Her şey niyete bağlı...

A -
A +

Her iyi işte, niyete dikkat etmelidir. İyi niyet olmadıkça, o işi yapmamalıdır. Çünkü her şey, niyetle kaim ve yine her şey niyete bağlıdır. Zira niyetsiz hiçbir şey olmaz. Herhangi bir kimse, yol levhalarına bakmadan otobanlara yanlış olarak girse ve ömür boyunca da gitse, bir yere varamaz, arzu ettiği yerin yanından bile geçemez. Onun için niyet, yol levhası gibidir. Yol levhası, bizi, arzu ettiğimiz yere götürür. Aslında bizi hedefimize götüren yol levhası değildir. Biz bakıyoruz ve gideceğimiz yere göre tercihimizi yapıyoruz ve gidiyoruz. İşte niyet de böyledir. İyi niyetle yaptığımız her iş, bizim için sevaptır. Kötü niyetle yaptığımız her şey de, günahtır. Niyetsiz yapılanlar ise, ha var, ha yoktur. Bir kimsenin niyeti, kendi arzusuyla olmasa bile, mutlaka bu kimsenin kalbinde bir istikamet, bir hedef, bir niyet vardır. Başka türlü olması da, zaten düşünülemez. Bilâl bin Sa'd hazretleri buyurdu ki: "Bir kimse Müslümânım dediği zaman Allahü teâlâ onun ameline bakmadan bırakmaz. Amel ettiği vakit şüphelilerden sakınmasına bakar. Verâ sâhibi olunca da niyetine bakar. Niyeti hâlis ise, artık diğer kusurlarını Allahü teâlâ düzeltir." Ameller, niyete göre... Allahü teâlânın yasak ettikleri yani haramlar, günâhlar, niyetsiz veyâ iyi niyet ederek yapılırsa, günâh olmaktan çıkmaz. Peygamber efendimiz; (Ameller, niyete göre iyi veyâ kötü olur) buyurmuşlardır. Buradaki amellerden maksat, tâatlar ve mubâhlardır. Bir kimse, birinin gönlünü almak için başkasını incitse veyâ başkasının malı ile sadaka verse, yâhut harâm para ile okul, câmi yaptırsa, bunlara sevap verilmez. Zulüm, günâh, iyi niyet ile işlenirse, yine günâh olur. Böyle işleri yapmamak sevâptır. Tâatlar, niyetsiz veyâ Allah için niyet ederek yapılınca, sevap hâsıl olur. Sevap hâsıl olması ve Allah rızâsı için niyet etmek lâzım olan tâate, ibâdet etmek denir. Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri buyuruyor ki: "Ey Allahü teâlânın yolunda bulunmak isteyenler! Eğer Allahü teâlâyı tanıdığınızı ve O'na tâzimde bulunduğunuzu söylüyorsanız, yalnız bulunduğunuz zamanlardaki Allahü teâlâya karşı tavrınıza bakınız. Yiyip içmenizde, yatıp kalkmanızda, konuşmanızda ve bütün işlerinizde vakitlerinizi Allahü teâlânın râzı olduğu ve beğendiği işlere sarf edebilirsiniz. Bunları, niyetlerinizi düzelterek yapabilirsiniz. Çünkü ameller niyetlere göredir. Bu bakımdan yemek yerken, su içerken lezzet almak için değil de, ibâdete kuvvet kazanmak, elde ettiği enerji ile daha iyi ibâdet edebilme niyetiyle yiyip içmelidir. Uykuyu, üzerindeki yorgunluk ve bıkkınlığı giderip, ibâdeti daha zinde ve rahat bir şekilde yapabilmek niyetiyle uyumalıdır. Diğer bütün işleri ve edindiği mesleği, helâl kazanmak niyetiyle yapmalıdır. Bütün yapılan bu işler, niyeti düzeltmek sûretiyle ibâdet olur. Bir insan hâlis niyetle yaptığı işler sebebiyle sevâba kavuşur. Bu sebeple kalp nûrlanır. Bu nûr, nefse sirâyet eder. O kimse mânevî kirlerden temizlenir. Artık elinde olmadan tâatları, Allahü teâlânın beğendiği işleri yapar. Elinde olmadan ister istemez kötülüklerden sakınır." Riyâ ile ve hakkı bâtıl ile karıştırarak mevki sâhibi olmak câiz değildir. İyi niyyet ile olsa da, câiz değildir. Çünkü, harâmları ve mekrûhları, iyi niyyet ile de yapmak câiz değildir. Hattâ, bazı harâmların iyi niyyet ile yapılması, dahâ büyük günâh olur. Niyetin iyi olması, tâatlarda, ibâdetlerde faydalı olur. Saîd bin Müseyyib hazretleri buyuruyor ki: "Dünyâyı toplayan bir kimsenin niyeti, dînini korumak, yakınlarına bakmak, ibâdet için kuvvet kazanmak değilse, onda hayır yoktur." İlmin kıymetli, şerefli olması, sâlih niyete bağlıdır. Çünkü ilmi, cehâletten ve nefsin hevâsından kurtulmak için öğrenmek lâzımdır. Süfyân bin Uyeyne hazretleri buyuruyor ki: "İlmi, dünyâ nîmetlerine kavuşmak için vâsıta yapmak niyeti ile öğrenen kimseye ilim öğretmeyiniz. Çünkü, onun Cehenneme gitmesine yardım etmiş olursunuz." Kulun niyeti Allah rızâsı olursa... Ebû Abdullah Seczî hazretleri de; "İlmini, din bilgisini doğru ve sağlam öğrenmeyenin işi, ameli doğru ve sağlam olmaz. Ameli doğru olmayanın bedeni saf ve temiz olmaz ve kalbi temizlenmez. Kalbi temiz olmayanın da niyeti temiz, doğru olmaz" buyurmaktadır. Sâbit bin Eslem hazretleri ise; "Allahü teâlâ bize iyi niyeti ihsân etti. Çünkü faydalı ilim, insanı iyi niyet ve ihlâsa kavuşturur" buyurmuştur. Ebû Abdullah Nibâcî hazretleri buyurdu ki: "Mûsâ aleyhisselâm; 'Yâ Rabbî! Ben seni nasıl bulurum?' diye suâl etti. Cevâbında; 'Niyetini düzelttiğin an beni bulursun' buyuruldu." Netice olarak Ebû Süleymân Dârânî hazretlerinin buyurduğu gibi: "Bütün işlerde, kulun niyeti Allahü teâlânın rızâsı olursa, o işin sonu mutlaka iyi olur."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.