Dünya için yapılan, dünyadır...

A -
A +

Dünyâ, yok olmak için yaratıldı ve yok olacaktır. Âhiret ise, sonsuz kalmak için ve sonsuz kalacak şekilde yaratıldı. Sonsuz kalacak şey ile çabuk yok olacak şey arasında ne kadar fark varsa, dünyâ ile âhiret yapısı ve işleri arasında da o kadar fark vardır. Dünyâ hayâtı, iş yapacak zamândır. Keyif yapacak, eğlenecek zamân ileride gelmektedir. Orada, dünyâda yapılan işlerin karşılığı ele geçecektir. İş zamânını eğlence ile geçirmek, çiftçinin tohum ekmemesi ve mahsûl almaması gibidir. İmâm-ı Gazâlî hazretleri buyuruyor ki: "Bu dünyâ, âhiret yolcularının bir konak yeridir. İnsana burada yiyecek ve giyecek lâzımdır. Bunlar ise çalışmadan ele geçmez. Her ân mal kazanmak için uğraşan aldanmıştır. Hem âhiret için hâzırlanmalı, hem de dünyâ ihtiyâçlarını kazanmalıdır. Fakat, bunları da, âhiret yolculuğunda lâzım olduğunu düşünerek kazanmalıdır. Bir kimsenin dünyâ ticâreti, âhiret ticâretine mâni olursa, bu kimse bedbahttır, zavallıdır. Bir çömlek almak için, altın kupa verene ne denir? Dünyâ, saksı parçası gibidir. Hem kıymetsizdir, hem de çabuk kırılır. Âhiret ise, altından kupa gibidir ki, hem çok kıymetlidir, hem de dayanıklıdır, kırılmaz. Dünyâ ticâretinin âhirete yaraması ve Cehenneme sürüklememesi için, çok uğraşmak lâzımdır. İnsanın sermâyesi, dîni ve âhiretidir. Bu sermâyeyi kaptırmamak için, çok uyanık olmak lâzımdır." Dünyâ menfaatini düşünmemeli İslâmiyetin emrettiği bir şey, dünyâ menfaati için yapılınca sahîh ve makbûl olmuyor. Dünyâ işi sayılıyor. Herhangi bir dünyâ işi de, âhiret menfaati için yapılınca, ibâdet hâlini alıyor. İslâmiyetin istediği vazîfelerde dünyâ için ne kadar fayda bulunursa bulunsun, bunları yalnız Allahü teâlânın emri olduğu için ve âhirette, azâbdan kurtulmak için yapmak lâzımdır. Böyle niyet edince, dünyâ faydalarını düşünmek, zarar vermez. İbâdetleri âdetten ayırmak için, dünyâ menfaatlerini düşünmemek şart olmuştur. Allah için ve âhiret menfaati için yapılan şeyler, ibâdet olmuştur. Dünyâ menfaati için yapılan şeyler, âdet sayılmıştır. İslâmiyette niyet o kadar mühimdir ki, islâmiyetin emrettiği bir şey, dünyâ menfaati için yapılınca sahîh ve makbûl olmuyor. Dünyâ işi sayılıyor. Herhangi bir dünyâ işi de, âhiret menfaati için yapılınca, ibâdet hâlini alıyor. Hûd sûresinin 16. âyetinde meâlen; (Dünyâda yaşamayı ve eğlenmeyi isteyenlerin çalışmalarının karşılığını bol bol veririz. Bir şeyi esirgemeyiz. Bunlara âhirette yalnız Cehennem ateşi verilecektir. Emekleri âhirette boşa gider. Yalnız dünyâ için yaptıkları işlerine, âhirette bir karşılık hâsıl olmaz) buyuruldu. Resûlullah efendimiz de; (Allahü teâlâ, âhiret için yapılan iyiliklere dünyâda da mükâfât verir. Fakat, yalnız dünyâ için yapılan işlere âhirette hiç mükâfât vermez) buyurmuşlardır. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: "Dünyâ, zevk için, lezzet için yaratılmadı. Âhiret, bunun için yaratılmıştır. Dünyâ ile âhiret, birbirinin zıddı, tersidir. Birini sevindirmek, ötekinin gücenmesine sebep olur. Birinde zevk aramak, ötekinde elem çekmeye sebep olur. O hâlde, dünyâda nimetleri, lezzetleri çok olanlar, bunlara lâzım olan şükrü yapmazlarsa âhirette çok korkacak, çok acı çekecektir. Bunun gibi, dünyâda tehlikelerden sakındığı, çalıştığı hâlde çok acı çeken mümin, âhirette çok lezzete kavuşacaktır. Dünyânın ömrü, âhiretin uzunluğu yanında, deniz yanında bir damla kadar bile değildir. Dahâ doğrusu, sonu olan, sonsuz ile ölçülebilir mi?" Dünyâ ile güreşmeye gelmez! Ebû Süleymân Dârânî hazretleri de buyuruyor ki: "Dünyâ, kendisini isteyenden kaçar, kendinden kaçanı kovalar. Kendinden kaçanı yakalayabilirse, yaralar. Kendini isteyip bağlananı ise öldürür. Çünkü dünyâ ile güreş etmeye gelmez. İnsanı yener, sırtını yere getirir. Dünyâya bağlanmak, Allahü teâlânın rızâsını kazanmaya mâni olan bir perdedir. Âhireti düşünmek ise, gönlün canlanmasına sebeb olur. İbret almakla ilim, tefekkür ile de Allah korkusu artar. Dünyâ sevgisinin yerleştiği bir kalpte, âhiret düşüncesi göç edip gider." Netice olarak; dünyâda iki çeşit iş vardır. Birincisi, dünyâya yarayan, diğeri ise, Ahirete yarayan işlerdir. Dünyâda dünyâ için yapılan işlerin hepsi dünyâdır. Namaz dahi olsa böyledir. Ahiret için yapılan yani âhirete gönderilebilen işler ise, âhiret işidir. Her işimizi yaparken bakmalıyız; biz bu işi niçin yapıyoruz. Allah rızası için yaptıklarımız, âhirette karşımıza ecir olarak çıkacaktır. Esas iş de, âhiret işidir. Bu yüzden mümin çok iyi bir tüccar olmalıdır. Ahiretteki niçin sorusuna cevap aramalıyız. Niçin yemek yiyoruz, niçin evleniyoruz, niçin konuşuyoruz... Allahü teâlânın rızası için olmayan her iş, dünyâlıktır, kıymetsizdir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.