarından elendi!..”
Böylece, Fenerbahçelinin, Beşiktaşlının ve de bir kısım Galatasaraylının “umumi isteği” yerine geldi; futbolumuza ve Galatasaray’a hayırlı olur, inşallah!..
Perşembe geceki maça 12 saat kala yazdığım yazıda “Çok açık ki, ‘Galatasaray eler mi’ sorusundan çok daha önemli bir soru var” demiştim; “Galatasaray elenirse ne olur, ne olmalı?..”
İşte şimdi “Bu sorunun cevabını arar” durumdayız!..
Ben gene, ısrarla diyorum ki; “Galatasaray diğer kulüplere benzemez. Başkan da, yönetim de, hoca da görevlerine devam ederler”; dahası, “etmelidirler!..”
Yanlış hatırlamıyorsam, “Tromsö faciasının olduğu sezonda Galatasaray, ayakta kalmış ve lig şampiyonu olmuştu”; bu sezonda da “benzeri” neden olmasın?..
“Hazırlıksız yakalanma” aslında “elenmenin mazereti” değildir ve “bahanesi” de olamaz!..
“Elenilen” maçlara kadar yılan hikayesi gibi uzatılan ve o oltaya takılan “medyanın, taraftarın menfi baskısı” ile “Sneijder krizinin daha en başta ‘Bitti, gitti’ şeklinde kapatılamamasıdır”, elenmenin asıl sebebi. Bu “psikolojik” baskıyı, Galatasaray’ın hocası da, futbolcuları da kaldıramamıştır!..
Şimdi lige 3 hafta var; “yeni transferler de gelecek” ve “bomboş olan orta sahası” doldurulacak, “bir kanat oyuncusu ve bir de bek” ile kadro tamamlanacak ve Galatasaray “yeni kadrosu ile” şampiyonluğa oynayacaktır.
Paniğe gerek yok, yeter ki, “koparılan kıyamete ne kadar sert olursa olsun” dayanmalıdır, Başkan ve yönetim ve “attığı doğru adımlardan vazgeçmemeli”, bu konuda taviz vermemeli, “hatalı adımlar atmamaya” dikkat etmelidir.
Eğer, geçen sezon Igor Tudor’a “cesaret ve sonuna kadar destek verilse”, Hoca da “3’lü defanstan vazgeçmeyip, bu sezonun takımını da inandığı bu sisteme göre kurmaya başlasa idi”; Galatasaray bu eleniş faciasını yaşamazdı.
Bir kısım Galatasaraylı yorumcu ve yazar çizerin, ama çoğunlukla Fenerbahçeli, Beşiktaşlıların hazırladığı psikolojik tuzağa düşüldü, Sneijder’in taşıdığı “dağıtma bayrağı” tam olarak teşhis edilemedi ve bugünlere gelindi.
Şimdi yapılacak olan ilk şey, “Sneijder artçılarının da kadrodan temizlenmesidir”; Galatasaraylılar merak etmesin, sonra güzel günler gelecektir!..


Bu hesap nasıl kapanacak?..
Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, 10-15 gün önce “Dursun Özbek olarak değil, Galatasaray Başkanı olarak bu arkadaşları Disiplin Kurulu’na verdim. Galatasaray Başkanı’na hakaret edemezler, ettirmem” demişti. Çok doğru bir söz, amma…
İşte 4-5 gün önce “yazılan” bir söz; “Tudor kim Galatasaray kim! Ama tabii Dursun Özbek kim Galatasaray Başkanlığı kim. Biri olunca öbürü de oluyor. Hani bir laf vardır, ‘Tezekten terazinin b..tan olur dirhemi’ diye. Bu da o hesap. Tencere kapak olmuş ikisi.”
Özbek, bu yazıyı okumadı mı; duymaması, okumaması mümkün mü?..
Bu ifade, Galatasaray Başkan yardımcılığı da yapan bir gazeteciye, sevgili Fatih Altaylı’ya ait!..
Altaylı, daha önce de Özbek ve yönetimi için “ağır ifadeler kullanmıştı”; çok Galatasaraylının “hakaret” dediği. Ama Dursun Özbek, “çok daha hafif sözleri için birilerini kesin ihraç talebiyle Disiplin Kurulu’na gönderirken”, Altaylı’nın “söz ve yazılarını” hep es geçmişti.
Bilmem ki; “Tezekten terazinin b..tan olur dirhemi” yakıştırması (teşbihi), Galatasaray Başkanı ve Galatasaray Teknik Direktörü için yapılıyorsa, “bu da hakaret sayılmıyor” mu?..

Kim, neden gitti?..
Sneijder, “oyuncu olarak feda edilecek” bir futbolcu değildi!..
Sabri, “Galatasaraylı olarak feda edilecek” bir futbolcu hiç değildi!..
Tudor, ikisini de feda etti; “Neden etti”; herkes biliyor, ama “bir-iki istisna hariç”, yazan yok, söyleyen yok!..
Hayret ediyorum, “bir altyapı hocasının Galatasaray Futbol Takımının başına, hem de ‘kalıcı olarak’ getirdiği günlerde” haklı ve doğru olarak “Bu tayini, Galatasaray yönetimi değil, Sneijder yaptı. Galatasaray’da futbolcuya dayalı sistem işliyor, Hollandalılar kliğinin başındaki Sneijder de bu sistemin lideri” diye yazmadık eleştiri bırakmayanlar, sezonun başından beri “Neden gönderiliyor, böyle şey olur mu!” diye yaygarayı kopardılar ve şimdi de, “adam gittiği halde” koparmaya devam ediyorlar!..
Bakınız, daha açık yazayım; “Ünal Aysal / Duygun Yarsuvat günlerinin hayali içinde yaşayan” Sneijder’in “işte bu sebeple gitmesi gerekti” ve gönderildi; daha ne yazayım?..
Sabri’ye gelince; “Bir takımda iki kaptan birbiriyle konuşmazsa, sahadan çıkarken, birinci kaptan, ikinci kaptana kolundan çıkardığı kaptanlık pazubendini başka bir oyuncu tariki ile gönderecek ve de kaptanlardan birine bu değerli unvanı bıraktıracak kadar, ilişkileri adeta kan davası hâline gelmişse ve elbette biri kalacaksa, öteki gidecekti”; Tudor, “Selçuk’u seçti”, Sabri gitti.
Tudor da, “yanlış tercihinin bedelini” Avrupa kupalarında “Carole” adlı futbol miskinine mecbur kalmakla ve elenişle ödedi; aslında Selçuk gitmeli, Sabri kalmalıydı!..
Zira, Selçuk’un “Carole’dan farkı yoktu”; taraftar nezdinde de zaten “Sabri’den fazla” iflas etmişti; üstelik taraftar Sabri’ye “haksızlık ettiğini” anlamaya başlamışken!..
İşte mesele bu kadar basitti; ama yazan nerde, yorumlayan nerde?..


Şaka!..
Orman’da geçen sezonun sonundan beri soğuk rüzgarlar esiyor. Güneş var ama, o da bir türlü ısıtmıyor, ısıtamıyor!.. 
Geçen sezonun sonlarına doğru Kanal A’nın bir programında altını çize çize “Şampiyonluğa giden Beşiktaş’ın önü kesilmek isteniyor. Fikret Orman ile Şenol Güneş arasında en ufak problem yok, uyduruyorlar” diyen sevgili Güven Taner’e selamlarımla; “O günlerde sen mi şaka yaptın, yoksa o günlerde bu yana Orman ile Güneş durmadan şakalaşıyorlar mı, ne dersin?..”

Peki, bu hesap nasıl kapanacak?..
Galatasaray Üyesi Mehmet Erişen (120/ 8512) Galatasaraylılar Grubu’nun mail setinde şu duyuruyu yaptı: “Sayın Gümüşdağ kulübümüzün 11645 numaralı üyesidir. Başkanı olduğu kulüp bugün twitter’da aşağıdaki mesajı yayımlamıştır. Tüzüğümüze göre, ‘Kulübe üye olabilmek için adayın Türk Medeni Kanunu ve Dernekler Kanunu’na göre üye olma hakkına sahip bulunması; yurt içinde rakip sayılabilecek bir başka spor kulübünde üye, lisanslı sporcu ya da görevli olmaması’ gerekmektedir.  Kendisi başkan olduğuna göre, Başakşehir de bizim yurt içinde direkt rakibimiz olduğuna göre, Sayın Gümüşdağ’ın üyeliğinin düşmesi gerekmektedir. Galatasaray öğretileri içinde dik durmak da vardır.”
Peki, Gümüşdağ’ın Başkanı olduğu Başakşehir’in tivitinde ne vardı; “ister inanın, ister inanmayın” Galatasaraylılar, kulüp üyesi Erişen onu da eklemiş, duyurusuna, buyrun okuyun:
“Bu zor gecenin ardından Medipol Başakşehir’e transfer olmak isteyen tüm taraftarlara kapımız açık.”
Bitmedi, bu tivitin bir logosu da var;  !..

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.