İhlâs, insanın işlerinden belli olur...

A -
A +

İhlâs; gerek beden ile, gerek mal ile yapılan farz veyâ nâfile bütün ibâdetleri, meselâ hayrât ve hasenât yapmayı, Müslümânları sevindirmeyi, onları sıkıntıdan kurtarmayı, zikri, istigfârı Allah rızâsı için yapmak demektir. Namâz kılmaktan maksat, Allahü teâlânın büyüklüğünü düşünerek, Onun karşısında kendi küçüklüğünü anlamaktır. Bunu anlayan bir kimse, hep iyilik yapar, hiç kötülük yapamaz. Nefsine uyan bir kimsenin kıldığı namâz, sahîh olsa da, bu meyvelerini veremez. Zira herkesin yanında sünnetlere uygun olarak, yalnız iken ise, edeblere uymayarak yapılan ibâdetler, riyâ olur. Peygamber efendimiz; (Başkalarına gösteriş için namâzını güzel kılan, yalnız olduğu zamân böyle kılmayan, Allahü teâlâyı tahkîr etmiş olur) buyurmuştur. Müjdeye kavuşmak için Her gün beş kere, Rabbinin huzûrunda olduğuna niyet eden kimsenin kalbi ihlâs ile dolar. Zira namâzda yapılması emrolunan her hareket, kalbe ve bedene çeşitli faydalar sağlamaktadır. Câmilerde cemâat ile namâz kılmak, Müslümânların kalblerini birbirlerine bağlar ve birbirlerinin kardeşleri olduklarını anlarlar. Büyükler, küçüklere merhametli olur. Küçükler de, büyüklere saygılı olur. Zenginler, fakîrlere ve kuvvetliler zayıflara yardımcı olur. Sağlamlar, hastaları, câmide göremeyince, evlerinde ararlar ve; (Din kardeşinin yardımına koşanın yardımcısı Allah'tır) hadîs-i şerîfindeki müjdeye kavuşmak için yarış ederler. Şeyh Abdülkuddûs hazretleri oğluna hitaben buyuruyor ki: "Vaktin kıymetini bil! Gece ve gündüz ilim öğrenmeye çalış! Her zaman abdestli bulun! Beş vakit namazı sünnetleriyle, ta'dîl-i erkân ile, huzûr ve huşû ile, Allahü teâlâyı görür gibi ve Peygamber efendimizin bildirdiği şekilde kılmaya çalış! Bunları yapınca, dünyâda ve âhirette sayısız nîmetlere kavuşursun. İlim öğrenmek, ibâdet yapmak içindir. Kıyâmet günü, işten sorulacak, 'çok ilim öğrendin mi' diye sorulmayacaktır. İş ve ibâdet de, ihlâs elde etmek içindir. Her şeyi Allahü teâlânın rızâsı için yapmak olan ihlâs da, hakîkî mâbûd ve kayıtsız şartsız var olan Allahü teâlâyı sevmek içindir." Mal, mevki, hürmet, şöhret kazanmak için yapılan ibâdetlerde ihlâs olmaz, riyâ olur. Böyle ibâdetlere sevâp verilmediği gibi, günâh olur, azâb yapılır. Bid'at sahipleriyle, harâm işleyenlerle ve din düşmanları ile arkadaşlık yapanların kalblerinde, ihlâs kalmadığı gibi bunların kalblerinde, zulmet, kara lekeler hâsıl olur. İyi, sâlih bir Müslümân olabilmek için, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi îmân etmek, ibâdetleri doğru ve İhlâs ile yapmak lâzımdır. Allahü teâlâ, doğru ve ihlâs ile ibâdet yapanları seveceğini, bunların kalblerine dünyâda feyzler, nûrlar vereceğini, âhirette de sevâb yani iyilik vereceğini vaat etmiştir. Hadis-i şerifte; (Allahü teâlâ buyuruyor ki, benim şerîkim yoktur. Başkasını bana şerîk, ortak eden, sevâblarını ondan istesin. İbâdetlerinizi ihlâs ile yapınız! Allahü teâlâ, ihlâs ile yapılan işleri kabûl eder) buyurulmuştur. İbâdetlerin doğru olması için, nasıl yapılacaklarını öğrenmek ve öğrendiklerine uygun olarak yapmak lâzımdır. Allahü teâlâya yakın olmak, yani Onun sevgisine kavuşmak için, ihlâs ile İslâmiyete uymak lâzımdır. İslâmiyete uymak için de, önce Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi îmân etmek, sonra harâmlardan sakınmak ve farz olan ibâdetleri, ihlâs ile yapmak lâzımdır. Eşbâh'da buyuruluyor ki: "Bir ibâdette sevâb hâsıl olması için, bu ibâdetin sahîh olması şart değildir. Hâlis niyet edilmesi şarttır. Hâlis niyet ederek yapılan bir ibâdet, bilmeyerek fâsid olursa, sahîh olmaz. Fakat niyet edildiği için, çok sevâb hâsıl olur. Meselâ, abdestli olduğunu zannederek, abdestsiz kılınan namâz sahîh olmaz. Fakat, niyetine karşılık çok sevâb verilir. Necis olduğunu bilmediği suyu, temiz zannederek, bununla abdest alıp kılınan namâzın şartı noksan olduğu için sahîh olmaz ise de, niyet mevcût olduğu için sevâb verilir. Şartlarına uygun olduğu için sahîh olan bir namâz, riyâ ile, gösteriş için kılınırsa, sevâb hâsıl olmaz." "Alâmeti nedir?.." Bir gün Peygamber efendimiz; (Bir kimse ihlâs ile 'Lâ ilâhe illallah' derse Cennet'e girer) buyurur. Eshâb-ı kirâm da; -Yâ Resûlallah! Bunu ihlâs ile söylememizin alâmeti nedir? diye sorararlar. Resûlullah efendimiz de; (Sizi Allahü teâlânın haram kıldığı şeylerden men etmesidir) cevabını verirler. Netice olarak ihlâs, her şeyi Allah rızâsı için yapmak demektir ve bu hâl, insanın işlerinden belli olur. Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinin buyurduğu gibi: "Bir kimse, yaptığı ibâdetleri ihlâs ile yaparsa, Allahü teâlâ o kimseye, boş hâllerden, lüzumsuz heveslerden halâs olmak, kurtulmak nîmetini, rahatını ihsân eder."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.