Krampon...

A -
A +

AHMET Çakar Real Madrid’in kupasını değerlendirdi; “Ha Nusret’le kupa kaldırmışsın, ha Ferrari’ye tüp taktırmışsın…”
∆∆∆
G.SARAY camiası yeniden seçilen başkanlarını değerlendirdi, “Mustafa Cengiz’in başkan seçilmesinden daha çok, Aziz Yıldırım’ın başkan seçilmesi bizi ilgilendiriyor...”
∆∆∆
AZİZ Yıldırım’ın “Ben olmasam bankalar kredi vermez” vaadini, banka sahibi Ali Koç’a karşı kullanması şaşırtmadı.

Nostalji...

Muharrem Bey; ünlü bir ressama giderek seçim çalışmalarında kullanılacak portresini yaptırmak istemiş...
Şartlarını da şöyle özetlemiş:
“-Hem lider görüntüsü olsun, hem karizmatik olsun, hem de bana benzesin...” 
Ressam Muharrem Bey’e iyice baktıktan sonra:
“-Beyefendi, üçünden birini seçmek zorundasınız...” 

Yıldız Abla Günlüğü

-O son fotoğrafında beni unutmuş gibi çıkmışsın.
-İki yüzün var, bir tane beynin yok.
-Aklıma geldiği için soruyorum o kadar şeyin üstüne rahat uyuyabiliyor musun?
-Şarjımın bitme sebebi ol başka bir şey istemiyorum...
-Şu sol yanımdaki boşluk, her neyse dolsun...

 

Krampon...

Bizim pano

Serdar; gazeteyi ziyarete gelen âmâlara rehberlik ediyor...
İşte o ziyaretten Serdar konuşmaları;

(Eliyle göstererek)
“-Şu stat maketinin önüne geçin bir hatıra fotoğrafı çekelim...”

(Yemek alırken)
“-Siz bir yer beğenip oturun, ben yemekleri alıp geleyim...”

(Yazı işlerini gezdirdikten sonra)
“Matbaayı da görmek ister misiniz?...”

(Bünyamin’le tanıştırırken)
“Ben de bunun gibi bomba oldum. Körle yatan şaşı kalkar...”

Ana Kumanda

(…BEYAZ TV / Beyaz Futbol)
AHMET ÇAKAR: Ayıyla dansa kalkarsan ne zaman oturacağına ayı karar verir…
GÖKMEN ÖZDENAK: Ben karar veririm. Ayıyım ben…
∆∆∆
SİNAN ENGİN: Yapma hocam pozisyona bütün canlı hakemler kırmızı kart verir, doğru okuyun pozisyonu.
AHMET ÇAKAR: Değil tüm hakemler, mezardaki bütün ölü hakemleri çıkarın bu pozisyon kırmızı kart değil!..

Temel’in yeri...

Temel kahvede otururken arkadaşları ona demiş ki;
-Temel oğlun Dursun sigaraya başlamış...
“-Dursun çok efendi çocuktur... Öyle şeyler hayatta yapmaz...” 
Ertesi gün Temel yine kahveye gitmiş...
Köyden birileri koşarak gelip demiş ki;
-Temel, senin oğlan sizin tarlada sigara içiyor...
“Hayır inanmıyorum” demiş Temel, “Getirin benim dürbünü...”
Bakmış dürbünle, sonra “Ula uşaklar” diye gülmeye başlamış;
“-Orası bizim tarla değildir...”

itirafım var...

(…isim: ahmet a. …şehir: istanbul …yaş: otuz iki)
O zamanlar eve yeni taşınmışım; ev anahtarı tek bir halkaya takılı...
Markete gittim geldim eve; anahtar yok...
Tüm ceplere bakıyorum yok... Her cep iki kere kontrol ettim, aha dedim kapıda kaldık...
Allahtan yakında çilingir var... Mecbur gittim çağırdım açtı kapıyı...
Ücreti vermek için arka cebe elimi attım, çıkardım cüzdanı, araladım... Aha anahtar...
Adama cüzdanın arasındaki anahtarı göstermemek için de bayağı uğraştım.
(omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim…)

Erkekler kedi gibidir;

-Mutlu etmek için hep okşayıcı sözler gerekir...
-Oyun oynamayı ve oynatmayı çok severler... 
-Alışkanlıkları ilk eve geldiğinde edinmeleri gerekir, sonradan değiştirmek zordur...
-Yapmak istemedikleri bir şeyi zorla yaptıramazsın... 
-Sıkıştırılmaya gelmezler, hemen sinirlenirler...
-Genelde seçicidirler, beğenmedikleri yemeği yemezler... 
-Aklına koyduğu bir şeyi yapmasını istemiyorsan, dikkatini başka yöne kaydıracak bir şeyler bulmak lazım...
-Özgürlüğünü çok fazla kısıtlayamazsın...

Hayat...

Yetmezmiş gibi gökyüzü yağmuruyla beni ıslatıyor; değersizliğimi yüzüme vuruyordu...
Islanıyor, yaşlanıyor, acı çekiyor, ağlıyor, kaybediyor ve ölüyordum…
Hayat bu kadar zalim ve kısaydı...
Başıma gelenin adına tam olarak ihanet denemezdi üstelik...
Gerçeğe gözlerimi kapatarak ben kendi kendimi aldatmıştım...
Başarılı ve mutlu olmanın cazibesine inanmayı tercih etmiştim...
Uzak yerlerde açlıktan ve savaştan ölen insanlar vardı ve ben tüm bu felaketlerden uzakta yaşadığım için kaderden yana şanslı olduğumu düşünüp durmuştum.
Ayrıca burada, bu şehirde etrafım katillerle, tecavüzcülerle, bir otobüsü havaya uçurmak için fırsat kollayan teröristlerle, daha fazla petrol uğruna kanlı savaşlara girmekten çekinmeyen siyasetçilerle ve kendi ceplerini doldurmak için dünyanın yarısını açlıktan öldüren finans canavarlarıyla sarılıydı…
Üstelik en kötüsü de bizzat ben bu vicdansızlar grubunun içinde yer alıyordum...
İşimi bankacılara, petrol ve savaş arsızlarına pazarlıyordum.
Bir zamanlar hayatıma yön vermiş olan tüm ideallere ihanet ederek hem de…
(…Eduardo Jauregui)

Öğrendim ki;

“-Ağzından çıkanlarla hatırlanır, içinde tuttuklarınla adam olursun...”

 

 

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.