Krampon...

A -
A +

AYKUT Kocaman’ın, “Govir misen ağam” diye istifasını vereceği, Aziz Yıldırım’ın ise “Govmirem la” diye karşı çıkacağı gelen haberler arasında…

∆∆∆

ŞAMPİYONLUK yolunda ağır yaralar alan F.Bahçelilerin, Beşiktaş’ı destekleme günlerine yarından itibaren start verilecek…

∆∆∆

KAMENİ hakkında görüşleri sorulan Aykut Kocaman “Akhisar maçını benden bile güzel bir yerden izledi” dedi…

Ayaküstü...
Suriyeli mültecilere yapılan yardımları en çok gündeme getirenler; 28 Şubat’tan başlayarak bankaları hortumlayanlar ve bu hortumlamalara boru döşeyenlerle, onları destekleyenler ve sesini çıkarmayanlardır.
Sen bunca yıl geçmesine rağmen 28 Şubat Darbesi’nin hesabını sormazsan, işte böyle bağırıp çağırıp ortalığı ve kafaları karıştırmaya devam ederler.
    (...Mustafa Koç/Okur-Yazar)

Ana Kumanda

(…BEYAZ TV / Beyaz Futbol)

ERTEM ŞENER: Ahmet Çakar’a hak veriyorum...
AHMET ÇAKAR: Bana kısaca Ahmet diyebilirsin..
ERTEM ŞENER: Ah Ahmet abi ah… Sana kısaca ah diyorum…

∆∆∆

(…TEVE2 / Kelime Oyunu)

İHSAN VAROL: Bir sessiz harf geldi...
YARIŞMACI: K... Kötü yerden geldi…
İHSAN VAROL: Neyin K’sı?..
YARIŞMACI: Gurbağanın...

∆∆∆

(…BEYAZ TV / Beyaz Futbol)

ERTEM ŞENER: Ligdeki bu sıkıntılar nasıl bitecek?
SİNAN ENGİN: Federasyon başkanının günde 24 saatini, hatta 26 saatini bu işe adaması lazım…

Bizim pano
Nefes nefese arayıp, başına gelenleri anlatıyor Bünyamin;
“-Abi aynı yerde oturduğumuz Murat’la otobüse bindik...
Ben ‘Ne de olsa uyandıracak biri var’ diye kafayı dayayıp cama uyumaya başladım...
Uyandığımda etrafa bakıp, ‘Nereye geldik yahu’ diye sordum...
‘Bilmem... Ben de şimdi uyandım’ dedi Murat son durakta...
Şimdi dönüşe geçiyoruz…”

Öğrendim ki;
“-İnsanın dilinden değil, kaleminden korkmalı...”

Temel’in yeri...
Adam yalpalayarak apartmana girmiş...
Kapıcı Temel durumu anlamış ve adamın koluna girmiş...
Merdivenlerden çıkarak asansörün kapısını açıp bindirmiş...
Aşağı inince bakmış, kapıda bir adam daha...
Temel aynı şeyleri tekrarlamış...
Aşağı inince bir bakmış, bir adam daha...
“Herhâlde arkadaşıdır” diye onu da yukarıya çıkarmış...
Merdivenlerden çıkarken adam dayanamamış;
“-Yahu hemşerim, niye beni durmadan asansör boşluğundan atıyorsun?...”

Yazmak...
“Her şey değişebilir, bir tek şey dışında;
İçimizde taşıdığımız, daha doğrusu, bizi anne karnından daha dışlayıcı ve belirleyici bir dünya gibi içinde barındıran dil dışında...
Yazmak, şeylerin duyulur yönünü olası en büyük kesinlikle dile getirmektir…
Niçin yazıyorum?…
Daha önce yazdıklarımdan memnun olmadığım ve bir biçimde onu düzeltmek, tamamlamak, bir alternatif sunmak istediğim için…
“Bu anlamda yazmaya koyulduğum bir ‘ilk kez’ olmadı…
Yazmak her zaman, daha önce yazılmış bir şeyi silmeye ve onun yerine yazmayı başarıp başaramayacağımı bilmediğim bir şeyi koymaya çalışmaktır…”
    (…Italo Calvino)

itirafım var...
(...isim: benden ...şehir: istanbul ...yaş: otuz üç)

Bundan iki yıl önce bir yaz akşamı mahallemizin küçük ve şirin parkına geç bir vakitte oturmaya gittik...
Tabii muhabbet ederken yeriz diye yanımıza çekirdek almayı ihmal etmedik...
Bizden önce oturanlar parke taşları görünmeyecek şekilde çekirdek kabuğu ile doldurunca, biz de yediklerimizi yere atmaya karar verdik...
...
Bu gecenin sabahında ben nasıl olduysa o parka gittim...
Bir bankta otururken parkın temizliği ile ilgilenen görevli yaşlı amca söylene söylene yerleri temizliyordu. Herhâlde iyice sinirlenmiş olacak ki; benim yanıma geldi ve deşarj olmak için konuşmaya başladı...
Önce bir tanışma merasimi yaptık ve yaşlı amca asıl konuya hemen giriş yaptı; “Yeğenim” dedi,
“Ben Ankara’da çeşitli belediyelerde görev yaptım. Ama hiç böyle görgüsüzlük görmedim... Şu yerlere baksana az ileride çöp kutuları varken herkes yerleri çekirdek kabukları ile doldurmuş...”
...
Tabii yaşlı amca bunları söylerken ben “Evet amca... Haklısın amca... Doğru söylüyorsun amca” gibi sözlerle onun konuşmasına destek veriyordum... Yaşlı amca benim verdiğim desteği de görerek biraz daha konuşup son bombasını patlattı;
“Yeğenim” dedi;
“-Ben köyde yetiştim. Birçok hayvan gördüm ama böylesini hiç görmedim”...
Ben tabii bu son sözün ardından iyice yerin dibine girerek; kendimin ve arkadaşlarımın daha fazla iltifata mazhar olmasını engellemek için bir bahane uydurarak kaçtım.
Bu olayı da arkadaşlara anlatarak yeni unvanlarını kendilerine takdim ettim;
“-Ben çok hayvan gördüm ama böylesini hiç görmedim...”
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...)

...gündemin kırıntıları...
Amerikalılar; “Çocukların ağzına biber sürmeli mi” konusunu tartışıyormuş...
Bence büyüklerden başlasınlar...

Evlilik ne demektir?
-Bilerek ve isteyerek kelepçeyi bileğine takmaktır...

-Başını sokacak yer arama çilesinin sona ermesi demektir...

-Patronu ve çalışma saatleri belli olmayan bir şirkette mesai demektir...

-Hizmet etmektir, ona buna, tanıdığınız tanımadığınız insanlara...

-”Bekâra kiralık ev vermiyoruz kardeşim” sözünden kurtulmak demektir...

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.