Aynı o hesap!

A -
A +

Cumhurbaşkanı, “Ya çalışın, ya bırakın” diye valilere hitap ederken aklıma geldi;
Vakti zamanında padişah bir tembelhane yaptırmış...
Ülkedeki tembeller burada yedirilip içi-rilip, bakılırmış...
Tembelhane dolunca padişah bir tane daha yaptırmış fakat ikincisine de talep faz-la olmuş...
Bunun üzerine vezirin aklına sahici tembellerle, yalancıları ayırmak için bir yöntem gelmiş:
Tembelhanede yangın çıkarmışlar... Yalancı tembeller kaçışıp yangın ilerleyince içeri girmişler...
İki tembel ellerinde sigaraları yatıyormuş.
“-Ne yapıyorsunuz burada?...” 
Tembellerden bir tanesi cevap vermiş:
“-Sigaramı yakacağım da, ateşin bu tarafa gelmesini bekliyorum...”

Sorular & Cevaplar
SORU: Karadul örümceği çiftleştikten sonra neden erkeğini yer?... 
CEVAP: Horlamasını başlamadan kesmek için... 
***
SORU: Bir erkek gençliğini nasıl korur?... 
CEVAP: Para, kürk ve mücevher hediye ede-rek... 
***
SORU: Kocanızın maillerinizi okumasını nasıl engellersiniz?... 
CEVAP: Mail klasörünün adını “kullanma talimatı” olarak değiştirin..

Bizim pano
Mehmet Abi, biz millî maçı seyrederken oradan geçiyor;
“-Bizimkiler yine puan kaybetti değil mi?.. İyi oyuncular alsalar ya; koca ülkenin transfer parası yok mu?...”

Dil kursuna giden Murat anlatıyor;
“-Sınıfta üçüz kız var... Üçü de ikiz gibi...”

Öğrendim ki; “-’Ben’ demekten tereddüt etmeyenden uzak dururuz biz...” 

Temelin yeri...
Dursun, “İstanbul’da iş seyahatindeyim” dedikten iki saat sonra Trabzon’da yakalanınca eşi yaygarayı koparmış...
“Hayatım” demiş Dursun, “Seni özle-dim ve gaza sonuna kadar bastım”...
Kadın cevaba inanmayıp Temel’e danışmış, “Böyle bir şey olabilir mi” diye...
“Evet” demiş Temel, “Ben de 1 veya 2 kere yapmıştım...”
“Yani sen de 2 saat içinde İstanbul’dan buraya geldiğini mi söylüyorsun?...” 
“Yok... Yok...” demiş Temel; 
“-Benim, Fadime’ye yalan söyleyip söylemediğimi soruyorsun sandım...” 

Anlayış...
Anlayış karşısındakinin görüşünü anlamaktır...
Başkalarına kendine davranılmasını istediğin gibi davran kuralı, anlayışın bir örneğidir...
Bu, kişisel ilişkilerimizi güçlendirmeye yarayan çok kuvvetli bir insan huyudur...
Anlayış, başkalarının görüşünü kabul etmemiz gerektiği demek değildir...
Sadece onu anlamaya çalışmaya hazır olduğumuz demektir...
Herkesin, bizimkilere uymayan, kendileri için geçerli olan kendi deneyimleri olduğunu kabul etmedikçe, bunu yapamayız...
Herkesin dünyayı bizim gibi görmesini bekleyemeyiz...
Gerçek anlayış, ancak kendi dışımıza çıkabildiğimiz ve nesnelerin öteki insanlara nasıl göründüğünü anlamaya çalıştığımız zaman gelecektir... 
(...Lio Buscaglia)

Krampon...
TUDOR: Liderliği devam ettirmek önemli. Küme düşme potasını yakından ilgilendiren maçta Fenerbahçe kiminle oynuyor?..”

LUCESCU; “Takım iyi oynadığında nasıl övülüyordu?..”

DURSUN Özbek: “Lucescu’yu elimizden kapan Demirören’e ne kadar teşekkür etsek az…”

Ana Kumanda
(...Ünlülerin İncileri)
Rıdvan Dilmen;
“-Ben doğduğumdan beri maç izlerim Murat...” 

Nihat Doğan;
“-Benim önüme trilyarlar serseniz, sahte okeylerle işim olmaz...” 

Yıldız Tilbe;
“-Stüdyonun sıcaklığı abartmıyorum, 70 derece vardı...”

Demet Akalın;
“-Saçlarımı yüzde doksan herkes beğeniyor...”

Ebru Gündeş;
“-Sade sadelikten gelir... O yüzden sadeyi tercih ettim...”

Gamze Özçelik;
“Kardeşimle aramızda yaş farkı var…”

itirafım var...
(…isim: tuba …şehir: istanbul …yaş: bilinmiyor)
Teyzem anlattı;
Eniştem cimrinin tekidir. Bir gün ecza dolabını karıştırırken bir penisilin iğnesi görür ve tarihine bakar.
Bitme süresinin az kaldığını fark edince ziyan olmasın diye eşine “Git bunu vurdur” der.
Yengem kabul etmeyince hasta olmadığı hâlde eczaneye gidip iğneyi yaptırır.
Tabii iğne yan etki yapar ve eniştem hasta olur.
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)

 

Aynı o hesap!

 

 

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.