Zerre kadar kötülük eden...

A -
A +

Zerre kadar iyilik eden, bunun mükafatını alacağı gibi, zerre kadar kötülük eden de, bu kötülüğün karşılığını mutlaka görecektir. Nisâ sûresinin 122. âyetinde, meâlen; (Kötülük yapan, bunun cezâsını bulacaktır) buyuruluyor. Ayrıca Zilzâl sûresinin son âyetinde de meâlen; (Zerre ağırlığı kadar kötülük yapan, bunun cezâsını görecektir) buyurulmaktadır. Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselâmın ümmetine ihsânda bulunarak, bu ümmetin işlediği günahların cezasını dünyada vermektedir. Zira bir hadîs-i şerîfte: (Ümmetimin azâbı dünyâda verilir) buyurulmaktadır. Peygamberlerden başka herkes günah işleyebilir. Allahü teâlâ sevdiği kullarının günahlarının cezasını ahirete bırakmaz. Çünkü günah, suçtur ve bunun karşılığı da cezadır. Allahü teâlâ sevdiği kullarından günah işleyenlere, dünyada üç sıkıntı verir: 1- Hastalık verir. Eğer o kul, sebeplere yapıştıktan sonra bu hastalığa sabrederse affedilir. 2- Günahların affı için ikinci yol maddi sıkıntıdır. Borçlu olmaktır. Borçlarını ödemek için çekilen sıkıntılardır. Bu da günahların affına sebeptir. 3- İnsanların yalan, dedikodu ve iftiralarıyla haksız olarak iftiraya uğramaktır. Kul, bu hale de sabrederse, işlediği günahlara kefâret olur. Dert ve belâ gelmesi... Herkese dert ve belâ, günâh yolundan gelir. Rahat ve huzûr ise, itâat yolundan gelmektedir. Allahü teâlânın âdeti böyledir. Bunu kimse, değiştiremez. Nisâ sûresinin 78. âyetinde meâlen: (Ey insan! Sana gelen her iyilik, Allahü teâlânın ihsânı olarak, nimeti olarak gelmektedir. Her dert ve belâ da, kötülüklerine karşılık olarak gelmektedir. Hepsini yaratan, gönderen Allahü teâlâdır) buyurulmaktadır. Muhammed bin Ka'b el-Kurezî hazretlerine; "Kim zerre miktarı hayır yapmışsa, onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür" meâlindeki Zilzâl sûresi: 7. ve 8. âyet-i kerîmesi sorulduğunda, cevaben buyurdu ki: "Kâfir olan bir kimse hayırdan zerre miktarı bir iş yapsa karşılığını dünyâdan ayrılmadan önce kendisinde veya ehlinde veya malında bulur. Karşılığını dünyâda görmesi kendisi için bir hayır değildir. Mümin kişi de şerden zerre miktarı bir iş yapsa, âhirete gitmeden onun cezâsını kendisinde, ehlinde ve malında görür. Böyle olması kendisi için şer değildir." Dertlerin, belâların gelmesine sebep, günâh işlemektir. Fakat, belâlar, sıkıntılar, günâhların affedilmesine sebep olur. Allahü teâlâ, sevdiklerinin günâhlarını affetmek için, onlara dert, belâ gönderiyor. Tövbe, istigfâr edince de, günâhlar affolur. Bunun için her musîbete ve belâya sabretmek, şikâyet etmemek lâzımdır. Dert ve belâ çekenlere sevap olmaz. Dert ve belâlara sabredenlere, bunları Allahü teâlâdan bilip, Ona yalvaranlara sevap vardır. Belâ ve musîbete sabır... Bir hadîs-i kudsîde buyuruldu ki: (Ey insanoğlu! Gönderdiğim belâ ve musîbete sabredersen, ben de âhirette senin için Cennet'e girmenden başka bir mükâfâta râzı olmayacağım.) Fudayl bin İyâd hazretlerine; "Belâ ve musîbete uğramış kimseler hakkında ne yapmamız uygundur?" diye sual edildiğinde cevap olarak: "Onların acılarını paylaşarak ağlayınız. Sizin de onlar gibi, belki de daha şiddetli bir şekilde, günahlarınızın karşılığı olarak belâ ve cezâya çarpılmanız muhtemeldir" buyurmuştur. Ebû Bekr-i Ebherî hazretleri buyurdu ki: "Başa gelen musîbet ve belâlarda üç iyilik ve üç fayda vardır: Birincisi; o kimsenin büyük günahlarının affına sebeptir. Yâni o kimse günahlarından temizlenir. İkincisi; bu musîbet ve belâ o kimsenin küçük günahlarına da keffârettir. Üçüncüsü; sıkıntılara dalıp, Allahü teâlâyı, sevgili Peygamberimizi ve büyük zâtları hatırlamaya sebeb olur." Hamîdüddîn Nâgûrî hazretlerine bir kimse; Cennet ve Cehennem'in ne olduğunu sorduğunda, cevaben buyurdu ki: "Cennet ve Cehennem, senin amellerindir. Zilzal sûresinin 7 ve 8. âyetlerinde meâlen; "Zerre kadar iyilik eden onun mükâfâtını görecek; zerre miktârı kötülük işleyen de, onun cezâsını görecektir" buyuruldu. Bugünkü amelinden, yarın sana şekiller verilecek. İyi ameller etmişsen, onlara uygun iyi sûretler önüne getirecekler." Günâhı çok olan... Günâhı, sevâbından çok olan müminlerin, Cehenneme girip, günâhlarına karşılık, bir müddet azâb görmeleri câiz ise de, bunlar, Cehennemde sonsuz kalmayacaklardır. Kalbinde zerre kadar îmânı bulunanı, günâhlarının çokluğu sebebi ile Cehenneme soksalar da, günâhları kadar azâb edip, sonunda, Cehennemden çıkarılır ve onun yüzünü siyâh yapmazlar. Müminleri Cehennemde zincirlere bağlamazlar. Boyunlarına tasma takmazlar. Böylece kalblerindeki zerre îmânın hürmeti, kıymeti belli olur. Günâhı çok olan bir mümin, son nefesi boğazına gelmeden evvel, tövbe ederse, kurtulması çok umulur. Tövbe etmemişse onun işi, Allahü teâlânın irâdesine kalmıştır. İsterse günâhlarının hepsini affederek Cennete sokar. İsterse Cehennem ateşi ile veyâ sıkıntılar ile günâhları kadar, azâb yapar. Fakat sonunda kurtularak, yine Cennete girer. Çünkü, zerre kadar îmânı olan, rahmete kavuşacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.