Büyükler ve ötekiler!..

A -
A +

Sporumuzun “yazılı olmayan” hakem talimatının “bir numaralı” maddesidir: “Büyükler korunacak!..”

Ben kendimi bildim bileli, sonra kalemi elime aldım alalı ve de “spor / futbol / basketbol / voleybol” yazmaya başladım başlayalı, ortada olan bir “gerçek vardır”; hiç değişmez…
Bu gerçek, sporumuzun “yazılı olmayan” hakem talimatının “bir numaralı” maddesidir: “Büyükler korunacak!..”
Ve “büyükler korunur”; buna rağmen, “zaman zaman ‘büyükler aleyhine hatalı bir düdük çalınmışsa ya da lehine bir düdük çalınmamışsa” kıyametler kopar; hakemler infaz edilir!..
1950’lerde de böyleydi, arada da böyleydi, bugün de böyle…
Vah ki ne vah, “diğer” kulüp takımlarına… Hakemler tarafında “kıyım kıyım kıyıldıklarında bile” sesleri duyulmaz, duyulduğunda da devreye “hukuk kurulları, ceza kurulları girer”; işlem tamam…
“Aynı cümleleri kullanan” büyük takım yöneticilerine verilen ceza “bir” ise, üzülerek ifade ediyorum, “ötekilerin” başkan ve yöneticileri için ceza “iki de, üç de olabilir”; böyle gelmiş, böyle gider!..
Ve maalesef “bizler” de, yani “spor medyasının kalem tutucuları, dil dökücüleri” de, çok az sayıda istisna ile, büyük takımların şarıl şarıl akan çeşmelerine “su taşımak için” yarışırız.
Kimse kızmasın gücenmesin; “büyük çoğunlukla” sayfalarımız da, ekranlarımız da dün de “böyle idi”; bugün de “öyle!..”
İşte daha birkaç gün önce üst üste oynanan iki büyük takımın maçına bir bakalım:
Mesela, Galatasaray’ın “10 kişi olduktan sonra bile, en az 2 oyuncusuna daha görmeleri gereken kartların gösterilmemesi ile” sahada kalma” imkânı tanındı ve Karagümrük’ün “muhtemel iki artı puanı” çöpe atıldı!..
Mesela, eğer Gaziantespor’un “bal gibi golü ‘faul’ diye iptal edilmese” ve “büyük takım” 1-0 geriye düşse, acaba maçın sonrası neler olabilir ve Fenerbahçe için destanlık başlıklar atılabilir, yazılar yazılabilir, yorumlar dizilebilir miydi?..
Yıllardır eskimeyenbu tablo ortada iken, hâlâ “büyük takım yöneticilerinin ve hele hele teknik adamlarının ‘Hakemler hakkımızı yiyorlar’ demeleri” yok mu; insana “el insaf ve de vicdan” dedirtiyor; bakınız “biraz kibar davranarak” bu iki kelimeye “iz’an” sözcüğünü eklemiyorum.
İstanbul’da ayrı ayrı zamanlar bir 6 ay, bir 1 yıl, bir de 5 ay süren gazetecilik hayatımdan sonra 66 yıllık yazıcılık ve konuşmacılık dönemimi Ankara ve İzmir’de yani “taşrada -Anadolu’da” geçirdiğim için, “saha ve salon içi bu ötekileştirme düzenini” içim acıyarak yaşayıp geldim, “Anadolu’dan şampiyonlar çıkmasına rağmen” hâlâ da yaşıyorum.
Bitmedi; bir başka gerçek daha var; Üç Büyükler’in “hem kayrılma”, hem de “o kayrılma ile yetinmeme ve bana az, ona fazla” yarışı…
Ne var ki, “Ötekiler” de bu tabloyu kabul etmişçesine, yaşamaya devam ediyorlar; “Kulüpler Birliği’nde çoğunluktalar”; ama “3 Büyükler teslimiyetçiliği” devam ediyor!..
“Haklarını alamayanların ‘verilen ile’ yetinmeleri ve ‘sızlanma sesleri’ ile günü geçiştirmeleri”; işte o kadar!..
Güçleri var, inanamıyor ve birlik olamıyorlar… Birlik olsalar ve de… “Genel kurullarda ‘Ötekileştirmeyi ortadan kaldıracak’ bir Federasyon için” el ele verseler…
Görecekler ki, Türk futbolu başta, Türk sporunda çok şey değiştirecekler… Ama nerde, ne zaman, nasıl ve kimler ile?..
Çok yazık…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.