Günahtan kaçmak önce gelir

A -
A +

İslâm dîninde haramlardan sakınmak, emirleri yapmaktan daha önce gelir. Zira ameller üçe ayrılır. Birincisi günah olan işlerdir. Bunlar Allahü teâlânın beğenmediği şeylerdir ki ma'sıyyet denir. Emredilenleri yapmamak ve yasak edilenleri yapmak ma'sıyyettir yani günahtır. İkincisi Allahü teâlânın beğendiği şeylerdir ki tâat denir. Bunları yapanlara sevâb verileceği vadedilmiştir. Üçüncüsü ise mubâhlardır. Bunlar, yapanın niyetine göre, tâat veyâ günâh olurlar. Bunlardan birincisi yani günah olan işlerden sakınmak çok kıymetlidir. Zira nefse, günahlardan kaçmak, ibadet yapmaktan daha güç gelir. Onun için günahtan kaçmak daha çok sevaptır. Zaten Peygamber efendimiz; (Bir zerrecik yani çok az bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibâdetleri toplamından daha iyidir) buyurmuşlardır. Abdullah bin Ömer hazretleri de; (Kambur oluncaya kadar namaz kılsanız ve kıl gibi oluncaya kadar oruç tutsanız, haramdan kaçınmadıkça, kabul edilmez, fâidesi olmaz) buyurmuştur. Hakîkî îmâna kavuşmak için Dinimizin bildirdiği sıraya göre, önce ehl-i sünnete uygun îmân etmek, sonra haramlardan sakınmak, sonra farzları yapmak, sonra mekrûhlardan sakınmak, sonra müekked sünnetleri, daha sonra da müstehapları yapmak lâzımdır. Bu sırada, önce olanı yapmayanın, sonra olanı yapmasının hiç fâidesi olmaz ve önce olanı yapabilmek için, sonra olanı terk etmesi câiz, hattâ vâcib olur. Sehl bin Abdullah-i Tüsterî hazretleri buyuruyor ki; (Hakîkî îmâna kavuşmak için, dört şey lâzımdır: Bütün farzları edeble yapmak, helâl yemek, görünen ve görünmeyen bütün harâmlardan sakınmak ve bu üçüne, ölünceye kadar devâm etmeğe sabretmek.) Allahü teâlâ, haramdan sakınanı, farzları yapanlardan daha çok sever. İyi huylu olmak farzdır. Kötü huylu olmak haramdır. Kötülük yapmaktan sakınmak, iyilik yapmaktan daha kıymetli ve daha sevapdır. Kalb, göze tâbidir. Gözler haramdan sakınmazsa, kalbi korumak güç olur. O hâlde, îmânı olanların, Allahü teâlâdan korkanların, harâma bakmaması, günah işlememesi lâzımdır. Ancak bu sûretle, kendini korumak, dünyâ ve âhırette zarardan kurtulmak mümkün olur. Zamanımızda vera ve takvâ, kalbi, dili ve bütün uzuvları haramdan korumak, insanlara ve hayvanlara zulüm, işkence yapmamaktır. Bunun için, haramların hepsinden ve tahrîmî mekrûhlardan sakınmak takvâ olur. Farzları ve vâcibleri terketmek haramdır. Müekked sünnetleri özürsüz terketmek tahrîmen mekrûh olur. İtikâdda, ahlâkta ve amelde emir olunanları terkedene azâb yapılacaktır. Azâba sebep olan şeyleri terketmek lâzımdır. Emirleri Allah rızası için yapana sevap verilir. Hayırlı iş yapana niyetine göre sevap verilir. Kötü iş yapanın niyetine bakılmaz. İyi niyetle yapsa da, cezasını çeker. Zira iyi niyetle günah işlenmez. Günâh işlenen uzuvlardan sekizi meşhûrdur. Bunlar; kalb, kulak, göz, dil, el, mide, ferc ve ayaklardır... Günâh işleyen, bu uzuvların kendileri değildir. Bunlarda bulunan his kuvvetleridir. Dünyâda ve âhirette saadete kavuşmak, rahat etmek isteyen kimse, bu uzuvların günâh işlemelerine mâni olmalıdır. Günâh işlememek, kalbinde meleke, tabîat, hâlini almalıdır. Bunu başarabilen kimseye Müttekî ve Sâlih denir. Kalpte tabîat hâlini almadan, kendini zorlayarak günâhlardan sakınmak, takvâ olur ise de, velî olmak için, günâh işlememek tabîat, huy hâlini almalıdır. Bunun için de, kalbin temizlenmesi lâzımdır. Kalbin temizlenmesi, İslâmiyete uymakla olur. İslâmiyet üç kısımdır: İlm, amel, ihlâs. Emirleri ve yasakları öğrenmek, öğrendiklerine tâbi olmak, bunları yalnız Allah rızâsı için yapmak lâzımdır. Kur'ân-ı kerîm, bu üçünü emir ve medhetmektedir. Bir kimsenin kalbinde Allah sevgisinden başka bir sevgi varsa, diğer insanların kalbinde o insana karşı sevgisizlik doğar. Allahü teâlâya yakın olmak, yani Onun sevgisine kavuşmak için, ihlâs ile islamiyetin hükümlerine uymak lâzımdır. Bu hükümlere uymak, önce Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi îmân etmek, sonra haramlardan sakınmak ve farz olan ibâdetleri, ihlâs ile yapmak demektir. Gerçek sevginin alâmeti Din büyükleri, talebelerine ve kendilerini sevenlere nasihat ederken hep; "Allahü teâlâyı an, dilini, başka işlerle uğraşmaktan koru. Nefsini hesaba çek. İlme yapış ve edebi muhafaza et. Merhamet sahibi ve yumuşak ol. Allahü teâlâyı unutturacak her şeyden uzak dur. Bir kimsenin, Allahü teâlâya olan sevgisinin gerçek olup olmadığının alameti, kendisinde deniz misâli cömertlik, güneş misâli şefkat ve toprak misâli tevazu gibi üç hasletin bulunmasıdır" buyururlarmış Bir yandan günah işleyip, bir yandan da, "Estağfirullah" demek, istiğfar değildir. Asıl istiğfar; Allahü teâlânın emirlerine uymak, yasak ettiği şeylerden sakınmak, günahları terk etmektir. Allahü teâlâ, izzeti ve şerefi ilme ve ibadete vermiştir. İlim de ehli sünnet âlimlerinin eserlerinde vardır. Alçaklığı ve zilleti de haramlara vermiştir. Haramlara düşmemek, dünya sevgisini kalbe sokmamak lazımdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.