Galatasaray’ın “düşman olmayan” Başkan’ına sorular!..

A -
A +

Sayın Elmas bir başkan olarak Terim’e şu soruyu sormanız gerekmiyor mu; “Hoca’m, kolu kanadı kırılmış bir şekilde sahaya çıkan rakibimizi, U19 takımımızın bile elemesi lazımdı. Bunca parayı bu kulüp durmadan mazeret ve bahane üretmen, maçları tribünün camekanlı bölümünden seyretmen için mi veriyor sana?..” 

Artık sorma zamanı, Başkanı’na “düşman” diyeni daha “sözleşme imzalamadan, maaşına yüzde 100 zam yaparak, yeniden göreve getiren ve antrenmana gönderen” Başkan’a…
Herkesin bildiği şekilde “Canı ile uğraşırken, Galatasaray’ın sorunlarını çözmek için elinden geleni ardına koymayan” bir Başkan’a “düşman” denir mi?..
Hem de, “takım bir gol averajla şampiyonluğu kaçırırken” ve de “bir gol bir yana puanlar farkı” bizzat “düşman” diyen Hoca’nın hataları yüzünden ortaya çıkmışken…
86 yaşındaki bir “insan”, 80 yaşından beri “gönlü sarı kırmızıdan yana olan” bir “Galatasaraylı” ve de 66 yıldır “spor da yazan” bir “gazeteci” olarak, bu “insafsız” sözü unutamıyorum; hâlâ, bu “büyük vefasızlığın” hiç olmazsa “mezar başında” bir özür ile noktalanarak “Galatasaraylıların vicdanlarının rahatlatılmasını” bekliyorum.
İnanıyorum ki, Mustafa Cengiz Başkan’ın ruhu da “gittiği yerde” rahatlayacak ve onun yönetim arkadaşları da “düşman sözünü” affedeceklerdir!..
O günlere bak, Sevgili Burak Başkan, bir de bugüne…
Ortada “geçen yıl şampiyonluğu bir golle kaçıran” bir kadro varken… Ve o kadro, transferde “Başkan’ına ‘düşman’ diyen” Hoca’nın istediği futbolcularla takviye edilmişken… 
Ve de, çok açık ve net söylüyorum; “bu kadrodan, 5-6 takviye ile şampiyonluğa oynayacak iki takım bile çıkarılabilecekken” Galatasaray “puan cetvelinde” nerelerde?
Dahası, takımın oynadığı futbol, “50 binlik statta 6 bin seyirci toplayacak kadar” fakirleşmişse… Ve bu takım, “2. Lig’de (Süper Lig’i ‘birinci’ sayarsak, aslında 3’üncü lig) ‘en az gol atan ve en çok gol yiyen ve puan sıralamasında sondan ikinci durumda olan” bir takıma, “hem de iskelet kadrosunu, kalecisi dâhil türlü çeşitli sebeplerle sahaya sürememiş” bir ekibe yenilerek Türkiye Kupası’ndan eleniyorsa… 
Bu takımın hocası, “iki gün önce 4 milyon dolara bonservisi alınan” futbolcusu başta, “onca forveti ‘beceriksizler’ diyerek suçlayarak” taraftarın önüne atıyor ve de bu “tarihe ‘kara leke’ olarak geçen” geceyi, “Üç yıl sabredeceğiz, o zaman göreceksiniz Galatasaray’ı” diyerek atlatabileceğini sanıyorsa…
Bir başkan olarak ona şu soruyu sormanız gerekmiyor mu; “Hoca’m, kolu kanadı kırılmış olarak sahaya çıkan rakibimizi, U19 takımımız bile eleyebilirdi, bu nasıl iş? Bunca parayı bu kulüp durmadan mazeret ve bahane üretmen, maçları tribünün camekanlı bölümünden seyretmen için mi veriyor sana?..”
Şimdi geliyoruz, “takıma ve Hoca’ya düşman olmayan” Başkan’a sorulması gereken “asıl” soruya; “Bu soruyu soramıyor, hesabını göremiyorsanız, ‘bir başkan olarak’ bıraktım taraftarın, camianın, Divan Kurulunun, seyircinin önüne çıkmayı, toplantı odasında sizi bekleyen yöneticilerin yüzlerine bakarken, vicdanınız, gönlünüz rahat mı?..”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.