İnsanın eline diken bile batsa...

A -
A +

İnsanların başlarına dertlerin, belâların gelmesine sebep, kendi işledikleri günâhlar, yaptıkları itiraz ve isyanlardır. Çünkü Allahü teâlâ, hiçbir kuluna zulmetmez. Onlar kendilerine zulmediyorlar. Nahl sûresinin 33. âyet-i kerimsinde meâlen; (Allahü teâlâ, kullarına zulmetmez, haksızlık etmez. Onlar, kendilerini azâba, acılara sürükleyen bozuk düşünceleri, çirkin işleri ile kendilerine zulüm ve işkence ediyorlar) buyurulmuştur. İnsanlar, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymaz, İslâm dîninin gösterdiği râhat ve huzûr yolundan ayrılırlarsa huzûr ve bereket kalmaz, rızıklar azalır. Zira Tâhâ sûresinin 124. âyet-i kerîmesinde meâlen; (Beni unutursanız rızıklarınızı kısarım) buyurulmaktadır. Bunun için insanlar, günah ve isyanlara daldıkça, îmân rızkı, sıhhat rızkı, gıda rızkı, insanlık ve merhamet rızkı gibi nice rızıklar azalmaktadır. Çünkü Ra'd sûresinin 11. âyetinde meâlen: (Bir millet, kendini bozmadıkça, Allah onların hâllerini değiştirmez) buyurulmuştur. Bir kısım insanlar Ebû Abbâs Sebtî hazretlerine gelerek; -İnsanlar kuraklık ve pahalılık sebebiyle büyük bir sıkıntı içerisindedirler dediklerinde, onlara; -Cimriliklerinden dolayı, Allahü teâlâ onlara yağmur vermiyor. Eğer siz, elde ettiğiniz mahsûllerin zekâtı ile fakirlere sadaka verseydiniz, buna karşılık Allahü teâlâ da size yağmur verirdi buyurmuştur. Çok büyük suç işlemişlerdir Günâh, Allahü teâlânın emirlerini yapmamak, yasak ettiklerinden sakınmamaktır. Emir ve yasaklar, îmânı olanlar içindir. Zira Allahü teâlâ, îmânı olmayanları, emir vermekle, ibâdet ettirmekle şereflendirmemiştir. Bunlar, hayvanlar gibi, her istediklerini yapar, günâh olmaz. Bunlar, ibâdet yapmadıkları, günâh işledikleri için, dünyâda azâb çekmezler. Her türlü nimete kavuşurlar. İstediklerini, çalıştıklarını elde ederler. İnkâr edenlerden yalnız bir şey istenmiştir. O da, îmân etmeleri, Müslümân olmalarıdır. İnkâr edenler, bu emri dinlemedikleri için, çok büyük suç işlemişlerdir. Bu suçun cezâsı, pek büyük ve sonsuz olduğu için, dünyâda verilmemektedir. Bu sonsuz cezâ, bunlara, âhirette, Cehennemde verilecektir. Günah işlemekle, inkâr etmek yani küfür, birbirinden çok farklıdır. Günahların cezası, tövbe ile ve çeşitli dünya sıkıntıları ile affedilebilir. Ama inkârın, küfrün cezası böyle değildir, cezası âhirette verilir. İnsanın başına belâların gelmesinin asıl sebebi, insanın kendine düşkün olmasıdır. Kendi nefsini sevdiği, nefsinin istekleri peşinde koştuğu için, çeşitli sıkıntılara düşmektedir. Nefsinin istekleri peşinde koşan kimse, aslında kendi nefsine tapmaktadır. Zira Câsiye sûresinin 22. âyet-i kerimesinde meâlen; (Kendi nefsine tapanları gördün mü?) buyurulmuştur. Günah işlemek, nefse tatlı gelir. Bütün bid'atler, günahlar, Allahü teâlânın düşmanı olan nefsi besler, kuvvetlendirir. Her günahın işlenmesi nefsi kuvvetlendirir. Nefs, insanın en büyük düşmanıdır. İnsanın imânını yok etmek ister. Bundan zevk alır. Bu bakımdan nefsi iyi tanımak, hilelerini bilmek gerekir. Bir hadis-i şerifte; (Nefsini tanıyan, Rabbini tanır) buyurulmuştur. Nefsi zayıflatacak biricik ilâç ise, İslâmiyete uymaktır. Harâmların hepsi; dünya malına, mevkisine, zevklerine düşkün olmak, nefsin gıdasıdır. Onu besler, kuvvetlendirirler. Nefs kuvvetlenince, bütün iyiliklerin, güzel ahlâkın ve medeniyetin kaynağı olan İslamiyet'e saldırır. Din ile, imân ile, Allahü teâlânın emirleri ile alay eder. Çünkü nefsimiz, Allahın düşmanıdır. Allahü teâlâ; (Nefsine düşmanlık ederek bana dost ol!) buyurmuştur. Nefse, günahlardan kaçmak, ibâdet yapmaktan daha güç gelir. Onun için günahtan kaçmak daha sevaptır. Günahlara tövbe etmeyi geciktirmek, Allahü teâlâya karşı kibirli olmaktır. Günâh işlemenin sebebi!.. Günahlar gaflet getirir. Gaflet ise, kalbin katılaşmasına sebep olur. Kalbin katılaşması, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştırır. Allahü teâlâdan uzaklık ise, Cehenneme götürür. Ebû Abdullah el-Kureşî hazretleri; "Günâh işlemenin sebebi gaflettir. Yâni Allahü teâlâyı unutmaktır" buyurmuştur. Kalbin kararmış olmasının alâmeti, kişinin, günahlardan, üzüntü duymaması, günahta ısrar etmesidir. Böyle bir kimse, işlediği günahlardan dolayı kalbi o kadar kararır ki, artık ona nasihat tesir etmez ve gafletten uyanmaz. Bunun için din büyükleri; "Günah işlemeyi zillet; günahı terk etmeyi mürüvvet görün ve bilin. Zira günahlar imânı zayıflatır" buyurmuşlardır, Netice olarak, insanın eline bir diken bile batsa, işlediği bir günah sebebi iledir. Günahın karşılığı dünyada veriliyorsa büyük nimettir. Ahirette verilirse felakettir. Suç varsa, ceza da vardır. Ebû Muhammed-Râsibî hazretlerinin buyurduğu gibi; "Sıkıntı ve üzüntüler, günahların cezâlarıdır."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.