G.Saray ve “azınlık” darbecileri…

A -
A +

Osman Şenher… Çok sevdiğim, her yazısını “inanarak, güvenerek” okuduğum bir kardeşim, bir meslektaşımdır.

Galatasaray ile yatar, Galatasaray ile kalkar, Galatasaray’ın göbeğinde yaşar, “Galatasaray sevgisi” tartılamaz, tartışılamaz…
Tam bir “Karınca Ezmez Şevki’dir”; kimseyi “kırmak, üzmek” istemez. En kızdığı, en öfkelendiği zamanlarda bile” yazılarını, “seçtiği kelimeleri, nitelemeleri hassas bir teraziden geçirerek” yazar; “kimse kırılmasın, üzülmesin” diye…

“Galatasaray’da azınlık çoğunluğa hükmediyor” başlıklı, “İnanın 117 yıllık dev çınarda yaşananların çoğunu içime sindiremiyorum” diye başlayan dünkü yazısı da, öyle…

Yıllardır “Galatasaray’ı kulüplükten çıkaran” çok acı bir gerçeği yazarken de, “aynı hassasiyeti göstermiş” ama “Galatasaray’a ne yapıldığını, kimlerin yaptığını ve kulübün nerelere doğru götürüldüğünü” açık açık anlatmış…

Evet, Galatasaray’ı “azınlıklar”, hem de “bir grubun, hatta bir kişinin militanlığını yapan azınlıklar” yönetiyor…

“2.500 - 3.000 oy” ile iktidara gelen yönetimler, “konuşmalar uzatıla uzatıla gece yarısına, karanlığa kalan” oylamalar ile “400 - 500, en çok 800 oy” ile “Adnan Polat’ın itirazı ile Yargıtay içtihadı hâline gelen ‘idari ibrasızlık olmaz’ kararına rağmen” kulüp bu “hukuksuzluk rezaleti” tuzağa düşürülüyor… Ve de “başkanlar” ya Mustafa Cengiz gibi “mahkemelere” ya da Burak Elmas gibi “istifalara” sürükleniyor…

Ben bu satırları yazarken, “Mahkeme, “Genel kurulun iptali kararına karşı yapılan itirazı” görüşüyordu. İtirazı kabul ederse” genel kurul yapılacaktı. Tabii “yeni bir itiraz” olmazsa… “İtirazı reddederse” genel kurul yapılmayacak ve “yeni bir sayfa” açılacaktı.

Karar ne olursa olsun yazımı değiştirmeyeceğim, zira “ne olursa olsun” Galatasaray’ın içine düşürüldüğü tuzak değişmeyecek. Sevgili Şenher gibi, ben de tuzağı yazıyorum; kararı ve sonrasını değil…

Sonrası, “Başkan istifa ederek genel kurula gitsin mi, istifa etmeyerek yönetime devam etsin mi” sayfası… Galatasaray Kulübü “öyle bir hâle getirildi” ki; ortada, tam bir “Kırk katır mı, kırk satır mı” tablosu var… “Militan azınlığın Galatasaray’ı ‘ne hâle düşürdüğünü” gösteren bu kaçıncı acı tablo; yakışıyor mu, Galatasaray’a?..

Bakınız ne diyor, bu tablo için sevgili Şenher; “Peki kulübün zarar görmesi bu insanların umurunda mı? Düşünün seçim oldu, kim başkanlığa gelirse gelsin Burak Elmas’a yapıldığı gibi gece saat 02.00’de kongre salonuna 250 kişi getirecekler, ibrasızlık verecekler, yine başkanı devirecekler. Bu durum G.Saray’ın yazgısı olmamalı. Artık taraftar ve camia aynı şeyi düşünüp beraber hareket etmezse inanın uzun seneler kulübün düzlüğe çıktığını hiçbirimiz göremeyeceğiz.”

Altyapı mı; buyurun gerçek ortada!

Önüne gelen nutuk atıyor, bizler de yazıyoruz… Ama “altyapı” zavallılığının bir türlü sonu gelmiyor; neden acaba?..

Zira “nutuklar” kürsülerde, TV ekranlarında, yazılar gazete sayfalarında kalıyor…

İş uygulamaya gelince; işte acı tablo ve acı gerçek…

İzmir’in 14 yıl hasret kaldığı Süper Lig’de iki “tarihî” ve “büyük” kulübün, Göztepe ve Altay’ın takımları “gene” 1. Lig’e düşüyor… İzmirspor nerede, Karşıyaka nerede?..

Ve de “bir zamanlar ‘akademi kurup, oyuncu yetiştirip ihraç eden’ Bucaspor” nerede ve “Akademisi” ne hâlde?..

“Türk futboluna aralarında Mehmet Batdal, Hasan Kabze, Salih Uçan, Cengiz Ünder, Bekir Yılmaz gibi pek çok yıldızı armağan eden Buca Futbol Akademisi Başkanı Adnan Dolma “Ben de bırakıyorum, artık” dedi.

“Seyit Mehmet Özkan’ın Bucaspor’dan ayrılıp Altınordu’ya başkan olmasının ardından beş senede akademiyi sıfırdan kurduğunu” anlatan Dolma, Bucaspor yönetimini ve Buca Belediyesi’ni ağır şekilde eleştiriyor:

“Bucaspor yönetimi, Futbol Federasyonu ile kulüpteki halı sahalardan gelen 70 bin TL’ye el koydu. Buca Belediyesi, üç senede sadece 20 gün yetecek gıda yardımı yaptı. Yaklaşık 1.000 öğrenciye kendi imkânlarımızla eğitim vermeye çalışıyoruz. Artık gücümüz kalmadı. Görevi devredeceğim. Buca halkını göreve çağırıyorum. Buca Futbol Akademisi’nin bitmesine izin vermeyin.” Neymiş, “Türk futbolunu altyapı atağı kurtaracakmış”; öyle mi?..

Şaka!..

“Körle yatan, şaşı kalkar” atasözü, sanki Burak Elmas’ın bugünkü durumunu anlatıyor ve Galatasaray Başkanı, göz göre göre kaçıyor!..
Anladı ki, “yanlış adamlara güvendi”, anladı ki, “Galatasaray Başkanlığı kendisine çok ağır geldi” ve de anladı ki; “kalırsa daha kötü olacak” ve görevin altından kalkamayacak; “Hadi bana eyvallah” senaryosunu yazdı ve “sonuna kadar sahneye koymaya” da kararlı!..
Hadi sana güle güle Burak Başkan; “Galatasaray Müzesi’nde kendine yer yapmadan” gidiyorsun; güle güle!..

Günaydıııınnn!..

Meclis’te görüşülmekte ve “neredeyse” görüşmeleri tamamlanmak üzere olan Spor Kulüpleri ve Federasyonları Yasası’na Kulüpler Birliği’nin “meğer” itirazı varmış…

Bir açıklama yaptılar ki, “Neden ‘Türk Kulüpleri mali batak içinde’ başka yerlerde, başka sebep aramaya” gerek yok. İşte Kulüpleri yöneten “bu zihniyet” sorunun baş sebebi ve sorumlusudur; bu zihniyet değişmedikçe, hangi kanun çıkarsa çıksın, hiçbir şey değişmez…

Yıllardır “hazırlığı yapılan”, çalışmaları “aylardır yoğunlaşan” ve nihayet Meclis ilgili komisyonlarında görüşülürken “her şeyi ile ortaya çıkan” ve maalesef “eski futbolcu olan iki milletvekilinin eline bırakılan” yasaya ve özellikle “mali bakımdan, finans bakımından, denetim bakımından kulüp yönetimlerini ve yöneticilerini çok acıtacak” maddeleri ile kanunlaşmak üzereyken itiraz edilmesi” insanı kahkahalarla güldürüyor; bugüne gelene kadar aklınız neredeydi?..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.