Tek kelime ile; “İnsafsızlık!”

A -
A +

Gına geldi artık; neredeyse, “futbolu seyretmek” bir yana “duymak bile” istemez hâle geldim...

Gene başladı; “TV ekranlarında, gece yarılarına kadar ‘hakem kararlarıyla ilgili ve üstelik birbirine tamamen ters yorumların da yapıldığı’ hakemlere hakaret yağmuru” yarışması!..
“Koronavirüsün bile kısıtlayamadığı” bitmeyen ve yılan hikâyesine dönen ve “eleştiri sınırlarını çok ama çok aşan” bu insafsız “Vur abalıya” faciası… Gına geldi artık; neredeyse, “futbolu seyretmek” bir yana “duymak bile” istemez hâle geldim.
Kulüpleri birbirine sokuyor, “karşılıklı itham ve hakaretlerin bini bir para” hâline geliyor… Taraftar geriliyor, “fanatiklere” gün doğuyor… TV ekranlarında, spor sayfalarında “reyting için, okunmak için” ve ne yazık ki “Özel Spor Suçları Kanununa rağmen”, hâlâ ve hâlâ önlenemeyen hakaret yarışının katılımcıları da “iştahla” işin kaymağını yiyor!..
Ve onun için diyorum ki; yıllardır süren bu rezaleti, “Devlet önlemeli”; öncelikle “bu çirkin ve insafsız yarışa katılanların kümelendiği” TV’lere “maç görüntüleri” verilmemeli!
“Milyon avroları cebine indiren” futbolcuların yaptıkları hatalar cascavlak ortada iken, “ünlü ünsüz” hocaların yanlışları gözler önünde iken “bitmek bilmeyen hakem yorumları” ile “sahipsiz” hakemlerin kariyerlerini de, karizmalarını da, ruh hâllerini de “yerle bir etmekte” yarışmak, “spora, futbola, spora barışına her türlü zararı verirken” bir düşünelim bakalım “sadece ve sadece” kimlere yarar sağlıyor?..
Reyting ve tiraj yarışmasında öne geçmek için “her sözü mubah sayan” yorumculara, “başarısızlığının üzerini örtme imkânı bulan” yöneticilere, hocalara… Ve de elbette, “döküm döküm dökülen” futbolculara!..
Pazar gecesinin “anlı ve şanlı” Fenerbahçe’sinin, Galatasaray’ının yöneticilerine, “birinin olmayan, ötekinin olan” teknik adamlarına, futbolcularına ve de “sayıları giderek azalan istisnaları hariç” kulüp yazar ve yorumcularına soruyorum…
Elinizi vicdanınıza koyarak cevap veriniz; “mesela” maçlarınızı yöneten hakemlerin “birkaç değil, her kararı hatalı ve yanlış olsaydı” bile Fenerbahçe’de “öncelikle” aynaya bakması gerekenler Koç Başkan’ım ile beraber teknik adamları ve futbolcuları, Galatasaray’da da Fatih Hoca’m ile futbolcuları olmamalı mıydı?..
Bir örnek daha vereyim. Hafta içinde “öyle ya da böyle hakemlerin hatalı kararlarıyla 8 puanlarının çalındığını” söyleyen Trabzonspor yönetiminedir; yazacağım cümleler…
“Takım galip”, maçın sonuna yaklaşılıyor; nedir o futbolcunuzun “olmayacak bir yerde, akıl ve mantığa sığacak bir sebebi olmadan yaptığı” ve takımını 10 kişi bırakan “kırmızı kartlık” hareket?..
Dahası, maçın son dakikalarında (Seyredin maçın görüntülerini, göreceksiniz) “ileriye atılan” onca toptan birini bile kapamayan… Yanındaki stoperlere âdeta ikram eden… Arkalarından koşamayan…  Böylece, takımına ve defansına “çok kıymetli olan” 5-10 saniyeyi bile kazandıramayan… Nihayet, Alanyaspor’un “beraberlik golünü attığı” akında da, “ayni bitkinliği ve bitmişliği göstererek, önüne gelen topu rahatça rakibe bırakan” Sörloth’u oyundan almayan ve yerine “koşacak, mücadele edecek, pres yapabilecek, rakibi ve topu ileride 5-10 saniye oyalayacak” bir oyuncuyu sahaya süremeyen… Ve de “kaybedilen iki puan ve liderlik “ ile Başkan’ının tribündeki ve saha içindeki “rahatsız edici” görüntülerine kadar giden yolu açan teknik direktöre ne demeli?..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.