Virüsün gösterdiği yol!..

A -
A +

Eğer insanoğlu "aklını başına alırsa", sporumuzda da koronavirüs sonrası çok şey iyiye ve doğruya doğru değişebilir!..

Bu koronovirüsün "insanoğlunun aklını başına alması için" birçok bakımdan iyiliği dokundu!.. Tabloya bakın; "Yok teknolojiymiş, yok en büyükmüş, yok en güçlüymüş, yok en dehşetengiz silahları varmış, yok taa Satürnlere, Jupiterlere, Plutonlara milyarlarca kilometre uzaklıktaki gezegenlere uzay araçları gönderiyormuş, yok ABD'ymiş, yok AB'ymiş, yok Çin'miş, yok Rusya'ymış… mış mış da… mış mış…" Eee… Bir metrenin milyarda biri olan nanometre (nm) ile ölçüldüğünde, 125 nm büyüklükte bir canlı çıkıyor ortaya, bütün dünyayı tir tir titretiyor ve… İnsanoğluna "Kendinize gelin" diyor!.. Aslında, tarihin en güçlü imparatorluklarının devrinde de "bu ikazlar" yapılmış.   Büyüklüğü koronavirüs kadar olan "Yersinia Pestis" adlı bakteri türü "Kara Ölüm / Veba" olarak yapmış, "Vibrio Cholerae" bakterisi  "Kolera" olarak yapmış, nihayet Koronavirüsün ağabeyi H1N1 virüsünün ölümcül bir alt türü, "İspanyol Gribi" olarak yapmış… Yapmış da, "acı gerçek" ortada; insanoğlunu tam olarak kendine getirememiş… Mehmet Akif Ersoy'un dediği gibi; "Tarihi 'tekerrür' diye tarif ediyorlar / Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?.."  Bütün bunları neden yazdım; eğer insanoğlu "aklını başına alırsa", sporumuzda da "koronavirüs sonrası" çok şey "iyiye ve doğruya doğru" değişebilir!.. Ve bir "eğer" daha, tabii, "eğer kulüplerimizi yönetenler 'Titre ve kendine dön' uyarısını" iyi anlayabilmişlerse ve de "gereğini" yaparlarsa… "Kendine gel ve kendine dön"; işte yeni ilke ve yeni rota!..  Unutmayalım ki bu ülke, bu Anadolu, dünlerden bugünlere, sporda, futbolundan, basketboluna, atletizminden, voleyboluna, güreşinden, boksuna kadar pek çok  spor branşında "kimleri ve kimleri" çıkardı, say say bitmez, yaz yaz bitmez!.. Koronavirüs arasında, spor kanallarında, bol bol "geçmişin maçlarını, yarışlarını, mücadelelerini" izliyorum; her branşta "gördüklerimi" bir defa daha görüyor ve yaşıyorum; "bizden" olanları da, olmayanları da… Biraz geride kaldığımız bisikletinden, tenisine kadar… Ne de olsa, gönülde "Galatasaraylılık" var, GS TV'de de, bol bol "eski" ve "unutulmaz" maçları!.. Elbette "futbol" çok kayrılıyor; biraz basketbol, birazcık voleybol da var; ama nerde mesela atletlerimiz, boksörlerimiz?..  Bu arada biraz da "gülümseteyim" Galatasaraylı okuyucularımı… Bol bol Galatasaray'ın Avrupa maçlarını, şampiyonluk ve kupa maçlarını ekrana getiriyorlar… Popescu'nun penaltısı ile UEFA Kupasını alış, Fatih'in Roberto Carlos'u dağıtarak verdiği pasla Jardel'in attığı "altın gölün UEFA Süper Kupası'nı getirişini" kaç defa seyrettik, kaç defa "aynı heyecanı, coşkuyu" yaşadık… Bu arada "altyapıdan gelen gencecik" bir futbolcunun da o maçlara nasıl katkı yaptığını, verdiği paslar ve attığı gollerle alkışlandığını görmek… Ve de… "Sevinç, mutluluk, coşku içinde" ağabeyleri ile nasıl "candan kucaklaştığını" seyretmek… Çok hoş!.. Ben "GS TV'cilerden biri" olsam, "o enstantanelerin ve sevinç kucaklaşmalarının videosunu yapar" tıpkı "falancanın attığı goller / filancanın kurtardığı goller" dizilerinin arasına koyarım… Eurosport yapıyor; "sevinç kucaklaşmalarını da, öfke ve kızgınlık tepkilerini" de!.. O genç futbolcuyu hepimiz tanıyoruz; Emre Belözoğlu; öyle bir 5-10 dakikalık video yapılsa, ekranlarda o günleri hatırlayarak seyretsek, keyifli olmaz mı?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.