Bizim pano

A -
A +

Banyo şofbeni montajcısı Fehmi Abi’nin başından geçen olaydır.
Bir köye montaj için giden elemanımız kilitli bahçe kapısını açamaz...
Servis fişi üzerindeki ev telefonunu arar, cevap veren olmaz...
Adapazarı merkeze uzak bir mevki olduğu için işi bitirmeden geri dönmek istemez...
Müşterinin komşusuna sorar, tarar arar ama bir türlü muvaffak olamaz...
Prosedür gereği elindeki servis fişine “Sizi evde bulamadık” yazar ve kapıya iliştirir...
Müşterinin şansı mıdır artık bir sonraki gün tekrar o istikamete servis programı vardır...
Fehmi Abi adrese gider ve o bahçe kapısı yine kilitlidir ancak garip olan bıraktığı servis fişi yerinde duruyordur.
Bıraktığı fişin yerinde olmasına sinirlenen Fehmi Abi (Çünkü şofbeni satan elemana o gün “Taa buraya şofben satmışsın ama müşterin evde yok” diye fırça atılmış fakat satan eleman da “Mümkün değil, bekleyecekti” diyerek kendini savunmuştur...)
Eski servis fişini yenisini yazmak üzere eline alır “Sizi evde bulamadık” yazısının altında, “Kahvedeydim” cevabını görerek gülme krizi geçirir...

Öğrendim ki; “-Kibir ile huzur aynı torbada durmuyor...”

Dursun Başgan günlüğü...
Siz hiç Sabri Sarıoğlu’nu gönderebilmiş bir başkan gördünüz mü?..
Bir de bana başarısız diyorsunuz!..

Takımımızın tek göze batan pozisyonu olan kaleye Tolga Zengin’i alalım mı?..
Battı balık yan gider!..

Bir yasaklayamadı UEFA transfer yapmamızı...
Bak Barcelona ne kadar rahat etti 6 aydır!.. Ohh miss!..

Yahu listeye kimi alsak Beşiktaş transfer ediyor!
En sonunda Fikret Orman’ı alacağım Galatasaray’a...

Gideyim bir iki futbolcu daha göndereyim…
Biraz daha kâr etsin kulüp!..

Kaybetmek...
“-Her şey emek ve sevgi ile başlar...
Büyükler bilmez bunu tabii... Onlar çok gariptir zira...
Onlar böbürlenmek ister, hesaba kitaba paraya pula dalar, etrafına bakar bir çocuğa ilk yaşını sorar...
Hâlbuki bir çocuğa sorulması gereken ilk şey uçurtma yapmayı bilip bilmemesidir...

Kimse onu evcilleştirmez o da kimseyi fakat evcilleştirme sürecinin sonu genelde ağlamaklıdır...
Zaten insan hüzünlü olduğunda gün batımı ayrı bir güzel görünmüyor mu?..
Hep mutlu olana çevresinde yaşananlar neden mutluluk kaynağı olsun ki?..
Elindekine sevgi gösteren, emek gösteren kişi binlerce gül bahçesindeki gül yerine 4 dikenli çiçeğine bile âşık olabilir...
Gerçekte olan güzellik zaten gözle görülmez…”
(…Antoine de Saint, Exupery)

Yalancı erkek klişeleri…

-Eve geç kalındığında kazadan dolayı trafiğin çok sıkışık olması...
...
-Eğer futbol oynamaya devam etmesi hâlinde şimdi büyük bir takımda oynayacağı...
...
-İş yerinde ve arkadaşlar arasında o olmadan hiçbir faaliyet yapılmaması...
...
-Neşeli kişiliğinin arkasında romantik ve ruh hâlini barındırıyor olması...
...
-Çok fedakâr olması, ailesi için kendi sağlığını feda edebileceği...
...
-Herkesin yardımına koşması, yaşlılara saygı duyması, çocukları sevmesi...
...
-Özellikle ilkokulda çok başarılı olması, imkânsızlık yüzünden okuyamaması...
...
-Birkaç kişinin yapacağı işi tek başına yapıyor olması, hiçbir patronun ondan vazgeçmemesi...

Ana -Kumanda

(...TV 8 – Bay Tahmin)
FİKRET ENGİN: Bu aralar maç da yok, neyi tahmin edeceğiz?..
MURAT ÖZARI: Başka bilgiler vereceğiz... Mesela kangurular geri geri gidemezmiş biliyor musun Fikret?..

KRAMPON

F.BAHÇE’nin “Çok gizli transferlerinin” Wikileaks tarafından yayınlanması kulüpte gerginliğe yol açtı...

DARÜLACEZE, izdivaç programlarına en çok yaşlı gönderen huzurevi olurken yine birinciliği kimseye kaptırmadı...

FIFA yetkilileri: “Deplasmanda fazla gol atan takımın tur atlamasının mantığını henüz biz de çözebilmiş değiliz”...

Temel’in yeri...

Genç Temel, zengin bir adamın kızını istemeye gitmiş... Adam delikanlı Temel’i görür görmez çok beğenmiş ve onu kendine damat yapmak için şöyle demiş;
“-Benim üç kızım var... Hiçbiri de evlenmedi... Rahat bir evlilik yapmalarını istiyorum... Bu yüzden her birine düğün zamanı yaşına göre para vermek istiyorum ki koca evine eli boş gitmesinler... Mesela on sekiz yaşında olana on sekiz bin, yirmi beş yaşında olana yirmi beş bin, otuz iki yaşında olana da otuz iki bin lira vermek niyetindeyim... Hangisini isterseniz, benim için fark etmez...”
Temel biraz düşündükten sonra sormuş;
“-Affedersiniz... Sizin yüz yaşında kızınız var mı?..”

 

itirafım var...

(...isim: tülay ...şehir: istanbul ...yaş: yirmi yedi)
Henüz sekiz yaşında küçük bir kız çocuğuyken, annemin çalıştığı bankada, masa altında minik bir elektrik düğmesi bulmuştum...
Önce “Acaba ne işe yarıyor” diye düğmeye küçük bir yoklama çekmiş, ses gelmeyince tekrar tekrar şiddetle basmıştım...
Bir süre daha bu şekilde devam ettikten sonra bankayı polisler basmıştı...
Annemin iş yerini son görüşüm böyle olmuştu.
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)

Bizim pano

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.