Dursun Özbek’in başkanlığı üzerine düşünceler…

A -
A +

Özbek + Öztürk formülüne başlangıçta “iyimser bakmak” ve Galatasaraylılara da “bu yönetime destek vermek” kalıyor… 

 

Aslında “tek adaylı” Işın Çelebi formülü üzerinde uzlaşma olsa…  Ve “adaylar, aday olmak isteyenler, ‘bir adayın başkanlığında, kendilerinin de içinde olacağı’ bir yönetimi” kabul etseydiler… Galatasaray’ın içinde olduğu “kaostan kurtulma ümidi ve sinerjisi” camiada heyecanla karşılanacak…  “Bu kilitlenme” ile “kaosu oluşturan sorunların çözülmesi” kolaylaşacak, en başta da “ekonomik krizin ortadan kaldırılma süreci” kısalacaktı…

Ama İnan Kıraç’ın birkaç yıl önce “başkan adayı gösterdiği” ve Liseci Grubu’nun da "başkan adayı olan” Eşref Hamamcıoğlu, “Birleşme benim başkanlığımda olursa olur, yoksa ben iki aydır ekibimle çalışıyorum, onlara söz verdim, seçime kendi listemizle gireceğiz” deyince… Seçimin “iki adaylı olması” kesinleşti…

Tabii, “yeni bir mahkeme kararı ile genel kurulun yapılmaması durumu” ortaya çıkmazsa… Galatasaraylılar, 11 Haziran’da “yıllar sonra” Dursun Özbek’i “yeniden” başkanlığa getirecek…

Zira “Divan Kurulu Başkanlığı” sırasında, “Divan Kurulu – Yönetim Kurulu savaşının çıkmasını önleyemeyen, hatta teşvik ederek Divan Kurulunu işlevini göremez hâle getiren” Hamamcıoğlu’nun 11 Haziran seçiminde hiç şansı yok…

Ben bu satırları yazarken, Dursun Özbek, henüz “resmî açıklamasını ve müracaatını yapmamış, yönetim kurulunu da belirlememişti”; ama artık “dönüşü olmayan” bir yolculuğa çıktığı ortada idi…

Galatasaray’ın “seçileceği” belli olan başkan adayı, Metin Öztürk ile birleşerek attığı adım için “73 yaşında daha önce denediğim bir şeye tekrar talip olmamın tek motivasyonu, hizmet etme imkânının ortaya çıkmış olmasıdır. Galatasaray'ın bitirilmesi gereken hayati projeleri var. Bunlar benim dönemimde başladı ve maalesef sonu gelmedi. Galatasaray'ı prangalardan kurtarmak, borçlarını sıfırlamak için hareket edeceğiz. Bu kulübün fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür anlayışı ancak ekonomik bağımsızlığıyla mümkündür” derken… “Başarılı götürdüğü bir başkanlığı, art arda attığı hatalı ve yanlış adımlarla, ‘hayati projelerini bitiremeden’ sonlandırmasının rövanşını, “bu defa her atacağı adımda hatırlayarak atacağının” da teminatını veriyordu, âdeta…

Buna, “etrafında toplanan” büyük grubun “Üzerinizde baskı hissetmeyin, kurullarınızı seçerken, kimseyle pazarlık etmeyin. Seçime ‘seçim değil, hizmet odaklı’ bir listeyle girin” diyerek, O’nu “serbest bırakması” da eklenince, Özbek için “artı bir şans” doğdu… 

Özbek + Metin Öztürk birleşmesinin ve bu birleşmeye katılacak “kurtarıcı arayan” grupların da getireceği takviye ile ortaya çıkacak “olumlu” tablonun “tek zayıf” tarafı, Metin Öztürk’ün beraber liste yaptığı “başyardımcısının ortaya attığı” ağır iddialar…

Doğrusu, iki hafta önce “Dursun Özbek” adı ortaya atıldığında “iyimser” değildim. “Başkanlık döneminden sonra bıraktığı miras” iyimser olmaya imkân bırakmıyordu…

Ama “bugünün koşulları, zamanın ve mekânın Galatasaray’ı içine düşürdüğü kaosun acılığı ve büyüklüğü” acilen çözülmesi gereken bir “yönetim sorununu” ortaya çıkarmıştı.

Bulunabilen “başka bir formül” olmayınca, geriye “Dursun Özbek + Metin Öztürk” formülüne başlangıçta “iyimser bakmak” ve Galatasaraylılara da “bu yönetime destek vermek” kalıyordu… 

Yaşayacak, bekleyecek ve göreceğiz!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.