Ateş olmayan yerden duman çıkmaz!..

A -
A +

Şu açıklamaya bakın da, “durup dururken (… mi, acaba?)” kendi ayaklarına da, kulübün ayaklarına da, takımın ayaklarına da, Fatih Hoca’nın ayaklarına da “kurşun sıkarak” bir silo dolusu inciri berbat eden Galatasaray yöneticilerinin göz göre göre yaptıkları hataya hayıflanmayın!..
Buyurun; “Çeşitli medya organlarında, Didier Drogba ve bazı isimlerle teknik görevlendirme için görüşmeler yapıldığı şeklinde asılsız haberler yayınlanmaktadır.
Şampiyonluk yürüyüşüne odaklanmış yönetimimizin, teknik heyetimizin, futbolcularımızın ve taraftarlarımızın; tüm camiamızın konsantrasyonunu bozmaya yönelik bu tip yalan haberlere itibar edilmemesini önemle rica ederiz.”
Sosyal medyada, fısıltı gazetelerinde “böyle” haberler dolaşmaya başlamışsa”, siz istediğiniz kadar yalanlayın; “o haberler yalan olsa dahi”, ortada acı bir gerçek vardır; “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz!..”
Zira “Yönetim-Hoca ‘kopuş süreci’ başlamıştır” ve bu senaryo Başkan Cengiz’in yaptığı basın toplantısında söylediği sözlerin “zahiri değil, batini anlamları ile” sahneye konmuştur!..
Hatırlayalım, daha gün gibi; Ünal Aysal - Fatih Terim ayrılığında da “benzer fısıltılar çıkmış” ve de YALANLANMIŞ ama “acı son” yaşanmıştı!..
Cevabı verilemeyecek olan soru ortada; “Neden daha önce ‘benzer’ fısıltılar haberler yoktu” da, şimdi var?..
Benim, sevgili ve iyi niyetli kardeşim Osman Şenher, “Konya’da bir avuç Galatasaray taraftarının yaptığı tezahürata bakarak”, özetle diyor ki; “Bu iş tamam, dosya kapandı!..”
Ortada “sadece dosya olsa, iyi” Şenher Kardeş, “kırılan bir testi” var; nasıl tamir edilecek?..
Oku, “Galatasaraylı okuyucu diyor ki” başlıklı bölümü de, yüreğin yanmasın bakalım; dosya kapandı mı?..
Dilerim, yönetim “dosyayı mutlu sonla kapatacak adımları” atar ve testiyi de “su sızdırmayacak” şekilde onarır; yoksa… Yandı gülüm keten helva!..

Galatasaraylı Okuyucu diyor ki!..
Taaa “Ankara devirlerimden beri yakından tanıdığım, spor teşkilatımızda görev yapmış “üst düzey ve Galatasaraylı” bir bürokrat arkadaşım telefon etti ve dedi ki:
“Yazdıklarını okuyorum. Sosyal medyada ‘Arda’nın alınmasını istemeyenlerin neden istemediklerini anlattıkları’ mesajları okudum. Özel hayat / teknik / taktik gibi sebeplerle beraber ve daha çok ‘O AKP’li, Simit Sarayı’nda kimlerle ortak; isimler vererek ve şunlarla, bunlarla’ diyerek ‘Galatasaray’a alınmamalı’ diye yaygara koparıyorlar. Şimdi, hem de Fatih Terim’i kırma pahasına Arda’yı almayarak, kimlerle aynı cephede olduklarını göstermiş olmadılar mı? Başkan Mustafa Cengiz bunu nasıl düşünmez? Yarın Galatasaray’ın problemleri için Ankara’ya hangi yüzle gelecekler?..”
Bu soruya ben değil, elbette, Mustafa Cengiz ve onu etkileyen “Brütüslüğe özenenler” cevap vermeli; işte ortadaki “sorular” tablosu:
Arda’yı: a) “Arda” olduğu için mi almadılar? b) Fatih Terim’i istifaya zorlamak için mi almadılar? c) Bürokrat arkadaşımın yukarıda yazdığı kişilerin baskılarına dayanamadıkları için mi almadılar? c) Lisecilerin baskısını, onlara “mavi boncuk (Arda / Fatih Terim) vererek kırmak için” mi almadılar?
Bu soruların cevabı açık açık verilmedikçe daha çoook “Drogba” ve benzeri fısıltılar çıkar ve de ne kulüpte, ne takımda huzur kalır. Bilmem ki, taraftar ne yapar?..

Büyük Balıkların Federasyonu!..
İşte nihayet Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bile “Türkiye Futbol Federasyonu ‘tarafsız’ ve ‘bağımsız’ değildir” dedi!..
Kendisine gelen şikâyet ve müracaatların dosyalarının incelenmesinden sonra verilen bu yöndeki kararlar, “Türk sporu adına da, Türk futbolu adına da” yüz karasıdır!..
Ve ne yazık ki, “bu kararlara sebep olan düzen, pardon “düzensizlik” bir türlü düzeltilmemektedir!..
Seçimlerde, bir büyük kulübün “hukukçu olan” Başkan Yardımcısı’nın koşarak Başkanı’na “Disiplin Kurulu’na şu kadar, Tahkim Kurulu’na bu kadar üyemizi soktuk” müjdesini vermesine ve “bu müjdelerin basında yer almasına rağmen, ‘düzen’ bugünlere kadar değişmemiştir”; değiştirilememiştir!..
Neden; “Büyük balık, küçük balığı yutar” sisteminin işlemesi istendiği için!..
Hâlâ “büyük balıkların, Federasyon’u bile yuttuğu” günleri yaşıyoruz; o Federasyon nasıl “bağımsız ve tarafsız” olabilir ki?..

Farkı fark etmek!..
Bir Abdullah Avcı’nın, bir Sergen Yalçın’ın Beşiktaş’a gelişine bakınız!..
İşte bu fark, “Beşiktaş’ın futboldaki rotasını tayin edecektir; biraz sabırlı olunursa!..
Sergen’in bugüne kadar ki “hocalık istatistikleri”, istikrarlı görünmüyor; ama Beşiktaş’ta “camiadan ve taraftardan, elbette yönetimden de aldığı güç ve destek” istikrarı getirecektir!..
Kutlar ve başarılar dilerim, Sergen’e!..

Şaka!..
Guilherme Beşiktaş’a giderse…
Mutluluk; Vrak!.. Vraak!.. Vraaak!..
Guilherme Trabzonspor’a giderse…
Ağlama; Ciyak!.. Ciyaak!.. Ciyaaak!..

Obradovic!..
Sezon başında “onca sakat ve giden onca ‘önemli’ adam” sebebiyle hem Avrupa kupalarına, hem lige “kötü giren” Fenerbahçe Basketbol Takımı’nın koçu için “istifa çığlıkları” atılmaya başlamıştı.
Hatırlıyorum; özetle, “Etmeyin, eylemeyin böyle bir hoca atılmaz, sabır gösterin; bu takımı gene eski günlerine döndürecektir” diye yazmıştım.
Şimdi ne oldu; “Yaşasın Obradovic, yaşasın Fenerbahçe!..”
Obradovic’in ve Fenerbahçe’nin basketbolda Türkiye adına kazandırdıkları kupalar, sadece Fenerbahçelileri mutlu etmiyor. Türk olarak “hepimizi mutlu ediyor”; unutmayalım!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.