Galatasaray “kimlere” kalacakmış?..

A -
A +

GS TV’de koronavirüs konusunda yapılan programa çağrılan bir kadın hekimin başının kapalı olmasına verilen tepkiler utandırdı…

Galatasaray’ın verilmiş sadakası varmış; iyi ki, “bugünkü yönetime darbe yapmak isteyen” ve de “Lisecilerin ‘kana kan, intikam’ düşüncesiyle uygulamaya koydukları” kampanyaya paralel olarak hareket eden grup / gruplar” başarılı olamamışlar; yoksa…
Evet, “yoksa”, bakın “hangi düşüncelerin sahipleri” yönetime geleceklerdi, “son günlerde sosyal medya gruplarının kapıştığı konulardan” iki örnek vereyim, okuyucularıma ve Galatasaraylılara da, anlasınlar.
GS TV, “Koronavirüs konusunda” bir program yapmak istemiş; “Kulübün sponsoru olan hastane başhekimliğine bir uzman gönderilmesi için” müracaat edilmiş. Hastane de bir “kadın hekim” yollamış. Doktorun başında da “türban” varmış…
Vay sen misin “Türbanlı bir doktoru ekrana çıkaran”; yönetime karşı ne Tweet’ler atılmış, hâlâ da atılıyor!..
Galatasaray Kulübü’nün milyonlarca taraftarı var; bunların içinde belki de on binlerce “türbanlı kadın taraftar” var; yüz binlerce “erkek taraftarın” kız kardeşleri de, anneleri de, genç yaştaki kızları da türban takıyor, olabilir!..
Nasıl bir “ötekileştirme ve ayrımcılıktır” ki, “kadın doktorun kafasının içindeki düşünce ve bilgilere bakılmıyor da, “kafasına taktığı örtüye” izan ve insaftan yoksun tivitler yazılıyor; yönetime veryansın ediliyor!..
O “ötekileştirdiğiniz” kadın doktor, kim bilir kaç hastayı iyileştirdi, kaç hastayı ölümün pençesinden çevirdi. O, yarın çocuklarınızı, dostunuzu, arkadaşınızı, yakın / uzak akrabanızı hatta belki de sizi tedavi edecek doktor da olabilir!..
Bu kampanya sürerken ve “durup dururken” Galatasaray Kulübü’nün “”eski bir yöneticisi” ortaya bir teklif attı; “Ligin bitmesine sekiz hafta varmış, bu haftalarda oynanacak maçlar ‘seyircisiz’ olabilirmiş, oynanmayabilirmiş.  ‘Kombine sahipleri’ kombinelerinin bedelini kulüpten istememeliymiş, böylece 50 milyonluk bir gelir sağlanırmış…”
Bu öneri sosyal medyada birden “yönetim karşıtları” ve hele hele “liseci takımı” tarafından alkışlar ve övgülerle karşılandı. Gerçi “50 milyon değil 30 milyon tutuyor” diyenler de oldu ama kimseler “8 haftada ancak üç maçı kendi sahasında oynayacak” Galatasaray’ın “bedeli geri alınmayacak kombinelerden kazanacağı (!) bu kadar paranın nasıl hesaplandığını” açıklayamadı.
Dahası, “yönetimden de ‘böyle’ bir talebin geleceğine dair” ortalıkta bir belirti yoktu ve aslında “Kombine sözleşmelerinde de şu madde vardı:
“GALATASARAY’ın 2019-2020 futbol sezonunda Türk Telekom Stadyumu’nda oynayacak olduğu resmî müsabakalara ilişkin yetkili mercilerce verilebilecek erteleme ve benzeri disiplin cezaları durumlarında, sezonluk kombinemin iptali ve/veya sezonluk kombinemin bedelinin kısmen veya tamamen iadesi vb. taleplerde bulunmayacağımı, benzer şekilde futbolun doğası gereği, GALATASARAY’ın ilgili kurum ve kuruluşlardan çeşitli saha kapatma cezaları alabileceğini, bu gibi durumlarda müsabakanın Türk Telekom Stadyumu’nda gerçekleşmemesi ya da seyircisiz gerçekleşmesi hâllerinde, bu müsabakalar için herhangi bir ücret iadesi talep etmeyeceğimi ve ayrıca sezon içerisinde alınan seyirden men cezalarında koltuğumu maçtan 24 saat öncesine kadar GALATASARAY’a veya üçüncü bir kişiye devretmediğim takdirde, GALATASARAY’ın, sezonluk kombinemin ait olduğu koltuğu, maçlık bilet olarak satma hakkına sahip olduğunu ve bu hususta herhangi bir itirazım olmayacağını...”
Evet, “anlamı çok açık olan” bu madde yapılan “50 milyonluk gelir müjdesi” önerisinin içinin “bomboş olduğunu” ortaya koyarken, bu maddeyi hatırlatanlara “öneriyi sevenler” içinden “Şeytanın avukatlığını yapıyorlar” diyenler bile çıktı.
Madde o kadar açık ki, “asıl, ‘şeytanın avukatlığını’ kimlerin yaptığını” da ortaya koyuyor. Bilmem ki başka ne diyeyim; yazıklar olsun!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.