Neden yanıldılar ve yanılıyorlar?..

A -
A +

Futbol ulemamızın çoğunluğu “Favorim F.Bahçe idi ama yanıldım” diyerek, Erol Bulut’u hedefe koyuyor ama aynaya bakmalı idiler

Hep yazıp geliyorum; “Ben spor yazıyorum”, futbol değil. Öyle “rakamlı taktikler, 10 numaralar, 8 numaralar, 6 numaralar” hiç umurumda olmadı, zaten bakmam da, anlamam da. Ama ben “ormana bakarım, kulüp, ormanın ana bölümüne bakarım; futbol kadrosu, o bölümün meyvelilerine bakarım; takım ve de nihayet ağaçlara bakarım; futbolcular”; işte mesela “maçtan önce de”, şöyle yazarım:
“Beşiktaş derbisi Erol Bulut için “ilk büyükler testi” olacak. Rakip Sergen Hoca, bu konuda çok daha tecrübeli ve “sahaya takımı ile beraber ‘tecrübe avantajı’ ile” çıkacak!..
Elbette, “kadro avantajı” var, Erol Hoca’nın, ama “bu avantajı, takım avantajına döndüremezse” işte o zaman maça Sergen Hoca’nın takımı damga vurabilir!..”
Sergen Yalçın yönetimindeki Beşiktaş takımının Erol Bulut yönetimindeki Fenerbahçe takımını domine edip maçı hem de Kadıköy’de 4-3 kazandıktan sonra futbol ulemamızın büyük çoğunluğu “Favorim Fenerbahçe idi ama yanıldım” diyerek “Erol Bulut Hoca’yı hedefe koyarlarken”, aslında “aynaya bakmalı” idiler; “Ben nerede yanıldım?..”
Nerede yanıldıkları ortada idi; “Kötü oyunlara rağmen kazanılan maçlar ve Konyaspor mağlubiyetine rağmen”, onlar “Fenerbahçe’nin zengin kadrosunun büyüsüne kapılmaya devam ediyorlardı” ama “ya sahaya çıkan takım?..”
O takım “iyi oynamıyordu”, o takımın defansta büyük zaafları vardı, ofansın ‘asıl’ yıldızları ve mesela Samatta haftalardır ne yaptı?
Fenerbahçe’nin 5-1 kazanılan Gençlerbirliği maçındaki futbolu ile, “silkinen” Beşiktaş’ın son maçlarındaki futbolu karşılaştırmak bile, “kadro mukayesesinde çok geride kalan” siyah-beyazlıların, “takım olarak, Fenerbahçe’nin önünde olduğunu” gösteriyordu!..
Ve de elbette “büyük takım derbilerinde” Sergen Hoca’nın “tecrübe üstünlüğünü” de hesaba katmak, hem de “altını çizerek hesaba katmak” gerekiyordu; öyle de oldu. Bütün bir derbi, “Sergen Hoca’nın hesap ettiği ve takımının oynadığı” bir oyun oldu!..

NEREDE YANILIYORLAR?..
Topa, defans oyuncusu ile rakip hücumcusu beraber sıçrıyorlar, o önde, öteki arkada olsun, olmasın, defans oyuncusu zıplarken kollarını açıyor, “top açılan ele ya da dirseğe kadar olan kola çarpıyor”; bizim “hakem ulemamızın ünlüleri”, hatta ayağa kalkıp pozisyonu elleriyle kollarıyla anlatıp, diyorlar ki; “kolunu açmayacak arkadaş, açarsa işte penaltı…Hakem haklı, doğru çaldı!..”
Aynı, durum, hemen hemen aynı pozisyonlar, öndeki defans oyuncusu sıçrıyor, sıçrarken kolları açıyor ve de dirseği arkadaki oyuncunun yüzüne çarpıyor, bu defa “aynı arkadaşımız” diyor ki; “Bu penaltı değil, ben olsam çalmam. Futbolun ruhuna aykırı, adam sıçrarken, kollarını açıyor ve de dirseği rakibinin yüzüne çarpıyor, böyle penaltı olur mu?.. Ne yapsın, kollarını bedenine mi bağlasın?..”
“Kollarını açınca, top ele, kola çarpınca penaltı, kollarını açıp, rakibin yüzüne dirsekle vurunca penaltı değil”; bu nasıl iş?..
Bu nasıl “futbolun ruhu”; kol açmak “birinde ruhu öldürüyor, ötekinde yaşatıyor”; öyle mi?..
Kitap ne diyor kitap; FIFA’nın kural kitabı; “Nasıl olursa olsun, dirsekle, kolla rakibin yüzüne vurmak fauldür ve ‘sarı kart’ gösterilecektir!..”
FIFA diyor ki; “Yüze, kafaya gelen darbe ‘hayati’ tehlikedir; futbolcu ‘bunu bilecek’ ve dirseklerini, kollarını kontrol edecektir!..”
“Bu kaideyi uygulamayan” hakem “Futbolun ruhunu kurtarır(!)” ama, “kendini öldürür”; adama ne “FIFA kokartı” verirler, ne de “Uluslararası bir maç!..”
Ulemamızın hakemlik ve futbolculuk dönemlerindeki “futbol ruhu” artık yaşamıyor, devir çok değişti, futbol da öyle; farkına varın artık!..
Biraz da sevgili Deniz Çoban kardeşinizden ders alın!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.