Ayaküstü...

A -
A +

-Dilini tutmazsan, sırtına vuran çok olur...
...
-Türk olmak çok zor.
Ayakta durmak için sadece ayaklarla basmak değil, dört elle de tutunmak gerek.
...
-Yiğitler iyi ki varlar. 
Yoksa ipini koparanları kim zapt ede?..
...
-Ordular ilk hedefiniz Akdeniz deyip ‘evet’ diyenleri İzmir’de (Ege’de) cumburlop yapacaklarmış.
Akdeniz lafı da işin şaşırtmacası herhâlde!..
...
-”Dünya” hâlen bu Esad’a bir şey yapmıyorsa... 
Adı gibi “deni”, yani alçaktır...
...
-Anlayana sus yeter.
Anlamayana söz yetmez...
...
-Sadece Adana’nın değil, Konya’nın yolları da taşlıymış...
...
-Almanya’da ‘evet’ oyu verenleri İzmir’de nasıl denize dökecekler.
Bilen var mı?..
...
-Kimyasal silahlar silah da diğerleri çiçek mi?..
...
-Bir şeyin sır olması için kaç kişinin bilmesi yeterlidir?..
    (...Mustafa Koç-Okur/Yazar)

Öğrendim ki; “-Acı ve mutluluk aşkın ikiz çocuklarıymış...” 

Ana Kumanda

(...FLASH - Haber Bülteni) 
ALTYAZI: Feci kazada iki kişi hayatını kaybederken üç kişi öldü... 
HHH
(...A SPOR / Takım Oyunu)
SERKAN KORKMAZ: Daha ligin ilk haftası, bazı statlarda yine kavga çıkmış...
ERMAN TOROĞLU: Olsun, kavgasız olmaz bu iş... İşin tuzu biberi o... 
HHH
(...SHOW – Teknoloji Marketi) 
SUNUCU: Bu ay yayın hayatına başlayan dergi, ilgililere ücretsiz satılacak...

Yıldız Abla günlüğü

-O kadar anlatamıyorum ki ancak bu kadar susulabilir...
...
-Sen ancak benden güzelini bulursun, güzel seveni değil...
...
-Günaydın... Şimdi Whatsapp’ınıza bakın kızlar... Bu saatte hâlâ online olmamış adam net işsizdir, boşverin...
...
-Dirsekten bileğe doğru Çince “Ne bileyim ben” yazdıracağım...
...
-Dünyanın sonu çabuk gelsin diye havaya iki şişe deodorant sıkacağım...

 

Sinir eden kadın hâlleri!

-Ağzını ayıra ayıra sakız çiğnemesi, nedense hep tetiği çekme isteği uyandırır...
-Hayatında olabilecek erkeğin özelliklerinden bahsederken ‘’beni taşıyabilmeli’’ demesi...
-Karşısındaki erkeğe “şekerim” ve “cicim” diye hitap etmeleri...
-Sürdüğü rujun dişlerine bulaşmış hâlde gülmesi...
-Facebook’a profil fotoğraflarına bebek fotoğrafları koymaları...
-Esmer yüze kıpkırmızı allığı ve ruju boca etmeleri. Üstüne göze de cart mavi far sürmeleri...
-Futbol bilgisinin sadece yakışıklı futbolculardan ibaret olması...
-Asıl amaçlarını söylemek yerine başka sorular sorarak istedikleri cevaba ulaşmaya çalışmaları...
-Hafta sonu gidilen düğün saçıyla pazartesi işe gelmeleri...
-Konuşması güzelmiş gibi kendini zorlayarak, ağızda şeker varmış edasıyla yaptıkları konuşmalar...
-Telefonda annelerine “Üff anne ya tamam hadi kapatıyorum” demeleri...
-“Erkeklerle daha iyi anlaşıyorum” diyerek hemcinslerini kötülemeleri...
-Yemek yapmayı bilmemeleri, daha da kötüsü ‘’ben yemek yapmayı bilmiyorum yeaa’’ diyerek övünmeye çalışmaları...

Krampon

VOLKAN Şen: “Taraftarlar her şeyi çok abartıyor. Ben gol atsam ne olacak atmasam ne olacak?..”

FİKRET Orman: “Dünyanın en iyi stadı bizde olduğun için bizi kıskanıp Fransa’ya almadılar.”
“İYİ ki bu takımın bir parçasıyım” diyen Emenike’ye cevap Aziz Yıldırım’dan geldi, “Niye bizim haberimiz yok?..”
F.BAHÇE otobüsün kurşunlanmasının ikinci yılı tüm yurtta ve temsilciliklerde unutulmaya devam etti...

Temel bir gün...
Babası Dursun, oğlu Temel’e küçük yaşta sayı saymayı öğretiyormuş...
“-Say bakalım bir saat içinde deniz kıyısına kaç dalga gelecek?...”
Dursun, bir süre sonra sonucu öğrenmek için Temel’in yanına gitmiş;
-Uşağım saydın mı?...
“Yahu baba, nesini sayayım” demiş Temel;
“-Kıyıya bir dalga geliyor, tam saymaya başlarken ikincisi gelirken birincisi geri gidiyor...”

İtirafım var

(...isim: m. yeşilırmak ...şehir: ankara ...yaş: yirmiler)
Sincan’da dolmuştayım... Dolmuş çok dolu hatta kapısı da açık basamaklarda da insanlar var...
En son bir lise öğrencisi daha biniyor, tek ayağı dolmuşun içerisinde diğeri ise dışarıda...
Yaşlı bir amca dayanamıyor ve dolmuşçuya sitem ediyor,
“-Ya kardeşim ne yapıyorsun sen çocuğun bir ayağı dışarıda niye durdun?...”
Dolmuşçunun cevabı herkesi hayrete düşürüyor;
“-Amca boşver o zaten yarısını veriyor... 2 liraya 2 ayak, 1 liraya 1 ayak...”
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)

Bizim pano

Serdar’la Baha alışveriş için bir mağazada... Baha elbise deniyor, Serdar biraz etrafı dolaştıktan sonra yanına dönüyor;
Serdar: Ne oğlum bu kıyafet?... Şebeğe dönmüşsün?... 
Kısa bir sessizlik ve yabancı adam: Pardon?...
Serdar: Affedersiniz... Arkadaşıma çok benziyorsunuz...

Sevgi!..

 

Kendimiz sevdiğimiz gibi sevilmek isteriz...
Başka türlüsü bizi rahatsız eder...
Şüphe ve kuşkuyla karşılık veririz...
Dili anlayamayız... Suçlarız... Karşımızdakinin bizi sevmediğini iddia ederiz...
Ama belki de bizi sadece, bizim anlayamadığımız kendine özgü bir şekilde seviyordur...
(...Jan-Philipp Sendker)

Ayaküstü...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.