Ana Kumanda

(...BEYAZ TV / Beyaz Futbol)
GÖKMEN ÖZDENAK: Ahmet sen de burayı iyice kahvehaneye çevirdin!..
AHMET ÇAKAR: Stüdyoya kovboy şapkası takarak geldiğin günleri unutma Gökmen Bey!.. Teksas’a çevirmiştin buraları…
∆∆∆
(...ATV – Tatlı Sert)
MÜGE ANLI: Tamam da programa neden geldiniz. Bütün şikâyetiniz size iftira atılması mı?..
STÜDYODAKİ BAYAN: Evet Müge Hanım; o lafı duyunca tüylerim çok pipiriklendi…

Temel’in yeri...
Sokakta çiçek satan Temel adamın peşine düşmüş...
“-Karınız için bir demet çiçek alın...”
-Ben evli değilim...
“-O zaman sevgiliniz için alın...”
-Sevgilim de yok...
“-O zaman bu şansınızın devam etmesi için kendinize bir demet çiçek alın...”

Krampon...
DERBİDE olaylar olurken FB TV’de yaz okulu reklamının dönmesi takdirle karşılandı.
∆∆∆
AYKUT Kocaman, Şenol Güneş’in tiyatro yaptığı görüşünü bir tık ileriye taşıdı; “İbrahim Tatlıses başından vuruldu böyle konuşulmadı”…
∆∆∆
BAŞINDAN darbe alan Şenol Güneş’e, Yeni Malatya maçının yorumu yerine “Bu kaç” diye soruldu…

Bizim pano
Derbi maçından çıkan Mustafa Abi minibüsteyken, televizyondan arayıp değerlendirme istemişler...
Mustafa Abi de, “Şu an dolmuştayım, sonra arayın” demiş ama, zaman yok diye hemen bağlanmışlar...
Neyse maçı yorumlamaya başlamış, “Olaylar şöyle başladı. Şenol Hoca böyle düştü” falan diye...
Arkada oturan yaşlı bir amcanın şu sözleri, yayından bile duyulmuş;
“-Şoför evladım... Şu radyonun sesini biraz kısar mısın?..”

Vicdan...
“-Vicdan ile tekerlek arasında doğrudan bir benzerlik olduğuna inanıyorum…
Şöyle, vicdan bir tekerlek hatta daire testere gibidir…
Keskin dişleriyle ruhumuzda döner durur, canımızı delicesine yakar, eğer çok kötü bir şey yaparsan etrafı kan götürür…
Ancak yaptığın kötülükler arttıkça testerenin dişleri körelmeye başlar, ruhun hissizleşir ve sonunda hiçbir şey koymaz sana, öyle biri olmuşsundur…
Feci şeyler yapan ancak bunun farkında bile olmayan biri…”
(…Per Petterson)

itirafım var...
(...isim: serkan ...şehir: antalya ...yaş: yirmi)
İşimiz gereği motorla servise gidiyoruz...
Yine bir gün akşam vakti sipariş götürürken Antalya’nın Cumhuriyet Meydanı’nda kırmızı ışıkta beklerken yabancı plakalı bir araba yanaştı ve arkamdaki arkadaşa bozuk bir Türkçe ile stadyumu sordu...
Arkadaşın yabancı dili var, İngilizce olarak “Bizi takip et” dedi ve adam takibe başladı...
Biz motorlu olduğumuz için seri bir şekilde gidiyoruz, sonunda stadyumun olduğu caddeye girdik...
Adam arkada kaldı, neyse biz bunu beklerken ben arkadaşa “Düz git nasıl söylenir” diye sordum... “Go street” dedi...
Ben de araba yanaştıktan sonra kasıla kasıla “Go street” dedim ve arabanın içindeki adam bana Türkçe “Düz mü gideceğiz” deyince hem adama, hem arkadaşa, hem de arkadaş sayesinde Antalya’ya rezil olduk...
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim…)

Erkekleri sinirlendirme formülleri
> Gününün nasıl geçtiğini sorun; dinlemeden mutfağa geçin.
...
> Her fırsatta, ‘Ben sana demedim mi’ diye sorun...
...
> Suratınızı asın; ‘Neyin var’ diye sorduğunda, ‘Hiç’ deyin...
...
> Onun doğum gününde sizin daha çok işinize yarayacak bir şey alın...
...
> Kendi zevkinize göre her gün evin şekliyle şemailiyle oynayın...
...
> Gelirken “Bir şey lazım mı” sorusuna “Yok” deyin, kapıda “Ekmek almadın mı” diye sorun...
...
> Maaşını sorun, “Bu kadar para nereye gidiyor” deyin...
...
> Kendiniz 10 kilo aldıktan sonra onun 2 kilo alması ile alay edin...

Ayaküstü...
Ömür kısa değil, emeller uzun
O yüzden kalmıyor tadın ve tuzun.
…
Gelse yine herhâlde o muhteşem Ömer
O adalet tellallarını hiç acımadan gömer.
…
Ne kadar çok yersen ye be paşam
Hep mezarlıkta bitiyor bak yaşam.
…
Kul hakkı yeme sakın, ölüm denen hazanlar var
Cehennemde azap büyük, ateş dolu kazanlar var
…
Emanete hıyanetin kralını yaptılar
Tilkileri tavuklara bekçi yaptılar.
…
Ölünce görülecek aah, gerçek adalet
Adaletten davacı olacak orada adalet.
…
Ülkemizde ne çok var, kiralık beyin
Bunlar için gelin, ne derseniz deyin.
(...Mustafa Koç/Okur-Yazar)

Öğrendim ki;
“-Kendimizi anlatan, ama kendimizi anlamayan insanlarız…”