Bir satan pişman bir de almayan!..

A -
A +

Paranın alım gücünün ciddi anlamda stres testinden geçtiği bir dönem yaşıyoruz. Artık bu yıl, bu ay, bu hafta değil; bugün almadığınız herhangi bir mal ve hizmet, yarın fiyatı yükselmiş olarak karşınıza çıkıyor. Bu, kesinlikle sadece artan maliyetlerle, matematikle, hesapla, kitapla açıklanacak bir şey olmaktan çoktan uzaklaştı. Zaman zaman ahlaksızlık boyutuna da varabilen bir piyasa vurgununa dönüştü. Diğer taraftan ev, araba, mal satan, sattığına pişman oluyor, bir daha aynısını yerine koyamıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati "Fiyatlarda davranış bozukluğu var" diyerek durumu özetlemişti. Doğru...

Peki bu davranış bozukluğu neden var? Bu sorunun cevabını bulursak, o zaman teşhisi doğru koymuş oluruz, tedaviye de doğru noktadan başlarız. Ekonomi, rakamlardan çok "güven" ve "beklenti" işidir. Tam da bu noktada geçen hafta açıklanan son Merkez Bankası anketinden çıkan iki sonuç;

- 16,68 TL olan yıl sonu dolar beklentisi, 16,85 TL'ye çıktı.

- Yüzde 40,47 olan yıl sonu enflasyon beklentisi de yüzde 46,44'e yükseldi. 

Hem enflasyon hem dövizde hâlâ yükseliş öngörüsü hâkim iken; nasıl "güven" vereceğiz, "beklenti" nasıl pozitife dönecek? Burada iki önemli hususa dikkat çekeceğim:

 

TEBDİRİMİZ NEDİR?  

 

1- Enflasyonun düşmesi için "baz etkisi" ve "barış ortamı" beklentisine dikkat çekiliyor. "Biz ne yapacağız?" burası belirsiz. "Baz etkisi" nankör bir hesaplama. Yani bugün 30 TL olan domates, 1 sene sonra bugün yine 30 TL ise, enflasyonu sıfırlamış oluyoruz! Baz etkisi bu! Domates 30 TL'de ne arıyor, bunu sormuyoruz! Savaş ise... Bizim dışımızda ama artan emtia fiyatları üzerinden geçen hafta gördük ki; hem 30 milyar doları aşan ithalat hem de yüzde 60'ı geçen enflasyon üzerinden bizi de etkiliyor. 

2- Uzunca zamandır sosyal medyada dezenformasyon var. Son günlerde bu, çok daha vahim yerlere geldi. Dolar için yapılan tahminlerde, 20 TL'ler ve daha fazlası havada uçuşuyor. Ayrıca çok daha vahim anlamda algıları bozan yayınlar var. Bunlara nasıl cevap verilir başka bir konu, ancak tam da bu sebeplerle "Biz ne yapacağız?" sorusunun cevabı çok mühim.

Elimizde şu anda sadece "Kur Korumalı Mevduat" enstrümanı var. Sabit kalan faiz karşısında KKM, dövize karşı TL hesaplarındaki muhtemel kaybı sigortalıyor. Son verilere göre 700 milyar TL'ye yakın bir para KKM hesaplarında... Bu miktarın "dolara yönelebilecek para" olduğu; bağlandığı için dövize yeni talep gelmediği varsayılıyor. Bugün itibarıyla dolar, 15 TL'nin hemen altında... Yani KKM öncesi görülen 18 TL zirvesinin sadece yüzde 18-19 gerisindeyiz. Dolarda "stabilizasyonu sağladık" denilen nokta, yine çok yükseklerde... 

 

ENFLASYON İTHALATI!

 

Bugünkü durumda;

- Savaşla "dolar bazında artan" emtia fiyatları üzerinden enflasyon ithal ediyoruz.

- TÜFE yüzde 61 iken, ÜFE yüzde 115 gibi yüksek bir seviyede. Makas oldukça açık ve bu durum TÜFE'de baskı oluşturmaya devam edecek.

- Yüksek ÜFE sebebiyle iş dünyasından "döviz kuru eskisi gibi ihracata destek olmuyor" açıklamaları gelmeye başladı. İktisadi Kalkınma Vakfı Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, özellikle enerji maliyetlerine dikkat çekerek "dolar kurunun rekabetçi olmadığını" söyledi.

- Ve bu yıl cari işlemler hesabının en az 37 milyar dolar açık vermesi bekleniyor.

Bütün bu gelişmeler 'yeni ekonomi modeli'nin hedeflediklerinin oldukça zıddında. Bu sebeplerle "fiyatlarda davranış bozukluğu" yaşanıyor. Bütün dünyada enflasyon problemi olduğunu, TÜFE-ÜFE makasının her ülkede açıldığını biliyoruz. Her ülkenin bu mücadelede ne yaptığını da görüyoruz. Bizim de TL'yi güçlendirmek, fiyatlarda öngörülebilirliği sağlamak ve psikolojiyi, algıları düzeltmek için daha fazlasını yapmamız gerektiği açık...

 

FED'DEN AL HABERİ

 

ABD'de önümüzdeki hafta enflasyon verisi gelecek. Yükselen ham madde fiyatlarından dolayı, yüzde 8,5'e yakın bekleniyor. Bu da son 40 yılın en yüksek enflasyonu olacak. FED tutanaklarından anlaşıldı ki; 4 Mayıs toplantısında 50 baz puanlık faiz artırımı gelecek. Aynı zamanda aylık 95 milyar dolarlık bilanço küçültme hamlesine de başlanacak. FED, enflasyonu, büyümenin önüne koymuş gibi görünüyor. Bu sebeple küresel dolar endeksi, Mayıs 2020'den bu yana ilk defa 100'ün üzerine çıktı. Şahinleşen FED ile birlikte ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi de yüzde 2,70'e dayandı. Bu denklemde 14 Nisan Perşembe günü yapılacak TCMB toplantısı daha da önem kazanmış durumda. Beklentiler, yüzde 14 olan politika faizinin sabit tutulacağı yönünde olsa da; TCMB'nin, "daha etkili ve yönlendirici bir aktör olarak öne çıkması" gerekliliği her geçen gün artıyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.