İyilik eden, iyilik bulur...

A -
A +

Dînin ve aklın beğendiği şeylere, hayır, iyi; dînin ve aklın beğenmediği şeylere ise, şer, kötü denir. Zerre kadar iyilik eden bir kimse, yaptığı bu iyiliğin karşılığını mutlaka bulacaktır. Zira Kur'ân-ı kerîmde Ahkâf sûresinin 14. âyetinde meâlen; (Yapmış oldukları iyiliklerin karşılığını görürler) buyuruldu. Peygamber efendimiz de; (Allahü teâlâ, iyilik edenlere, karşılığını elbette verecektir) buyurmuştur. Hayır, iyilik yapmak, her toplumda teşvik edilmiştir. İyilik yapmanın belli bir ölçüsü, sınırı yoktur. İnsanlara güler yüzle muâmele etmek de hayırdır, iyiliktir. Üzüntüsüne ortak olup teselli etmek, imkân nisbetinde maddî bir ihtiyâcını gidermek, hastalığında ziyâret etmek, ikrâmda bulunmak hep hayırdır, iyiliktir. Nitekim Peygamber efendimiz; (Hayra, iyiliğe yol gösteren, sebep olan, onu yapan gibidir) buyurmuşlardır. Hayır, iyilik yapmak, insanlar arasında muhabbetin, sevginin artmasına ve böylece toplumda birliğin, berâberliğin meydana gelmesine sebep olur. Ebû Müslim Havlânî hazretleri buyuruyor ki: Kalblere en tesirli şey "İyiliğin sevâbından daha güzel bir şey yoktur. İyilik yapmaya gücü yeten herkeste iyilik yapma niyeti bulunmaz. Bir kimsede, hem iyilik yapma gücü, hem de niyeti varsa, saâdet hâsıl olur. Kalblere en çok tesir eden şey iyiliktir. Ciğerleri serinleten iyilik, beklenen ve vadedilip geciktirilmeden yapılan iyiliktir." İyilik edene, mâl ile, hizmet ile karşılığı yapılır. Bunu yapamayan, teşekkür ve duâ eder. Karşılık yapmayanın, başına kakılır, kötülenir, incitilir. Çünkü, iyiliğe karşı iyilik yapmak, insanlık vazîfesidir. Böyle olunca, her iyiliği yapan, en büyük iyilik olarak, yok iken var eden, en güzel şekli veren, lüzûmlu uzuvları, kuvvetleri ihsân eden, her birini bir âhenk ile işleterek sıhhat veren, akıl, zekâ bahşeden, çoluk çocuk, ev, ihtiyâç eşyâsı, gıdâ, içecek, elbiselerimizi yaratan yüce bir sâhibe, bu nimetleri sebepsiz, karşılıksız ihsân eden ve her an yok olmaktan, düşmandan, hastalıktan muhâfaza eden ve bize hiç ihtiyâcı olmayan, sonsuz kuvvet, kudret sâhibi olan, Allahü teâlâya şükretmemek, kulluk hakkını ödememek ne büyük bir kabâhât olur. Hele, Ona ve nimetlerin Ondan geldiğine inanmamak veyâ bunları başkasından bilmek, en çirkin yüz karası olur. Bir kimseye her ihtiyâcı verilse, her ay yetecek para, gıdâ hediye olunsa, bu kimse, o ihsân sâhibini her yerde herkese övmez mi, onun sevgisini kazanmaya uğraşmaz mı, onu dertlerden, sıkıntılardan korumaya çalışmaz mı ve onun için, kendini tehlikelere atmaz mı? Bunları yapmasa, o ihsân sâhibine hiç kıymet vermese, herkes onu ayıplamaz mı? İyilik eden bir insanın hakkına böyle riâyet ediliyor da, her nimetin, her iyiliğin hakîkî sâhibi olan, hepsini yaratan, gönderen, Allahü teâlâya şükretmek, Onun beğendiği, istediği şeyleri yapmak, niçin lâzım olmasın? Elbette, en çok Ona şükretmek, en çok Ona itâat etmek, ibâdet etmek lâzımdır. Çünkü, Onun nimetleri yanında başkalarının iyilikleri, deniz yanında damla kadar bile değildir. Hattâ, diğerlerinden gelen iyilikleri de, yine O göndermektedir. İhsân eden, iyilik eden sevilir. Hadîs-i şerîfte; (İhsân sâhibini sevmek, insânların yaratılışında vardır) buyuruldu. İyilik yapan, hayırla yâdedildiği gibi, kötülük yapan da bunun karşılığını, dünyâda da, âhirette de elbette görür. Zilzâl sûresinde meâlen; (Kim de zerre miktârı şer, bir kötülük işlerse onun cezâsını görür) buyurulmaktadır. İstediğin gibi yaşa... Allahü teâlâ, hayırlı, iyi şeylerden râzıdır, beğenir. Şer olanlardan yâni kötülüklerden râzı değildir, beğenmez. Hayırlı, iyi işleri yapmak, şer yani kötü olan işlerden kaçmak, ahlâkı güzelleştirir. İnsanı olgunlaştırır. Kur'ân-ı kerîm'de Bakara sûresinde meâlen; (O hâlde ey müminler! Siz de hayır işlerine koşun!) buyurulmuş ve hayır, iyilik yapmak teşvik edilmiştir. Peygamber efendimiz de; (Kardeşini güler yüzle karşılamaktan ibâret olsa bile, hiçbir iyiliği yapmaktan geri durma!) buyurarak, hayır, iyilik yapmayı teşvik etmiştir. Abdullah-ı Ensârî hazretleri buyuruyor ki: "Sana iyilik eden kimsenin esiri olursun. Ona karşı boynun bükük olur. Kendisine iyilik ettiğin kimseye karşı ise, tam tersi olur. Onun için, dâima herkese iyilik etmeli, faydalı olmaya çalışmalıdır." Netice olarak, herkes, iyi veya kötü her istediğini yapar fakat yaptıklarının karşılığını da bulur. İyilik eden iyilik, kötülük eden de kötülük bulur. Peygamber efendimizin buyurduğu gibi: (Cebrâîl aleyhisselâm bana geldi, dedi ki: Yâ Muhammed "aleyhisselâm"! İstediğin gibi yaşa, muhakkak öleceksin. İstediğini sev, muhakkak ondan ayrılacaksın. İstediğini yap, muhakkak karşılığını göreceksin.)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.