Kandil simidinin boş kutusu 2,5 TL olmuş!

A -
A +
Çok değil, bundan 3-4 sene önceydi. Kandil simidinin fiyatı 5 TL civarındaydı. Bir kutu içinde 5 adet susamlı, 5 adet de sade, küçük küçük simitler... Kandil akşamları, çay yanına nostaljik bir tat; ziyaretine gittiğimiz aile büyüklerine aldığımız bir hediye; arkadaş veya komşulara anlamlı bir ikramlık; çocukları, yoksulları sevindirmek için güzel bir vesile...
Geçen hafta üç aylara merhaba dedik, Regaip Kandili ile birlikte... Piyasaya çıktım, birkaç yere birden kandil simidinin fiyatını sordum. Tamam, son gelen zamların buraya da kaçınılmaz olarak yansıyacağını tahmin ediyordum. Nitekim aldığım en düşük fiyat bile 14,90 TL!.. Semtine ve kalitesine göre kandil simidinin fiyatının 29,90'a kadar yükseldiğini de duydum. Pandemi öncesinde kandil simidi aldığım Recep Usta'ya da sordum. Meğer o da bu yıl ilk defa kandil simidi üretmemiş! Sebebini "Un, yumurta, yağ, susam ve fırının elektriğine gelen zamlar malum... Ancak bir başka maliyet var ki, sorma... Kandil simidinin sadece boş kutusu 2,5 TL'ye kadar yükselmiş. Biz daha birkaç yıl öncesine kadar bu rakamın 5'te 1 fiyatına kutu alıyorduk" şeklinde anlattı kendisi...
Tam da o gün enflasyon açıklanmaz mı, yüzde 48,69!.. Son 20 yılın en yüksek rakamı... Hâlbuki sadece kandil simidi enflasyonunu bir sene öncesi ile kıyaslarsak, en az yüzde 100'lük bir artış var. İşte enflasyon hesaplamasındaki "kabul edilemeyen, anlaşılamayan bilimsellik" tam olarak bu!.. Ve herkesin "Benim hissettiğim enflasyon bunun çok üzerinde" demesi de, buradan kaynaklanıyor. Fiyat artışı kalem kalem, ayrı ayrı ve bir önceki yıla göre ölçülüyor. Sonra her birinin ağırlığına göre ortalama bir manşet rakam çıkıyor meydana...
Geldiğimiz noktada enflasyonla ciddi mücadele etmemiz gerekeceği açık. Düşüş için de sadece para politikasını işaret etmek, baz etkisini ve yılın son aylarını göstermek, ne kadar doğru? Başka planlarımız olmalı. Atıl ve gereksiz harcama kalemlerinden mümkün olduğunca kurtulmalı, maliyetimizi kendi içimizde optimize edebilmeli, verimli bir ekosistem oluşturmalıyız. 
Ambalaj üzerinden devam edelim... Sadece kandil simidinde değil, birçok gıdada ambalaj fiyatları böyle... Mesela 1 koli yumurtada 3,40 TL, 1 kilo sütte 2,40 TL civarında kutu maliyeti var. Mandıralarda tartılarak satılan açık peynirlerin koyulduğu, kapaklı şeffaf plastik kutuların fiyatı da ortalama 1-2 TL civarında... Aldığınız ürünün fiyatına göre, ambalajın da fatura üzerindeki ağırlığı artıyor veya azalıyor. Hijyen, sağlık, arz güvenliği gibi haklı gerekçelerle bunlar tartışmasız lazım. Ancak perakendeciler hiç olmazsa bu yüksek enflasyon döneminde, şeffaf poşet gibi maliyeti daha düşük olabilecek ambalajlarla satış yapsa, bunu da fiyatlarına yansıtsa, kaç hanenin cebine dokunurlar, tahmin bile edemezler. 
Ambalaj sanayisi de ülkenin önemli üretim, istihdam ve ihracat sektörlerinden... Onların "döviz bazlı" artan maliyetlerini hafifletmek ve ithal bağımlılığını bitirmek de madalyonun öteki yüzü tabii ki... Türkiye'de bu alandaki önemli yerli üreticilerden Dizayn Pack Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Metin Çiftçioğlu ile yakın geçmişte konuştuğumda da bu konuya vurgu yapmış, ambalajdaki "ithal ham madde ağırlığından" kurtulduğumuzda, enflasyonun "hissedilir şekilde" düşeceğini söylemişti. 
Bu anlattıklarım, sadece bir ambalaj hikâyesiydi. Yüksek enflasyonla mücadelede sadece küçük bir alan... Bunun gibi onlarca konu başlığı var. "Buradan ne çıkar ki" diye küçümsemeden, hafife almadan bu mücadeleyi etkili şekilde sürdürmek zorundayız artık...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.