itirafım var...

(…isim: gülşah …şehir: istanbul …yaş: yirmi beş)
Müşteri Hizmetleri'nde çalışıyorum ve hatıram şöyle;
Akşam üzeri ve hava henüz kararmamıştı...
Hattımda yaşı 30'ların üzerinde abonemiz olan bir beyefendi var...
Ses tonundan sorduğu soruları bildiği o kadar belli ki...
Ama o yine de büyük bir hevesle soruyor ve ben de sabırla anlatıyorum... Her şeyi sordu...
En son kendimi kaptırmış kontör transferini anlatırken birden sözümü kesip araya girdi;
Abone: Gülşah Hanım... Aslında anlattığınız şeyleri ben zaten biliyorum... Ben sizi asıl neden aradım biliyor musunuz?... Az önce mezarlığın yanından geçiyordum, korktuğum için sizi aradım... Fakat şimdi mezarlığı geçtim; anlatmanıza gerek kalmadı...

Öğrendim ki;
"-Ne kadar insan, o kadar hüsran..."

Krampon...
FİKRET Orman, “Karabük bile 8 gol yemiyor, biz nasıl yedik aklım almıyor…”
HHH
İSTATİSTİK: Bafetimbi Gomis, Negredo'nun 23 haftada attığı golü, 32 dakikada attı…
HHH
SABRİ Sarıoğlu derbiyi yorumladı: “Tek eksik ben ve Felipe Melo’ydu...”
HHH
JERMAİN Lens “Ben size Fenerbahçe'den başka takımda oynamam demiştim...”

Ayrılık...
Hayatının en önemli alanı olan aşkta bile, birine bağlanmayı, kendini sevgiye adamayı becerememişti...
Aşktaki ilk hayal kırıklığından sonra, hiçbir zaman kendini tamamen vermemişti.
Acı çekmekten, kaybetmekten, ayrılmaktan korkuyordu...
Oysa bunlar aşk yolunda karşılaşılması kaçınılmaz olan şeylerdi ve bunu önlemenin tek çözümü, o yola hiç girmemeye karar vermekti...
Acı çekmemek için, aşkı reddetmek gerekiyordu...
Bu da hayattaki kötülükleri görmemek için kendi gözlerini çıkarmak gibi bir şeydi…
    (…Paulo Coelho)

Bizim pano
Bünyamin, tarihi geçmiş ürün yediği gerekçesiyle yarım saat çikolata firması ile konuştu...
Telefon şöyle sonuçlandı;
"Beyefendi özür dilerim, paketi ters tutmuşum..."
HHH
Hasan Hocam, ölen İtalyan futbolcudan bahsediyor;
"-Ölüm şenlikleri bugün mü yapılacak?.."
HHH
Selami Abi, servislerinin takım kadrosundaki bütün oyuncuların kafasına, photoshop'la kendi resmini yerleştirmiş...
Ömer Abi, fotoğrafa baktı baktı,
"Yahu ben bunlardan sadece birini tanıyorum, diğerleri kim?..."

Yalnızlığın güzel yanları!...
-Trip yemek, kapris çekmek gibi problemleriniz olmaz.
...
-Kıskançlık nöbetleri geçirmezsiniz.
...
-Daha az sorumluluk, daha fazla mutluluk...
...
-Sevmediğiniz huylara katlanmak zorunda kalmazsınız...
...
-Aklınıza estiği gibi takılabilirsiniz.
...
-Paranız ve zamanınız size kalır...
...
-Yalan söylemenize gerek yok, çünkü yalan söyleyeceğiniz biri yok.
...
-Mecburi mesajlaşma diye bir şey var ya; işte o yok...
...
-Özel günleri kutlamayı unutma, bunların başa kakılması gibi sıkıntılar yok.
...
-En önemlisi Sevgililer Günü goygoyundan uzak kalırsınız.

Temel'in yeri...
Sanat okulu öğrencisi Dursun, resim dersi için bir ödevi olduğunu söyleyerek arkadaşı Temel'i kendisine modellik yapması için ikna etmiş...
Temel'in resmini yapmış ve okula gitmiş...
Ancak yaptığı resim 10 üzerinden 4 almış...
Dursun buna çok şaşırarak profesöre gitmiş, niçin bu kadar kötü not aldığını sormuş...
Profesör demiş ki;
"-Resimde çok fazla geometri hatası var... Burun çok büyük... Omuzlar dar ve boyun uzun..."
Dursun ertesi gün resmini yaptığı arkadaşı Temel'i profesörün yanına götürmüş...
Profesör Temel'e bakmış ve öğrencisine dönerek;
"-Tamam anladım... Notun 8..."

Ayaküstü...
Biz Kıbrıs Harbi'nde fiilen (Güney) Kıbrıs ve kısmen de Yunanistan ile savaştık.
Oysa Suriye'de şu an yedi düvel ile adı konulmamış bir savaş veriyoruz.
Kimse üç beş teröristle çarpışıyoruz diye olayı küçümsemeye kalkmasın.
Mesele o kadar ciddi.
Sadece o kadar kilometrelik beton ve çelikten yapılan tünellerin hangi kafayla, hangi parayla yapıldığını düşünmek bile işin ciddiyetini görmek bakımından kâfi.
En büyük sıkıntımız ve aynı zamanda şerefimiz de sivillere zarar vermeden bu harekâtı yürütmemiz.
Namuslu olmanın bedeli de bu yüzden ağır oluyor.
Bu savaş bizim var olma savaşımız.
Çünkü bize hayat hakkı vermek istemiyorlar.
Nihai planlarında da Müslüman Türk'e yer yok. Ya olacak, ya öleceğiz.
    (...Mustafa Koç/Okur-Yazar)