Federasyonlar hiç kimseye yaranamaz!

Şenes Erzik'e, Haluk Ulusoy'a, Mahmut Özgener'e, Yıldırım Demirören'e de aynısı, benzer suçlamalar hep olmuştu.
Gelelim, bugüne!
1) Duayen büyüğümüz Hıncal Uluç önceki gün TFF Başkanı Nihat Özdemir'e seslendi, şu satırları kaleme alarak, "Federasyon'un dümenini Ali Koç'un emrine verip, neredeyse tüm kurulları, Merkez Hakem Komitesi başta, Fenerbahçe için çalıştırmak sana yakışıyor mu?" diye sordu!
2) Ki; aynı Nihat Özdemir, Fenerbahçe Kulübü kongre üyeliğinden istifa etmişti. Gerekçesi neydi? F.Bahçe Kulüp Disiplin Kurulu kendisi hakkında soruşturma açmış ve savunmasını istemişti. Özdemir de bir dilekçeyle kongre üyeliğinden istifa etmişti.
3) Trabzonspor, geçtiğimiz günlerde TFF’yi FIFA’ya şikâyet etti ve TFF kurullarının, adil olmadığından yakındı.
4) Lider ve kupada da finalist olan Beşiktaş, MHK ve hakemlerden en fazla şikâyetçi olan kulüp. MHK'nın istifasını istedikleri gibi TFF Başkanı ile aralarında güveni sarsan karşılıklı mektuplar var.  
Önceki gün de Beşiktaş Başkanı Çebi yine hakemler için, "Sadece Mustafa Cengiz değil, onlardan daha fazla biz mağduruz" dedi.
5) Sadece son 10 gün içinde Mustafa Cengiz, Aykut Kocaman, BB Erzurumspor, Gaziantepspor, G.Birliği, Çaykur Rizespor'un yazılı ve sözlü açıklamaları hafızalarda çok taze...
Örnekleri daha da artırılabilir.
Yani hiçbir kulübe ya da camiaya yaranma şansınız yok! Çare; hiç alttan almamak, cezalarda hiç alt sınırı kullanmamak, eyyamdan ve şirin gözükmekten hep uzak durmak.
Raporların sağlam yazılması sağlanmalı.
Hukuk müşavirliği, sevklerde iyimser olmayacak.
Kurullar, memleketi enayi yerine koymayacak!
Hakem de sahada dimdik duracak! Nokta!..
Aksi takdirde oyuncak olursunuz!

Öyle bir dertleri yoktur!
Giresun-Keçiörengücü maçının 10. dakikasında sakatlık oluyor, oyun duruyor.
O esnada Keçiörengücülü futbolcuların kenarda iftar açtıklarını gördük.
Sosyal medyada konu büyük ilgi gördü.
İftar konusunu sadece futbolcular olarak düşünmeyin; güvenlik görevlilerinden, basın mensuplarından, kameramanlardan, gözlemciden, temsilcilerden, teknik elemanlardan, malzemecilere kadar bir konu bu.
Bugünkü ve geçmiş futbol federasyonları maç gün ve saatlerini belirlerken; asla kutsal gün ve geceleri, iftar saatlerini, dini bayramları dikkate almazlar.
40-50 bin seyircili derbiler oynanırken 3-5 bin polis görev yapar, oruç olanlar ayaküstü iftar açarlardı.
Maalesef bu konuda hiçbir federasyon, değerlerimize saygı göstermemiştir.

Hakem can simididir!
TRT Spor'da Cem Dizdar önceki gün ısrarla bir şey söyledi;
"Beşiktaş'ta temlikler, ekonomik bir takım hareketlenmeler, hakem Bülent Yıldırım'la uğraşıldığı zaman dilimine denk geliyor.
'Cambaza bak' dediler, o arada başka şeyler oldu! Ve Bülent Yıldırım'ı gönderenlerin bugün hiçbiri ortada yoklar!" Evet hakem işi, kulüpler için çoğu zaman can simidi olmuştur!
Yukarıdaki örnekte olduğu gibi...
Ama gel de taraftara anlat!

27 günlük mecburi kamp!
Bu haftayı saymazsak, ligde bitime tam 7 maç haftası kaldı!
Pozitif vakalar artıyor.
MHK, hakemleri, önümüzdeki haftadan itibaren (19 Nisan-16 Mayıs) arasında 27 gün Riva'da tutacak. Hakemler maçlara Riva'dan gidip tekrar Riva'ya dönecekler. Yardımcı hakemler buna dâhil değil.
Benzer uygulama geçen sezon da yapılmıştı! Faydalı olmuştu. Ama mutlaka maçtan gelen hakemin, kendisiyle ve MHK ile bir değerlendirme yapabilmesi de sağlanmalı. Mental bir hazırlık da şart.

Haydi öküzün altında buzağı arayalım!
35. hafta maçlarından sadece bugünün (4 maçın) hakemleri açıklandı.
1) Y. Malatya-F.Bahçe maçının hakemi Halis Özkâhya ve VAR'daki Ali Şansalan'ın bugün düdük görevleri var.
F.Bahçe bu tayini mesele etmek isterse, eder.
2) G.Saray Başkanı Mustafa Cengiz'in hedefe koyduğu Suat Arslanboğa'ya, 24 saat geçmeden Antalya-Ç. Rize maçı verildi.  
G.Saray bu tayini mesele etmez, çünkü G.Saray Başkanı cepheyi çok genişletti; futbolcular, hakem, VAR, teknik kadro...