“Allah güzel gösterecek”

A -
A +

Hafta içi Türkiye gazetesi okuyucularının, TGRT Haber izleyicilerinin ve futbolseverlerin yakından tanıdığı gazeteci büyüğüm Ömer Faruk Ünal ile buluştuk. İki Erzincanlı, ortak onlarca dost hatta akrabalar olunca kendisi bana, “Türkiye’ye hoş geldin” demek istemiş. Nezaket göstermiş, var olsun.

Şöyle bir hikâye anlattı Ömer Faruk Ünal Abi;

Erzincan’ın bir ilçesinin bir köyünde otururken, -dikkatinizi çekerim- Erzincan merkez değil, ilçe değil, köyünden bahsediliyor- bir tanıdık geliyor ve şöyle diyor:

“Şu yukarıdaki dondurmacının oradan geliyorum, saydım kapısında tam 58 araç var”.

Ev ahalisi inanmaz. Bir dondurmacının kapısında 58 araba olacak, imkânsız. Gazetecilik merakıyla gider gözleriyle görmeye. Gerçekten de kapıda söylendiği gibi bir kuyruk. Akıl alır şey değil.

Sahibiyle önce tanışır, sonra ahbap olurlar.

Bu dondurmacı aslında Ankara’nın en büyük pastanecilerinden biriymiş vaktiyle. İflas etmiş. Eşiyle Erzincan’ın bir köyüne yerleşmişler.

Tabii serde pastanecilik var, eşine demiş ki yaz günü çoluk çocuk çok fazla var etrafta, şöyle bir güzel dondurma yapıp ikram edelim de serinlesinler.

Bir güzel işe koyulmuşlar, bir kap dondurmayı hazırlayıp çocuklara seslenmişler. Çocuklar ustasının elinden dondurmayı bayıla bayıla yemişler. Allah razı olsun diyen tekrar top sahasına dönmüş dönmesine ama ertesi gün tekrar dizilmişler, bu sefer daha da kalabalık, dondurmanın namını duyan gelmiş. İkinci, üçüncü gün bir daha, bu sefer daha büyük bir kapta.

Birinci haftanın sonunda bakmışlar böyle olmayacak. Demişler “dağıtmayla baş edemeyeceğiz, yapalım da satalım”. Köyün içinde küçücük bir dükkânda başlamışlar karı-koca dondurma yapıp satmaya. Öyle bir nam salmış ki, Erzurum’dan Elâzığ’dan arabaya atlayıp onların dondurmasını yemeye gelenler olmuş.

Bu arada dondurmayla da kalmamışlar, bir sabah fena bir “kuru fasulye olsa da yesek” iştahıyla uyanmış adam. Eşiyle güzel bir kuru fasulye yapmışlar sabahın erken saatinde. Demek ki açlık ve iştahla davranınca elinin ayarı da biraz kaçıvermiş, bir koca tencere kuru fasulye olmuş. Tam bir tabak dolduracakken bir otobüs yanaşıvermiş. Turist otobüsünden muavin inip “Kuru fasulye var mı?” diye sormasın mı? Abimiz şaşkınlıkla tabağı uzatmış. Muavin ve kaptanı gören yolcular üçer beşer inip birer tabak, yetmedi ikinci derken koca tencereyi bitirmişler.

Sabaha kuru fasulye hevesiyle uyanan abimiz bir tabak bile yiyememiş ama kuru fasulyenin hasılatı para çekmecesine sığmamış. Bari bundan sonra kuru fasulye de çıkaralım demişler.

Zamanla burası bir koca tesise dönüşmüş dönüşmesine ama beni heyecanlandıran kısmı bunlar da değildi hikâyenin.

Ömer Faruk Abi sormuş abimize “Nasıl başardınız?” diye. Gelen cevap çok çarpıcı.

“Hocam vallahi dondurması, fasulyesi hikâye. Allah güzel gösterecek ki olsun”.

Nasıl nasıl?” diyor Ömer Faruk Abi, “Ne büyük bir laf ettin, farkında mısın? Bir daha söyler misin?”

Allah güzel gösterecek” diyor abi, “Allah benim dondurmamı güzel gösterdi insanlara, sevdirdi, beğendirdi”.

Vay be, ne büyük bir laf.

Allah güzel göstermedikten, sevdirmedikten sonra ne kadar reklam, pazarlama yaparsanız yapın, medyada ne kadar tanınırsa tanınsın, kalplere giremezsiniz.

Diyebilirsiniz ki “Yahu ticaret bu, iyi yaparsın satarsın, her şeyi maneviyata bağlamayın”.

Öyle değil işte. Şimdilerde pazarlama dünyasında “Lovemark” kavramı var. “Âşık olunan markalar”. Dünyanın en büyük markaları bunun üzerine çalışıyor, kalplere girebilmenin. Dünyanın en büyük markalarının cevabını aradığı soruya üç kelimeyle cevap bulmuş abimiz.

“Allah güzel gösterecek”

İşte bu yüzden bazen ne yaparsanız yapın olmaz, milyonlarca lira yatırımla yapılan işler tutmaz da iyi niyetle, samimiyetle küçücük bir çaba büyür büyür de dünyayı kasıp kavurur.

İş hayatına, girişimciliğe, ticarete sadece matematik gözüyle bakarsanız kaybedersiniz. Çünkü Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem

ne güzel söylemiş kalplere girmenin sırrını: “Kalpler Allahü tealanın elindedir. Onları istediği gibi çevirir.”

Kalın sağlıcakla…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.