“Laklaka” gazeteciliği!..

A -
A +

Enteresan tablolar, enteresan tesadüfler var futbolumuzda; haberi, manşeti bıraktım, yazı dizisi bile olur; ama nerede “yapacak gazeteci, yapan gazeteci?..”
Mesela işte “şipşak” birkaç tanesi…
Melih Gökçek gitti, Ankaragücü Süper Lige geldi, Osmanlıspor “neredeyse” Süper Lig’den düşmek üzere!..
Hem de İlhan Cavcav sezonunda, rahmetli İlhan Ağabey’in bir ömür tükettiği “bunca yılın en üst lig abonesi” Gençlerbirliği küme düştü!..
“Kayseri adı Süper Lig’de kalsın” diye genel kurullar yapılarak “Erciyesspor’un Kayserispor, Kayserispor’un Erciyesspor yapıldığı” bir süreci bile yaşayan Kayseri’de, “bir zamanlar en üst ligin korkulan takımlarından” Erciyesspor, “3’üncü ligden de düştü, amatörlüğe…”
Ya, yakın hinterlandı ile beraber 1,5 milyon nüfusa sahip olan Karşıyaka’nın göz bebeği, İzmir’in asırlık kulübünün futbol takımının 2’nci ligden 3’üncü lige düşmesi ve de İzmirspor gibi “amatör küme” yoluna sapacak hâle gelmesi?
“Spora siyaset karışırsa ve karıştırılırsa”, sonun ne olacağına dair “en acıklı örneklerden biridir” Karşıyaka’nın hâli; bütün Türk kulüplerimize “ders olsun” diye yazılmaz mı, yazılırsa okunmaz mı?..
Ama, nerede “bakacak, görecek, biraz araştıracak, yazacak” gazeteci, spor yazarı?..
Varsa yoksa, “o ne dedi, bu ne dedi, o ne cevap verdi, öteki cevaba ne cevap verdi” bak spor sayfalarına, göz at TV ekranlarına “bunlarla” dolu!..
Varsa yoksa, bitmek bilmeyen “Kaç maç kaldı, kim şampiyon olur” tahminlerine, “analiz, diyaliz, alicengiz, esrarengiz (!), dipfriz ve tekrar tekrar tekrarengiz” yorumlarına, sayfalar, ekranlar yetmiyor!..
Hele hele ah o TV’ler… O TV’lerin “spor (!) / futbol programları”; birkaç istisnası hariç, çoğu, insana rahmetli Ahmet Haşim’in “Gurabahane-i Laklakan” eserini hatırlatıyor. Guraba, “garipler” demek, “laklakan” ise “lak lak lak etmekten usanmayan” leylekler anlamına, hanenin anlamı ise zaten malûm; yani “Gariban leylekler bakımevi!..”
Yooo, kimse kızmasın, gücenmesin; o TV’lerin üst yöneticileri, “bu tablodan memnunlarsa”, “bizler gibi laklaka eşrafının suçu var” mı?..
Şimdi bu satırları okuyan okuyucularım diyeceklerdir ki; “Sen de seyretme be kardeşim”; doğru zaten seyretmiyorum. “Şöyle bir zapping yapıyorum” ve bakıyorum ki, “laklaka devam ediyor”, başka kanallara, Eurosport kanallarına atlıyorum; Snooker Dünya Şampiyonası finalinde 2 dünya şampiyonluğu olan Mark Williams’ın 4 dünya şampiyonluğu olan “efsane” John Higgins’i 18-16 yenişini “nefesim kesilerek” seyrediyorum. Ve de “adamım” Higgins “yenildi” diye üzülüyorum.
Ve mesela “gene” İtalya Bisiklet Turu’nun canlı yayınlarında ekran başında geçen saatlerime acımıyorum. Sporun kalitesi, hangi spor dalı olursa olsun güzeldir, seyredilir, heyecanlanılır, alkışlanır.
Ama spor dallarından biri, mesela “benim futbolum” gibi insanı “nefret ettirecek” bir sürecin içinde çırpınıyorsa ve de spor sayfalarına, TV ekranlarına “akseden yüzü” de, yukarıda anlatmaya çalıştığım şekilde ise bana yukarıdan beri yazdıklarım için “Haksızsın” diyecek kaç “haksız” çıkar acaba?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.