Kanâat eden, rahat eder

A -
A +

Kanâat; yeme-içme husûsunda elde bulunan ile yetinmek veya elinde olana râzı olup, daha çok istememek yahut yeme, içme ve barınma husûsunda, emeği ve alın teri ile kazandığına râzı olmak, başkasının kazancına göz dikmemek diye tarif edilmiştir. Kanâat; çalışıp, sebeplere yapıştıktan sonra, sâdece eline geçeni kullanmak, tembel tembel oturup, başka bir şey aramamak demek değildir. Aksine kanâat, çalışmak, meşru olan bütün sebeplere yapışmak ve hırslı hareketlerden yani insanların haklarını çiğnemekten, haset etmekten kısacası kul ve hayvan haklarına tecavüzden sakınıp, gönül huzûru ile yaşamak demektir. Peygamber efendimiz; (Kanâat eden azîz, tamah eden yani dünyâ lezzetlerini haram yollardan arayan zelîl olur) buyurmuşlardır. Ebû Bekir Merâgî hazretleri buyuruyor ki: "Akıllı kimse; dünyâ işini kanâat ile yani çalışıp ele geçene yetinmekle, âhiret işini hırs ve acele ile, din işini ise ilim ve cehd ile yapar." Ali Havâs Berlîsî hazretleri; "Allahü teâlânın rızâsını kazanmak için dünyâ nîmetlerinden çalışıp ele geçene kanâat eden kullarının, amelleri az olsa da, cenâb-ı Hak böyle kullarından hoşnûd olur" buyurmaktadır. Kim tamah ederse!.. İbn-i Cevzî hazretleri de; "Kim kanâat ederse, geçimi iyi olur. Kim tamah ederse yani dünyâ lezzetlerini haram yollardan ararsa, geçim sıkıntısı çeker" buyurmuştur. İmâm-ı Gazâlî hazretleri ise; "Ey insanoğlu! Eline geçen az da olsa buna kanâat et; malını hayırlı yerlere harca, yoksulluktan korkma, rızkına Allahü teâlâ kefildir. Doğruluktan kalbini ayırma, nefsini Allah için muhâsebe et; çünkü nefis, kendi arzûlarını, sana faydalı ve iyi gösterir. Hâlbuki onlar aslında günâhtır. İşlerini Allah'ın rızâsına uydur. Âhiret gününün sıkıntılarından kurtulmak için, kalbini Allahü teâlâya bağla" buyurmaktadır. Allahü teâlâ, bir hadîs-i kudsîde buyuruyor ki: (Ey kulum! Emir ettiğim farzları yap, insanların en âbidi olursun. Yasak ettiğim haramlardan sakın verâ sâhibi olursun. Verdiğim rızka kanâat eyle, insanların en ganîsi, en zengini olursun, kimseye muhtaç kalmazsın.) Bir kimse, nafakası olmayınca sabredip kanâat ederse, Allahü teâlânın kendisi hakkındaki muâmelesinden râzı olursa, Allahü teâlâ emrettiği için rızık kazanmaya çalışır ve çalışırken ibâdetlerini terk etmez, haram işlemezse, kazanırken de, harcarken de dînin emirlerine uyarsa, böyle bir kimse için zenginlik de fakirlik de faydalı olur. Peygamber efendimizin zaman zaman; (Allah'ım! Sana kavuşmaya îmân eden, kazâna râzı olan ve verdiğine kanâat getiren nefs-i mutmainne isterim) diyerek dua ettikleri kitaplarda yazılıdır. Bitmeyen bir hazîne... Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinden birisi nasihat isteyince, ona hitaben: "Acele etme. Acele eden, ya hatâ yapar veya hatâlı duruma yakın olur. Ağır ve temkinli hareket eden, o işte ya isâbet kaydeder veya isâbet etmeye yaklaşır. Acele şeytandandır. Ağır ve temkinli hareket etmek, Allahü teâlâdandır. Umûmiyetle aceleye sebep, dünyâlık toplama hırsıdır. Kanâat sâhibi ol. Kanâat bitmeyen bir hazînedir" buyurmuştur. Muhammed bin Vâsi' hazretleri, kuru ekmeği suya batırır yer ve; "Buna kanâat eden, insanlara muhtâc olmaz" buyururdu. Seyyid Emir Hamza hazretleri, talebelerine vasiyetinde; "Birisi size düşmanlık ederse, onunla meşgûl olmayınız. Çünkü husûmetin sonu gelmez. Allah korusun, bu uğurda dîniniz elden çıkabilir! İnsanların sevgisine de aldanmayınız! Zîrâ bu sevgileri devamlı değildir. İnsanların elinde olana tamah etmeyiniz, göz dikmeyiniz. Allahü teâlânın size verdiğine kanâat ediniz. Çünkü tamah eden, dâimâ sıkıntı ve üzüntü içinde olur. Kanâat eden de, her zaman neşeli ve rahat olur" buyurmuştur. Yedi yüz âlimin cevabı!.. Şakîk-i Belhî hazretleri, bir sohbetinde buyurur ki: "Akıllı, zeki, derviş, zengin ve cimrinin kimlere denildiğini 700 âlimden sordum. Hepsi de birbirine yakın cevaplar verip şöyle dediler: "Dünyâyı sevmeyen kimse, akıllıdır. Dünyânın aldatıcı ve yalan olan zevklerine aldanmayan kimse, zekîdir. Allahü teâlânın takdir ettiğine râzı olan, kanâat eden, zengindir. Dünyâya âit arzusu bulunmayan, Allahü teâlânın rızâsını isteyen kimse, dervişdir. Allahü teâlânın verdiği nîmetlerden, mahlûkuna faydalı olanları vermekten kaçınan, cimridir." Allahü teâlâ hadîs-i kudsîde buyuruyor ki: (Ey Âdemoğulları! Bir kimse benim kazâma râzı olmaz ve benim tarafımdan gelen belâlara sabretmez, verdiğim nimetlerime şükretmez, ihsân ettiğim dünyâ nimetlerine kanâat etmezse, başka bir Rab arasın. Ey Âdemoğlu! Bir kimse benim belâma sabrederse, benden râzı olmuş olur, yanî rubûbiyyetimi tasdîk etmiş olur.) Ve netice olarak Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin buyurduğu gibi: "Kanâat eden rahat bulur, üstün olur."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.