Neymiş; Kayyummuş!..

A -
A +

Hem “Kayyumluk ortamı oluşturdular”; hem de şimdi Galatasaray Başkanı ve yönetimi üzerine “Kayyum atanacak” baskısı uyguluyorlar!..
“Uyguluyorlar” ki, Mustafa Cengiz ve arkadaşları “bir an önce” yani “hemen” ve de hemen “seçim” kararı alsın, “tarih” ilan etsin, çekip gitsin, “liseci” takımının liderinin “seçtiği, atadığı ve ilan ettiği”  Başkan adayı da Galatasaray’ın başına otursun!..
Anadolu da bir tabir vardır, işte tam da bu tabloya uyuyor; “Alan da kaçan mı?”
Eğer “bugünkü durumun tersi olsaydı”; yani “iktidarda bu takımın adamı olsaydı” ve de “o takımın yönetimi gidip yerine Mustafa Cengiz takımı gelecek olsaydı”; inanıyorum ki; “Mustafa Cengiz geleceğine, kayyum gelsin daha iyi” diye düşünürlerdi. Aylardır, böylesine “kana kan, intikam” duygusu ile yatıp kalkıyorlardı da, ondan!..
Mustafa Cengiz ve arkadaşları, “onlardan değil”; Galatasaraylılar merak etmesin; “Kayyumun geleceği” hiçbir oyunun içinde de olmazlar!..
Galatasaray Kulübü’nün tüzüğü ortada, “bu konuyla ilgili hükümler” de orada; “Neden” kayyum gelsin ki?
Mustafa Cengiz ve arkadaşlarının gözlerini “kana kan, intikam” bürümemiş ki; “liseci zihniyetinin zerresi” onda ve arkadaşlarında yok ki!..
Tüzüğün “onlara verdiği hakkı” sonuna kadar kullanacaklar, “hukuki olarak hakları olan uygulamalara bakacaklar”; oldu, oldu; olmadı;” Tüzüğün emrini yerine getirecekler!..”
Bazıları “bilmeden”, bazıları “bile bile” karıştırıyorlar; Tüzük “Bir ay içinde seçim” demiyor; “bir ay içinde seçim kararı alınır” diyor!..
Bekleyin bakalım; “Bir ay içinde seçim kararı alınacak mı, alınmayacak mı?..”
Eğer “hukuk ve mahkeme” bir ay içinde “yürütmeyi durdurma” ya da “oylamayı iptal” kararı verirse, neden kayyum gelsin? “İptal kararı verirse” zaten mesele kalmaz; “yürütmeyi durdurursa” dava sonuçlanana kadar Cengiz ve yönetimi göreve devam eder; bu kadar basit!..
Yok, mahkeme “Yürütmeyi durdurmaz ya da oylamayı iptal kararı vermez” ise,”; Cengiz yönetimi “seçim kararı” alır, “seçimli genel kurulun tarihini” ilan eder; işte o kadar!..
“Cengiz, kayyum getirecek” diye camiaya “korku vermek isteyenlere” bir sözüm var; “eskilerden gelen” bir söz;
“Kişiyi nasıl bilirsin, kendin gibi!..”
Yoo, bilin ki Mustafa Cengiz ve arkadaşları “sizler gibi değillerdir” ve olmazlar da!..

Fark!..
Soru; “Fenerbahçe mi kötü durumda, Galatasaray mı?..
Cevap; “Galatasaray!..”
Soru; “Neden?..”
Cevap; “Fenerbahçe’de durum geçici, Galatasaray’da ise kalıcı da ondan!..”
Soru; “Neden kalıcı?..”
Cevap; “Galatasaray’da ‘liseciler zihniyeti geçici değil’ de ondan!..”

Anti-Sky’cılar işbaşında!..
Bisikletin “büyük turlar sezonu”, haftalık ve günlük yarışlarla, turlarla başladı. Başlar başlamaz da, “yarışları, turları naklen veren” Eurosport kanalının anlı ve de şanlı “anlatıcı ve yorumcularının “Sky takımı antipatileri” ekranlara damlamaya başladı. Anlaşılıyor ki büyük turlarda “damlalar sel olacak!..”
Yıllardır “bu ‘ideolojik’ bisiklete ihanet tablosunu” yazıp geliyoruz, artık ne diyeyim; hem kendilerine ediyorlar, hem Eurosport kanallarına, hem de “bisiklet sporuna ve bisikletseverlere!..”

Hoca öyle olursa!...
Sevgili Fenerbahçeli meslektaşlarım, sarı-lacivertli takımın muhabiri kardeşlerim (Tabii istisnaları da var, bu satırlarım onlar için değil), Fenerbahçe Başkan ve yönetimi “hangi telden çalıyorlar”, siz hangi telden aldığınızı bilemediğimiz haberler yapıyorsunuz; “bir Neymar’ı, Ronaldo’yu transfer etmediğiniz” kaldı.
Ne var ki, “bu satırları yazarken” de düşünüyorum ve onun için “UEFA’ya bir bakın, kulübün kasasına bir bakın ‘geliyor, gelecek’ diye yazdığınız futbolcuların bonservis bedellerine, Fenerbahçe’den isteyecekleri paraya bir bakın; ondan sonra yazın, ne olur” bile diyemiyorum!..
Zira, bir zamanlar, (kaç defa yazdım) Ertuğrul Özkök, Hürriyet’in Genel Yayın Müdürü iken, Türkiye Spor Yazarları Derneğinin bir eğitim seminerinde, “bu asparagas transfer haberleri için” şu anlamda cümleler kurmuştu; “Ben de biliyorum isimlerin, haberlerin palavra olduğunu. Ama bir Fenerbahçeli olarak hoşuma gidiyor, gelmeyeceklerini bile bile bana hayal kurduruyorlar. Okuyucu da istiyor, yazıyoruz, ne var bunda?..”
Diyeceğim şu ki; “Hoca öyle olursa”, cemaati eleştirmeye hakkım var mı?..

Şaka!..
“Hoca işini” yüzüne gözüne bulaştıran, her ağzını açışta bu konuda “başka başka şeyler söyleyen”, dahası “Şenol Güneş’in rüzgârına kapılan” bir başkanı var Beşiktaş’ın!..
“Tersi olsa, yani Şenol Hoca başkan olsa, Fikret Başkan da hoca; ooo, çoktan halletmişti, Şenol Hoca” diyen Beşiktaşlı arkadaşlarım da var.
Onlara da diyorum ki; “Şenol Hoca, hocalık işini bile halledemedi, başkan olsaydı, Fikret Başkan’dan farklı mı olacaktı, sanki?..”

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.