İnsan için en büyük tehlike!..

A -
A +

İnsanın yaratılışında, hayvânî rûhun arzûları bulunduğu için insan, malı, parayı sever. İnsanda görülen öfke, intikam, kibir gibi sıfatlar da bu arzudan doğar. Kibir, insanın kendini büyük bilmesi, üstün görmesidir ki, alçak sıfatların en kötüsüdür. İnsanın yükselmesi, olgunlaşması ise, nefsin kötülüklerinden kurtulup, her şeyi gönlünden çıkarması ile mümkün olmaktadır. İnsanın dışında şeytân bulunduğu gibi, içinde de vardır. İnsanın içindeki şeytânı, onun kudretinin, enerjisinin taşkınlığıdır. Enerji artınca, insanda kibir ve yükseklik hâsıl olur. Kötü sıfatların en aşağısı da, bu kibir sıfatıdır. Kibriyâ yani üstünlük, büyüklük sıfatı, Allahü teâlâya mahsûstur. Zira hadîs-i şerîfte; (Allahü teâlâ buyuruyor ki, kibriyâ, üstünlük ve azamet bana mahsûstur. Bu ikisinde bana ortak olanı Cehenneme atarım, hiç acımam) buyurulmuştur. "Bütün fesâdın başı kibirdir!" İnsan, nefsini ne kadar aşağılarsa, Allahü teâlâ indinde kıymeti o kadar yükselir. Kendine kıymet verenin, Allahü teâlâ katında kıymeti olmaz. Takıyyüddîn Sübkî hazretleri buyuruyor ki: "Tefekkür ettim, düşündüm. Gördüm ki, bütün fesâdın başı kibirdir. Kibir, şeytanın büyüklenip kendini beğenmesi ile işlenen ilk günah oldu. Kalbde kibir, büyüklenme hâsıl olduğu zaman, kendisini büyük görüp, başkalarını aşağı görür. Kibir, kalbi nasîhat kabûl etmekten ve emre itâat etmekten alıkoyar. Kalbde kendini hor ve hakîr görme hâsıl olunca, İslâm âlimlerine itâat eder ve sözlerini dinler. İslâm âlimlerinin söz ve nasîhatleri ona tesir eder. Bu vesîle ile Hakk'ı tanır. Nihâyet her hayır ve iyiliğe kavuşur." Kibrin zararını bilmeyen kimse için âlim demek, yalan olur. İnsanın ilmi arttıkça, Allahü teâlâdan korkması artar. Günâh işlemeye cesâret edemez. Ahmed Rıfâî hazretleri buyurdu ki: "Kulluk esâsının birincisi, nefsi tanımaktır. Halbuki onu tanıyan çok azdır. Onu tanımak şöyle dursun, varlığını kabûl edenler dahi kıymetli kimseler olarak kabûl edilir. Allahü teâlâ, nefsten daha ahmak, daha çirkin ve ondan daha pis kokulu bir şey yaratmadı. İrfan sâhipleri için, ondan daha dar bir zindan düşünülemez. Nefsini tanıyabilen, her tarafı emin olan, tehlikelerden korunmuş bir kaleye sığınmış olur. Tanıyamayan, hattâ anlamak istemeyen için tehlike büyüktür. Onu anlamadıkça, şerrinden kurtulmak mümkün değildir." Peygamberlerin hepsi, tevâzu sâhibi idiler. Allahü teâlâdan çok korkarlardı. Kendilerinde kibir ve ucub gibi kötü huylar hiç yoktu. Nefsine düşkün olanlar, nefsinin arzûlarına kavuşmak için, yardım edenleri sever. Akıl ve ilim sâhipleri ise, medenî insan olmasına yardım edenleri sever. Kısacası, iyiler iyileri, kötüler de, kötüleri severler. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretleri; "Nefis, yaratıkların içinde en ahmak olanıdır. Hep kendi zararını ister. Onun yakasını bırakmaya gelmez. Çünkü en büyük düşman nefistir" buyurmuştur. Üzerinde hakkı bulunanları, yani tanıdıklarını ziyâret etmemek kibir, kendinden aşağı olanları ziyâret etmek ise tevâzu alâmetidir. Yanına başkasının oturmasını istememek, hastalarla birlikte oturmamak, evinin işini yapmamak, evine lâzım olan şeyleri satın alıp evine getirmemek, kullanılmış elbisesini tekrar giymek istememek, hep kibir alâmetidir. İş başında iş elbisesi giymek istememek, fakîrlerin davetine gitmeyip, zenginlerin davetine gitmek de tekebbürdür. Akrabâsının ve çocuklarının muhtâç oldukları şeyleri temîn etmemek ve doğru sözü kabûl etmeyip münâkaşa etmek, kusûrunu, kabâhatini bildirenlere teşekkür etmemek, herkesin yanında olursa riyâ olur. Hem yalnız iken, hem de başkalarının yanında yaparsa, kibir olur. Kendini bir şey sanmak! Abdullah bin Mübârek hazretleri; "İnsan; nefis, şeytan, münâfık gibi üç düşmanla karşı karşıyadır ve bunlardan kurtulmak çok güçtür" buyurmuştur. Resûlullah efendimiz, mal satmış, satın almış ve satın alması daha çok olmuştur. Ücret ile çalışmış, çalıştırmış ve ortaklık yapmıştır. Başkasına vekîl olmuş ve vekîl yapmıştır. Hediye vermiş ve almıştır. Ödünç ve âriyyet mâl almıştır. Vakıf yapmıştır. Dünyâ işi için kimseye kızmamış, incitecek bir şey kimseye söylememiştir. Yemîn etmiş ve ettirmiştir. Yemîn ettiği şeyleri yapmış, yapmayıp keffâret verdiği de olmuştur. Latîfe yapmış ve söylemiş, latîfeleri hep hak üzere ve faydalı olmuştur. Peygamber efendimizin yaptığı bu işleri yapmaktan çekinmek, utanmak da kibir olur. Çok kimse burada yanılmakta ve tevâzu ile tezellülü birbiri ile karıştırmaktadır. Nefis, burada da, çok kimseyi aldatır. Netice olarak din büyüklerinin sevdiklerine sık sık buyurdukları gibi: "En büyük tehlike, insanın kendisini tanımaması, Allahü teâlânın nimetlerini unutması ve kendini bir şey sanıp beğenmesidir."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.