Samuray / Seppuku / Vakizaşi!..

A -
A +

Dün sabah, her zamanki gibi çok erken saatlerde uyandım ve bilgisayarımın başına geçtim.
İlk olarak “birkaç gündür yazılan bütün destanlara rağmen” Türk basketbolunun “nerede olduğunu ortaya koyan” Letonya maçı üzerine yazılmış yorumları okumak niyetindeydim.
Ama daha ilk açtığın WEB sitesinin “manşetler sütununda” karşıma “Arda Bombası” haberi çıktı, Barcelona kaynaklı; “Barcelona Kulübü, para almadan Arda’yı, iki yıllığına Galatasaray’a kiralamıştı!!!”
Birdenbire aklıma “Samuray / Seppuku / Vakizaşi üçlüsü” geliverdi; Japon savaşçısı / Harakiri / Harakiri yapılan bıçak; bugüne kadar kaç film seyretmiştim, bu üçlü üzerine, sayısını unuttum!..
İlk şok geçtikten sonra, “İnşallah İspanyol palavrasıdır” dedim, kendi kendime; ama ya “doğru ise?..”
Eğer “haber doğru ise”, ilk söyleyeceğim söz şu; ey Dursun Özbek, sen Türk futbolunun gelmiş geçmiş “en büyük 10 futbolcusundan biri olan” Arda’yı yok etmek mi istiyorsun?..
“Beni Galatasaray taraftarının yüzde 100’ü istemiyor, bugün Galatasaray’a gelmem” diyecek kadar “gerçekçi, samimi, cesur açıklamalar yapan” ve de “Ben Galatasaraylıyım, onun için gelmem. Geleceğim günler olacak ama ileride” diyen Arda, “bin bir emekle kurduğun bugünkü kadroda” ne yapacak, kimi kesecek, “alındığı için zorlamayla takıma konursa ve kötü oynarsa”, kötü de bir sonuç çıkarsa (ki, böyle olma ihtimali, tersi olma ihtilalinden çok fazladır), ne olacak, taraftar ne yapacak?..
Hadi lafı hafifleteyim ve herkesin anladığı dilden bir söz söyleyeyim; “Pişmiş aşa, bu süreçte su katılır mı?..”
Millî Takım’da bile, hem de Fatih Terim gibi “Arda’yı Arda yapan” bir efsane hocaya rağmen, aylarca “futbolcuya dayalı bir sistem kurulması gayretlerine öncülük eden” Arda’nın, “bu sistemden nefret eden ve Sneijder ve şürekâsını temizleyen” İgor Tudor’la nasıl uyum sağlayabileceğini, hiç mi düşünmedin? 
Eğer “bu haber doğru ise” ve de “bunu gerçekten yapmış” isen, bil ki, “bunca para döktüğün yepyeni kadronu” Lucescu’nun gelmesinden çok daha büyük bir riske attın!..
Bunu Arda biliyor, taraftar biliyor, “aklı başında” yazar çizer ve yorumcular biliyor; anlaşılıyor ki, bir sen bilmiyorsun, Sayın Başkan!..
İspanyol gazetelerini biraz takip etsen, görecektin ki; “Arda’nın bu hâle düşmesinin en büyük sebebi, İstanbul tutkusu!..”
Arda’yı İspanya’da “İstanbul bitirdi”; sen onu “temelli İstanbul’a getiriyorsun”; bilmem ki, daha ne demem gerek size?..
Arda, “sportif ve ruhi rehabilitesini Avrupa’da bir başka takımda tamamladıktan sonra”, ancak Türkiye’ye, Galatasaray’a gelebilir ve “faal futbolculuk hayatını zirvede kapatabilirdi”; sen onu da, Galatasaray’ı da yaktığının farkında değil misin?..
İnşallah yanılırım ve özür dilerim sizden, Galatasaray ve Arda adına da temennim budur; “haber doğru değilse”, zaten ortada mesele de yoktur!..
Not: Bu yazımı “haber yalanlanırsa” da değiştirmeyeceğim; her şartta ve hâlde geçerlidir.

Oldu mu ya?..

Ey Antalyaspor’un başkanı olan kardeşim, sizler kaç yıldır, Etoo’o’nun kaprislerine boyun eğeceksiniz, “hatta kendi getirdiği” teknik direktörü, sözünü dinlemediği için kızdığında “onun isteği üzerine” kapının önüne koyacaksınız. Bitmedi kaprisleri zirve yaptığı, ‘Gidiyorum, gideceğim’ dediği, idmanlara çıkmadığı günlerde Antalya’nın en sevilen sayılan kişilerini aracı yapıp, “takımda kalmasını sağlayacaksınız” ve de…
Şimdi, “Nasri’ye gösterilen ilgiden ve verilen paradan rahatsız olup” da “Bana saygı gösterilmiyor, gideceğim” deyince, diyeceksiniz ki; “Bu kulübün adı Antalyaspor, Eto’ospor değildir. Hiç kimse kulüpten büyük değildir!..”
Yıllardır “bu akıl” nerede idi, Sayın Ali Şafak Öztürk?

Şaka
Turgay-Harun-Hidayet çizgisinin Türk basketboluna ve basketbolcusuna yapabildiği ve yapabileceği “görünen” ve “Elde var bir” diyeceğimiz tek iyilik vardır; “prim arttırmak ve dağıtmak!..”
Bu çizgiyi gördükçe, gelin de Kaygusuz Abdal’ı hatırlamayın bakalım; “Bir kaz aldım ben kadından / Boynu da uzun borudan / Kırk abdal kanın kurutan / Kırk gün oldu kaynatırım kaynamaz.”
Lütfen dörtlüğü “kırk gün” yerine “kırk yıl” koyarak okuyunuz, sevgili okurlarım, ricamdır!..  

Cezanın ağırı!..
İnanılmaz bir adam, Aziz Başkan; âdeta “bugün işleyen sistem içinde bugünün başkan ve yöneticilerine, başkanlık ve yöneticilik dersleri vermeye” devam ediyor.
İşte son örnek, takımın başına getirdiği Aykut Kocaman!..
“Ben kulüp başkanı kaldığım sürece kulübün kapısından giremez” dediği Aykut Kocaman’ı takımın başına getirdiğinde dudak bükmüş ve kendi kendime “İşte şimdi yaya kaldın Tatar Ağası” demiştim!..
Ne var ki, bugün bakıyorum, “onun, her gün bir başka yanını öğrenen çaylak bir gazeteci durumuna düşürdü” beni; helal olsun!..
Şimdiye kadar gördüğüm o ki, Aykut Kocaman’ın “hoca olarak pek bir şey yaptığı yok ortada”; ama durmadan konuşuyor!..
Ne oldu birdenbire, “ağzından dirhemle söz çıkan” suskun-puskun olmasıyla ünlü Kocaman Hocamıza; her gün ekranlarda, her gün gazetelerde!..
Ortada değil mi, Aziz Başkan’ın sihirbazlığı; Aykut Kocaman gibi bir hocayı kendisine paratoner yaptı, her gün konuşturuyor ve kendisi sütre gerisine çekildi; tokmak elinde, hesabı davulu taşıyan veriyor, vermeye de devam edecek!..
Şimdi kendi kendime soruyorum; Kocaman’a cezanın ağırı, “Fenerbahçe Kulübü’nden içeri sokulmamak” mıydı, şimdi böyle bir hengamede “Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağım” sözünü vererek, şampiyon yapabilmek mi?..
Ne diyeyim; Allah kolaylık versin!..

Hadi canım, sizde!..
“5 para etmez futbolcuların transfer piyasasındaki değerlerini milyon avrolara çıkaracak” bir senaryo “yeniden” sahneye konmak isteniyor. Başrollerde de, “Üst Aklını kaybetmiş” Lucescu’nun “hedef saptırmak” ve “bahane” olarak ortaya attığı “yabancı konusuna yapışan” bazı Türk hocalar ve futbolcular var; sadece onlar akıllı ve bu işleri onlar biliyor!..
“Kalitesiz yabancı” sorununun da, “altyapı” sorununun da çözümü “Yabancı kısıtlaması” değildir; bu iki sorunun çözümü için “Dünya futbolunda neler yapılıyor”; onlara bir bakmak bile, “doğruyu” herkese gösterecektir!.. 
Ne konuyu, ne Lucescu’yu, ne de o hoca ve futbolcuları ciddiye alıyorum; zira, olmayacak, olamayacak duaya “Âmin” diyorlar!..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.