"Temizlen ki, halâs olasın!.."

A -
A +

İş ve ibâdet, ihlâs elde etmek içindir. İhlâs da, hakîkî ma'bûd ve kayıtsız, şartsız var olan Allahü teâlâyı sevmek, Onu tanımak içindir. Ma'rûf-ı Kerhî hazretleri; "Üstün olmak sevdâsında olan, ebedî olarak kurtulamaz" buyurmuştur. İslamiyete tam uyabilmek, ilim, amel ve ihlâs ile olur. Her sözde, her işte, her harekette, her duruşta, kendiliğinden hâsıl olan ihlâs, muhlas olan kimseye nasîb olur. Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri buyurdu ki: "Bir kimse, yaptığı ibâdetlerini ihlâs ile yaparsa, Allahü teâlâ o kimseye, boş hâllerden, lüzumsuz heveslerden halâs olmak, kurtulmak nîmetini, rahatını ihsân eder." İhlâs, hâlis, temiz etmek, niyeti temizlemek, dünyâ faydalarını düşünmeden bütün işleri, ibâdetleri yalnız Allah için yapmak demektir. Dâvûd-i İskenderî hazretleri buyurdu ki: "Amelin ve ilmin hâlis olanını iste! Hâlis niyetle Allahü teâlâya ibâdet ederken, insanlık hâli bâzı kusûrların olursa, onlar için de derhâl tövbe et!" Muhlas ve muhlis... İhlâs, gerek beden ile, gerek mal ile yapılan farz veyâ nâfile bütün ibâdetleri, meselâ hayrât ve hasenât yapmayı, Müslümânları sevindirmeyi, onları sıkıntıdan kurtarmayı, zikri, istigfârı Allah rızâsı için yapmaktır. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: "Bütün mü'minler ibâdet yaparken, Allahü teâlâ emrettiği ve beğendiği için yapmaya niyet ediyorlar. Böylece ihlâs ile yapıyorlar. Fakat bütün işlerin, iyiliklerin hep ihlâs ile yapılması ve bu ihlâsın kalbe hemen gelmesi lâzımdır. Bazı kimselerde, ibâdetlere başlarken yapılan niyet, ihlâs, zahmet çekerek, kendini zorlayarak hâsıl oluyor ve kısa bir zaman devam ediyor. Sonra kalbe nefsin arzûları geliyor. Devamlı ihlâs sâhiblerine muhlas denir. Zahmet çekerek elde edilen, devâmsız ihlâsın sâhiblerine muhlis denir. Muhlas olana, ibâdet yapmak, tatlı ve kolay olur. Çünkü bunlarda, nefslerinin arzûsu ve şeytânın vesvesesi kalmamıştır. Böyle ihlâs, insanın kalbine ancak bir velînin kalbinden gelir." İbâdete başlarken nefis ve şeytân ile mücâdele ederek, devâmsız olan ihlâs elde edilebilince, böyle ihlâs ile yapılan ibâdetler de, zamânla nefsi zayıflatır, devâmlı ihlâs elde etmeğe sebep olur. Fakat buna kavuşmak senelerce sürer. Bir gün Peygamber efendimiz, huzurunda bulunanlara hitaben buyurdu ki: (Kıyamet günü, ilk hesaba çekilecek üç sınıf insan vardır. Bunlardan birincisi, Allahü tealanın kendisine ilim verdiği kimsedir. Cenab-ı Hak buna; -Sana ilim verdim. Bu ilimle ne yaptın, ne gibi amel işledin diye soracak. O kimse de; -Ya Rabbi, sabah-akşam bana verdiğin ilimle sana kulluk ettim, ibadet ettim. Kullarına senin dinini anlattım ve bunları da senin r ızan için yaptım diyecek. Allahü teala, bu kimseye hitaben; -Yalan söylüyorsun. Sen, sana verdiğim ilimle, falan kimse ne kadar bilgili, ne kadar âlim desinler diye öyle yaptın ve bu şekilde meşhur da oldun buyuracak ve melekler de; -Evet buyurduğun gibi ya Rabbi diyerek Cenab-ı Hakkı tasdik edeceklerdir. İlk önce hesaba çekilecek ikinci sırnıftaki kimse ise, kendisine mal, servet verilendir. Allahü teala; -Sana verdiğim malla, servetle ne yaptın diye soracak. O kimse; -Ya Rabbi, bana verdiğin malı, sabah-akşam demeden senin kullarına dağıttım, tasaddukta bulundum diyecek. Allahü teala; -Yalan söylüyorsun. Falan kimse ne cömert ne hayır sahibi bir kimsedir desinler diye dağıttın, onlar da sana böyle söyledi, muradına kavuştun buyuracak. İlk önce hesaba çekileceklerin üçüncüsü ise, harpte ölendir. Allahü teala; -Sana verdiğim güç, kuvvetle ne yaptın diye soracak. O kimse; -Ya Rabbi, bana verdiğin gücü, kuvveti, senin yolunda harcadım, senin rızan için düşmanlarınla harb ettim ve öldürüldüm diyecek. Allahü teala ve melekler; -Yalan söylüyorsun. Falan kimse, ne kaharamandır, ne yiğittir desinler diye harbe gittin, döğüştün ve öldürüldün. Sana da böyle söylediler buyururlar.) Daha sonra Peygamber efendimiz, Ebu Hüreyre hazretlerine dönerek; -Ey Eba Hüreyre! İşte Kıyamet günü, Cehennem ateşinin ilk yakacağı kimseler bunlardır, buyurmuşlardır. Niyet noksan olursa!.. Molla Câmî hazretleri; "Bir kimse bütün ilimleri kendinde toplasa, Allahü teâlânın rızâsına uygun hareket etmedikçe kurtulamaz" buyurmuştur. Sâlim bin Abdullah hazretleri buyurdu ki: "Allahü teâlânın rızâsını gözetirsen, Allahü teâlâ sana yardımcı insanlar gönderir. Allahü teâlânın yardımı, herkesin niyetinin derecesine göredir. Eğer niyet tam hâlis olursa, Allahü teâlânın yardımı da tam olur. Eğer niyet noksan olursa, Allahü teâlânın yardımı da ona göre olur." Netice olarak, Ma'rûf-ı Kerhi hazretlerinin, zaman zaman kendi nefsine hitaben buyurduğu gibi: "Ey nefsim! Halis ol, temizlen ki, halâs olasın, kurtulasın."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.