Verdiği sözü tutabilmek...

A -
A +

Sözünde durmak, verdiği sözü yerine getirebilmek, güzel huylardan ve İslâm ahlâkındandır ki, buna vefâ denir. Vefâ, sözünde durmak anlamının dışında, iyi geçinmek, yardımlaşmak ve karşı tarafın hakkını gözetmek anlamlarına da gelmektedir. Bizden önce gelmiş ve bizden sonra gelecek bütün insanlar, ruhları yaratıldığı zaman, Allahü teâlânın; (Ben sizin rabbiniz değil miyim?) hitabına, "Evet yâ Rabbî, biz kabûl ettik, Sen bizim Rabbimizsin" cevabını vermişlerdi. Ruhlar âleminde verilen bu söz, insana, Peygamberler vasıtası ile hatırlatılmakta ve insanın, sözünde durması istenmektedir. Sûre-i İsrânın 34. âyet-i kerimesinde meâlen; (Rabbinizle ve diğer insanlarla olan ahdinize vefâ ediniz, zîrâ kıyâmette ahd sâhibinden, ahdini bozmasının sebebi sorulur) buyurulmaktadır. Peygamber efendimiz de; (Verdiği sözde durmayıp cayan kimse için, kıyâmet günü bir sancak dikilir ve; "Dikkat olunsun bu sancak falan oğlu falanın ahde vefâsızlık alâmetidir" denilerek teşhîr edilir, gösterilir) buyurmaktadır. Sâdık olmanın alâmetleri Yûsuf bin Esbât hazretleri buyuruyor ki: "Sâdık olmanın alâmetleri şunlardır: Dili ile kalbinin aynı olması. Söz verdiği gibi hareket etmesi, işlerini Allahü teâlânın rızâsı için yapması. Dünyâya düşkün olmayıp, makam, mevki peşinde koşmaması. Nefsin isteklerini yapmaması, mühim işleri hemen yapıp, mühim olmayanları sonraya bırakması. Âhireti, dünyâya tercih etmesidir." Bir gün Resûlullah efendimiz, Mu'âz bin Cebel hazretlerinin elinden tutup birkaç adım yürüdükten sonra, ona hitaben buyurur ki: (Yâ Mu'âz! Takva üzere ol. Hep doğru söyle. Ahdine sâdık ol. Emânete hıyânet etme. Yetimlere merhamet et. Komşunun hakkını gözet. Kimseye kızma. Hep tatlı konuş. Her Müslümâna selâm ver. İmâmın lâzım olduğunu bil. Kur'ân-ı kerîmin yolu olan fıkıh bilgilerini öğren ve bu bilgilerden ayrılma. Her işinde âhireti düşün. Hesap gününe hâzırlan. Dünyâya gönül bağlama. Hep güzel, faydalı işler yap! Hiçbir Müslümânı kötüleme. Yalancı şâhitlik yapma. Doğru sözü kabûl eyle. İmâm-ı âdile isyân etme. Yeryüzünde fesâd çıkarma. Her zamân Allah'ı zikret. Gizli günâhlara gizli tövbe et. Âşikâr günâhlara âşikâr tövbe et!) Ebü'l-Abbâs-ı Mürsî hazretleri buyurdu ki: "Allahü teâlâ, Âdemoğlunun bedenini üç kısım yaptı. İnsanın dili bir kısım, uzuvları bir kısım, kalbi de bir kısımdır. Allahü teâlâ bu kısımlardan her birine bâzı şeyler emredip, bu emirlere uymalarını, vefâ göstermelerini istedi. Kalbin vefâsı, Allahü teâlânın üzerine aldığı rızık için üzülmemesi, endişelenmemesi, kendisinde; hîle, haset gibi kötü düşüncelerin bulunmamasıdır. Dilin vefâsı, gıybet etmemesi, yalan söylememesi, dünyâsına ve âhiretine yaramayan faydasız ve boş sözler söylememesi, böyle sözlerle vakit geçirmemesidir. Âzâların vefâsı ise, bu âzâlarla hiçbir zaman günâh işlememesi ve bu âzâlarla kimseye eziyet vermemesidir." Peygamber efendimiz, bir hadis-i şeriflerinde buyurdu ki: (Dört şey münâfıklık alâmetidir: Emânet olunana hıyânet etmek, yalan söylemek, vâdini bozmak ve ahdine vefâ göstermemek, verdiği sözde durmamak ve mahkemede doğruyu söylememek.) Ahnef bin Kays hazretleri buyuruyor ki: "Edebin başı akıllıca hareket etmektir. Yerine getirilmeyen sözde hayır yoktur. Cömertlik olmayınca malın, vefâ olmayınca arkadaşın hayrı yoktur. Şerefli ve asil kimse, sözünde durur. Akıllı olan, yalan söylemez. Mümin olan, gıybet etmez." Bir kimse Bişr-i Hâfî hazretlerine gelerek; -Ben seni Allah için seviyorum deyince; -Sen sözünde sâdık ve doğru değilsin. Bâzan akşam olunca ahırdaki merkebini hatırlamak beni hatırlamaktan sana daha mühim göründüğü hâlde, nasıl oluyor da Allah için beni sevdiğini iddiâ ediyorsun? cevabını vermiştir. "Âlimlerin sohbetini kaçırma!" Ebû Abdurrahmân es-Sülemî hazretleri buyurdu ki: "Hakîkî bir Müslüman, kötü arkadaşlardan sakınır. Âlimlerin sohbetlerini kaçırmaz. Allahü teâlâdan korkar, ümîdini kesmez ve kadere rızâ gösterir. Verdiği sözü yerine getirir. Yaptığı iyiliği başa kakmaz. Fitne çıkarmaktan şiddetle kaçar." Süfyân-ı Sevrî hazretleri, nasîhat isteyen kimseye hitaben; "Ey kardeşim! Her zaman ve her yerde, doğru ol. Yalan söylemekten, sözünde durmamaktan, emâneti yerine getirmemekten çok sakın ve böyle olanlarla düşüp kalkma. Çünkü böyleleriyle berâber olmak, günaha sebep olur" buyurmuştur. Netice olarak, Seyyid Ahmed-i Bedevî hazretlerinin bir talebesine buyurduğu gibi: "Yolumuz, Kur'ân-ı kerîme ve Peygamber efendimizin sünnet-i seniyyesine uymak, doğruluk, verdiği sözü yerine getirmek üzerine kuruludur. Âlimler yanında dilini, insanların ileri gelenleri yanında gözünü, hocanın huzûrunda kalbini muhâfaza et. Edep ve vakâr üzere ol."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.