G.Saray’da “Fetret devri” bitti!..

A -
A +
 
 
Fatih Hoca, Rize’de “10 kişilik Kayserispor önünde hem de İstanbul’da kaybettiği 2 puana yol açan hatalarının hemen hemen hiçbirini” yapmadı!..
 
-------
 
“26 Aralık’ta seçimli genel kurul yapılacak” kararı açıklanınca “hezimete uğrayacaklarını” bildiklerinden ve şaşkına döndüklerinden, “toplantıların yasaklanması ile Galatasaray Genel Kurulunun yapılamayacağını öğrenince”, derinden bir “oh” çektiler; “Şimdilik kurtulduk!..”
Evet, “onların kurtulması”, Galatasaray yönetim kurulunun da rahatlamasını sağladı. Artık “Fetret devri” bitti, “Mayısa kadar seçim derdi yok”; zaten “geçinmek istemeyen koltuk sevdalıları” ile “geçinme derdi” çoktan bittiğinden, Mustafa Cengiz ve arkadaşları, kulüple ve kulübün sorunlarıyla ilgilenirken, artık “O ne dedi, bu ne dedi, öteki ne yaptı, beriki ne yapıyor” sorularıyla uğraşmayacaklar; “Oh ne rahat, böyle hayat!..”
Cengiz ve arkadaşlarını “rahatlatan” bir gelişme de, futbol takımının “Rize deplasmanından, Galatasaray’a antipatisini dünya aleme gösteren Rizespor Başkanı’na verdiği futbol dersi ile İstanbul’a dönmesi” oldu; “Büyük lokma ye, büyük laf söyleme!..”
Fatih Hoca, Rize’de “10 kişilik Kayserispor önünde hem de İstanbul’da kaybettiği 2 puana yol açan hatalarının hemen hemen hiçbirini” yapmadı!..
Takım 90 dakika “futbol” oynadı. Ne “doldur boşalt ortaları, ne neredeyse benim Urla’daki evimin bahçesine düşecek kel alaka şutlar yoktu”, Rizespor önünde!..
“Pas vermesi gereken pas veriyor, koşması gereken koşuyor, pres yapması gereken yapıyor, şut atması gereken atıyor” kısacası, Galatasaray, “takımdaşlığın nasıl bir şey olduğunu ortaya koyan” bir futbolla, “Galatasaray gibi” oynuyordu!..
Dahası, “çıkması gereken” zamanında çıkıyor, “girmesi gereken” zamanında oyuna dâhil oluyordu. 4 gollü bir galibiyet alınmıştı ama takım gole doyamamıştı; “3’lü yapan” Diagne bile…
Bu hafta, İstanbul’da Hatayspor maçı var; herkes merakla bekliyor; “Virüs yasaklılarının” büyük bölümü antrenmanlara döndü. Maç kadrosuna girecekler, ya ilk 11’e?..
Rizespor önündeki futbol resitalini verenlerden kaçı kulübeye çekilecek, “karantinadan çıkanların kaçı” ilk 11’de yer alacak; işte Fatih Hoca’dan başka kimsenin cevabını veremeyeceği soru bu!..
Fatih Hoca, “Önce, resital veren takımı bile bozarım, sonrası sonra mı?” diyecek, yoksa “O 11’i bozmam, sonrası, sonra mı?” diyecek?..
“Rizespor maçının ilk 11’ini sahaya sürerse”, risk almamış olacak, “değişiklik yaparsa” işte o zaman “sonuç kötü olursa”, eleştirilerden kurtulması mümkün olmayacak!..
Dahası, “Rizespor maçının ilk 11’inde olup, hem de iyi oynayan (zaten kötü oynayan yoktu) futbolcular, virüs karantinasından gelenlere yerlerini kaptırırlarsa”, kırılmayacaklar mı?..
Fatih Hoca’nın işi zor; okuyucularım elbette bana soracaklardır; “Sen olsan ne yapardın?..”
Bu sorunun cevabını, bir soru ile vereyim; “Fatih Hoca benim yerinde olsa, onun yerinde olan Öcal Uluç’a ne tavsiye ederdi”, acaba?..
Evet, acaba, “Belhanda’yı ilk 11’de oynat mutlaka” mı derdi?..
+++++
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.