Bayram trafiği ve yollar…

Yollardaki trafik levhaları kesinlikle yetersiz. Hız azaltma levhaları var. Fakat hız sınırının bittiğini gösteren levhalar genelde yok. Bazı hız sınırları gereksiz. Uyan ve uyaran da yok zaten.

İstesen de trafik kurallarına uyma şansın yok. Uymaya kalkarsan da kesinlikle kazaya sebep olursun. Duble yollara o kadar giriş çıkış yapma yeri var ki. Bu kadar kaza ile geçiştirebildiğimize şükretmemiz lazım.

Yolların kenarları restoranlar, sayısız dinlenme tesisi (!) (bunlara bu ruhsatı kim veriyor?), mısırcılar, çaycılar, soğan patates, meyve sebze satanlarla dolu. Duble yol üzerine alt geçit veya üst geçit yerine yaya yolu konmuş. Yüz km ile giden araç nasıl duracak, bilen var mı?


Sık sık şehir içlerinden geçiyorsun 50 ile gitsen gidemezsin. Arkadan son sürat geliyorlar. Şehir içi olduğunu belirten genel levhalar az veya tanınmıyor. Şehir içi olduğunu gösteren yeni bir levha tasarlanıp giriş çıkışlara konulmalı.


Trafik polisi bir iki yerde var. Devriye hiç görmedim. Hoş olsa da fark etmiyor. Polisin gözü önünde 2 şeritli yoldan 3 şerit olarak yandan geçenler var.


Duble yollarda çoğu yerde masraftan kısmak için bağlantı yolları yapılmamış. Sol şeritten direkt sola geçiliyor veya u dönüşü yapılıyor. Bu hem sürati kesiyor, hem de trafik kazalarına davetiye çıkartıyor.

Otobanda aynı anda üç tırın sıra ile birer şeridi ihlal ettiğini görebiliyorsunuz.

Yol kenarlarında bol bol dinlenme tesisi var. Bir kısmı bakımsız ve gereksiz. Fuzuli toprak işgali ve para kaybı. Tuvaletlerin bir kısmı yine bildiğiniz gibi. Devletin yaptığı ücretsiz ve dört başı mamur park yeri hiç yok.

Trafik çalışması olduğunu gösteren levhalar var. Bittiğini gösteren levhalar yok. Trafik sıkıştığında kaza olmaması için arkadan gelenleri uyarmak üzere dörtlüleri yakan az.

Az süratle orta ve sol şeridi işgal eden çok. Hoş sağ şeritlerin durumu da çoğu yerde kötü. Bir de eğlence gibi sağ şeritte yavaş gidip araç içinde sohbet edenler var. 
Bazı yerlerde radar var. (Osmancık içinde tek yönde sadece 5 adet. Bu arada nerede 50 nerede 70’le gidileceğini anlayan beri gele). Ancak çalışmıyor.

Trafik sıkışıklığı olan yerlerde daha önce bunu ikaz eden normal veya ışıklı tabelalar yok. Yol çalışmasının ne kadar km süreceğini belirten işaretler de yok gibi.

Uyanıklar gene emniyet şeritlerini kullanmaya devam ediyor. İkaz eden ve engelleyen yok.

Yol tek şeride düştüğü yerde bile hâlen iki arabayı itiş kakış tek şerit üzerinde görebiliyorsunuz. Saygı yok. Hâlbuki bir o bir bu şeritten sıra (fermuar sistemi) ile girilse ne kuyruk o kadar uzar, ne de millet birbirini üzer.

Arıza yapan araçlar sağa çekilmiş tamir etmeye çalışıyorlar. Yolcular, bırakın yolun dışında beklemeyi direkt arabaların yanındalar.

Üzerlerinde uyarıcı sarı yelekler yok. Üçgen levha koyan mı? O da ne?


Son not da hâlen ön koltukta kucakta seyahat eden çocuklar var. Yazık. 
Hayırlı yolculuklar. Hayırlı bayramlar.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

DURSUN Özbek turnuvada prim yapan Bruma'yı geri almak için Leibzig'e 20 milyon avro teklif etti…

…

F.BAHÇE, İranlı orta saha oyuncusu “Golathan Arazhi” ile anlaşmak üzere. Persepolis takımında forma giyen oyuncu 15 dönümde oynuyor...

…

MAHMUT Uslu: “Oğlum bu sıcakta transfer mi olur, gidin gölgeye yatın ya la…”

 

 

 

 

Kadir gecesi tebrik için Mustafa Abi’ye telefon edilir...

Uzun uzun çalar telefon ama açılmaz...

“Görünce o beni arar” diye iyi niyetle kapatır ve unutursunuz...

Dün bayram namazından sonra, telefonunuz çalar...

O’dur arayan;

-Efendim Mustafa abi?..

 

 

 

 

BÜLENT ERSOY: Ay çıldıracağım. Maymun çantamı çaldı...

POLİS: Bu 3 maymundan hangisiydi çantanızı çalan?...

 

 

 

 

Birbirinden akıllı, yakışıklı, görgülü, başarılı iki genç iş adamıdır Temel’le Dursun...

Amerika’da iş gezisindelermiş... Beşinci caddede olağanüstü bir süitte kalıyorlar...

Öğle yemeğine, mükemmel yemekler yapan ve ortamı harika olan bir lokantaya gitmişler...

Temel’in gözü hep arka masada, bir ara Dursun’a demiş ki:

Dursun hiç başını kaldırmadan yemeğine devam etmiş;

Temel’in gözü yine arka masaya takılı kısa bir süre sonra şaşkınlıkla Dursun’un kolunu sarsmış:

 

 

 

 

 

"-Ölümlülerden oluşan şu sürüsüne bereket kalabalığa aydan bakacak olsan, birbiriyle vızıldaşıp duran bir sürü sinek ya da sivrisinek gördüğünü sanırsın…

Birbiriyle savaşan, kumpaslar kuran, kapıp kaçan, oyunlar oynayan, oynaşan, doğan, yaşlanan ve ölen…

Kısacık bir ömre yazgılı bu küçücük yaratıkların bu kadar belayı, bu kadar faciayı oluşturduklarına inanmak çok zor doğrusu…"

 

 

 

 

 

 

 

Telefonumun rehberine kendi annemi ANNEM-1, kayın validemi de ANNEM-2 diye kaydetmişim...

Eşimle tartıştığımız günün sabahı kendi annem diye kayın validemi çevirip, "Bu kadın yüzünden yine kavga ettik" diye yakındım...

"Hangi kadın kızım" diye sorduğunda jeton düştü, "Hangi kadın olacak, senin oğlunun çapkınlıkları" diye kıvırmaya çalıştım...

Olmadı galiba...

 

 

 

 

Ölü bir tane olsa ağlamaya ne,

Deli bir tane olsa bağlamaya ne… -Babam'dan-

...

…

'Ormanları koruyalım' tamam da.

Belediyeler de kâğıt konteynerleri koyup yardımcı olsa.

…

…

Evli erkekler bekârlara göre ortalama 2,5 kilo daha kiloluymuş.

Rahatlık batması bu olsa gerek.

…

 

 

 

 

 

Cevap: Ne korkacağım, ütümü yapmışım, bulaşığı yıkamışım, camları silmişim, işini yapmayan korksun...

...

Kadın kilo alır 'kendini bıraktı' olur,

Erkek kilo alır 'karısı iyi baktı' olur...

...

Yok esmerdi, yok sarışındı, yok kumraldı boş boş konuşmayın...

"GÜVEN" varsa gerisini kuaför bir şekilde halleder...

...

Ta ki yerde bir böcek görene kadar!..

 

 

 

 

 

...

-Retrica ile bakıyorum hâlâ cahilsin...

...

...

-Kahvaltıda bile kültür mantarı yediğim doğrudur...

...

...

-Seni sana anlatsam, kim bu cahil dersin...