Şampiyonluk, hak edenindir!..

A -
A +

Abdullah Avcı, bükemediği bileği öpeceğine başarısızlığına kılıf bulmak için hedef saptırıyor…

İstediğin kadar bağır çağır, istediğin kadar “hedef saptırmaya” uğraş, “gerçeklerden kaçamazsın”, Abdullah Hoca!.. “Galatasaray’ın şampiyonluğunda” Fatih Terim’in yüzde 61 payı varsa, senin “Başakşehir’in şampiyon olamamasındaki” payın yüzde 71’dir!..
Aynaya bak ve kendi kendine şu soruyu sor; “Mesela benim yerime Başakşehir’in başında bir Okan Buruk Hoca, bir Sergen Yalçın Hoca, bir Bülent Korkmaz Hoca, bir Ünal Karaman Hoca, bir Mustafa Kaplan Hoca, bir Hikmet Karaman Hoca olsaydı, Erzurum’da Federasyon’un “garip ve istisnai bir karar” ile “o dondurucu soğukta gece oynattığı” maçta, Galatasaray, 2 puan kaybettikten ve 8 puan geriye düştükten sonra şampiyon olabilir miydi?..”
“O geceden sonra”, Galatasaray “gene puanlar kaybetti”, peki “sen ne yaptın”; kaç puan kaybettin de, “şampiyonluğu Fatih Hoca’ya hediye ettin?..”
Utan, bir de “Yok oymuş, yok buymuş” diye kaybettiğin şampiyonluğun üstünü örtmeye çalışıyorsun; “zeytinyağı gibi” üste çıkarak!..
Ve de “kendi oyuncularının, yardımcılarının neler yaptığına bakmadan” saha kenarı olaylarını “sadece” Fatih Hoca’ya ve Galatasaraylılara yüklemeye kalkışıyorsun; ayıp değil mi?..
Son beş yıla bak, “elindeki kadroya” bak; kulübünün “mali imkânlarına” bak, hele hele, “sezonun ortasında bile” o kadroya “kimleri eklediğine” bak ve de “bükemediğin bileği öpmesen” bile “yüzün kızararak” sus ve otur!..
Galatasaray, “santrforsuz, stopersiz haftalar, aylar geçirdi”; cezalar, sakatlıklar üst üste bindi ve gene de şampiyon oldu; sen ne yaptın?..
Mesela, söyle bana “Galatasaray maçından önce oynadığın” maçta, “kaç oyuncuna ‘Galatasaray maçında cezalı duruma düşmesinler’ diye ikinci sarı kartı çıkarmayan” hakemlere “teşekkür borçlu” değil misin?..
Kaç yıldır, o takımın başındasın, “Türkiye kulüplerinin mali standardı içinde ‘bir elin yağda, bir elin balda iken” ne yaptın; “Süper Lig için”, Türkiye Kupalarından, Avrupa Kupalarından göz göre göre “lades” yapılmayı göze alarak, “elenen hoca” kimdi acaba?..
Terim Hoca, Şenol Hoca, “Üçer kulvarda koştururlarken, tek kulvarda bile başarılı olamayan” bir hocanın yüzünü, her sabah aynaya baktığında görüp de, bugünlere gelmedin mi?..
Bak Abdullah Hoca, “sen çok iyi bir altyapı hocası olursun”, zira “yarışmacı hocalıktan kaç yıldır hep sınıfta kalıyorsun” ve başaramıyorsun; bundan sonra da başaracağını sanmıyorum. Çünkü, ders almıyor, “hatalarının, yanlışlarının üstünü” hedef saptırarak, “başkalarını suçlayarak”  örtme huyun var; vazgeçmiyor, vazgeçemiyorsun!..
Bugünkü yazım, “gönlü Galatasaray’dan yana olan” bir gazeteci olarak, Galatasaray’ın 96 saat içinde “iki kupayı kaldırmasının üzerine” olmalıydı. Fatih Hoca’yı, talebelerini, Mustafa Cengiz Başkan’ı, Abdürrahim Albayrak’ı yazmalıydım.
Ama “eksik olmasın” meslektaşlarım, “bana yazacak pek bir şey bırakmadılar”; bir gün öncesine kadar “dudak büken ve ‘acabalar’ ile konuşan meslektaşlarım” bile, TV’lerde, spor sayfalarında öyle bir “övgü yarışına girdiler” ki, ben ne yazsam “ikinci baskı” olacaktı, “tekrar” olacaktı!..
Kutluyorum, Cengiz Başkan’ı ve Abdürrahim Albayrak başta arkadaşlarını, elbette Fatih Hoca’yı ve yardımcılarını, futbolcularını, onların arkasındaki “takıma emek veren” bütün görevlileri ve de tribünlerden taşan, bütün bir sezon “Terim ile talebelerini yalnız bırakmayan” taraftarı!..
22’nci şampiyonluk, “5’inci yıldızın müjdecisidir” ve asıl hedefin de “Avrupa kupaları olduğunun” işaretidir!..
Darısı, “diğer” kulüplerimizin ve de “Galatasaray’ı hakemler şampiyon yapıyor” algısını yaymak ve bu algının oluşturacağı psikolojik baskı ile “Galatasaray’ın yolunu kesmek için” el ele veren yöneticilerinin başına. Sporda yarış “yol kesmek için” değil, “şampiyonluğa ulaşmak için” olmalıdır!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.