İlim çoktur, ömür ise kısadır

A -
A +

İlim, insanlara, ekmek ve su kadar lâzımdır. İlim, rivâyet ve kuru ma'lumat çokluğu değildir. İlim, faydalı olan ve kendisiyle amel edilen şeylerdir. İlim, belli şeyleri ezberlemek değil, ezber edilen şeylerden temin edilen faydadır. Kadın, erkek her müslümana, kendisine lâzım olan ilimleri öğrenmesi farzdır. Farzları, haramları öğrenmek farz, vâcibleri öğrenmek vâcib, sünnetleri öğrenmek ise sünnettir. Her müslümanın bunları öğrenmesi ve bunlarla amel etmesi lâzımdır. Çünkü; (Erkek olsun kadın olsun, müslümanların ilim öğrenmesi farzdır) buyurulmuştur. Farzları ve haramları öğrenmeyen günaha girer. Bilmemek özür değil suçtur. Öğrenmeye ehemmiyet vermemek ise, küfür olur. Demek ki bilmemek ya haramdır veya küfürdür. Peygamber efendimiz; (Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz) buyurmuştur. İlmi sevmeyenlerde hayır yoktur. Böyle kimselerle dostluk ve diğer bağlılıkları kesmelidir. Çünkü ilim, kalblerin hayatı, gözlerin aydınlığıdır. Hiç kimse âlim olarak doğmaz ve ilim sahibi ile cahil, bir olmaz. Bunun için her müslüman, kendisine lâzım olan ilimleri öğrenmesi lâzımdır. Peygamber efendimiz; (Yâ âlim, yâ müteallim yani talebe veyâhud bunları dinleyici ol! Bu üçünden olmayıp dördüncüsünden olursan, yani hiçbirinden olmazsan helâk olursun) buyurmuşlardır. Doğru yazılmış bir ilmihâl kitâbı okumayan kimse, dînini öğrenemez. Dînini öğrenmiyen kimse de, din düşmanlarının yalanlarına aldanarak imânını kaybeder. Dinin alışveriş kısmını bilmeyen bir kimse, haram lokmadan kurtulamaz ve ibâdetlerin sevâbını bulamaz. Zahmetleri boşa gider, azâba yakalanır ve çok pişman olur. Bu sebeple her müslümana önce lâzım olan şey, îmânı, farzları, harâmları öğrenmektir. Bunlar öğrenilmedikçe, müslümânlık olamaz, îmân elde tutulamaz. Hak borçları ve kul borçları ödenilemez. Niyyet, ahlâk düzeltilemez ve temizlenemez. Düzgün niyyet edinilmedikçe de, hiçbir farz kabûl olmaz. Bir müslümanın, kendisine lâzım olan ilimleri öğrenmesi, nafile ibâdet yapmasından daha üstündür. Zira hadîs-i şerîfde; (Bir sâat ilim öğrenmek veyâ öğretmek, sabâha kadar ibâdet etmekten dahâ sevâbtır) buyurulmuştur. Dinin en büyük düşmanı, cehalettir. Cahillik, insanı Cehenneme götürür. Eğer insanlar, kıyâmette olacakları idrâk edebilseydi, oradaki sıkıntıyı, derdi bilebilseydi, dünyada dert diye bir şey tanımazlardı. Bir kimse, fıkıh bilgilerini öğrenmez, fıkhın kıymetini ve fıkıh âlimlerinin değerini bilmezse, bu kimseye, böyle âlimlerin kıymetli eserlerini okumak ağır gelir. İlmi, kibirlenmek, kendini büyük görmek için isteyenlerden hiçbiri felâh bulmuş değildir. Ama ilmi tevazu için, âlimlere ve insanlara hizmet için isteyen, elbette felâh bulur, kurtulur. Dünyadan herkes âhirete yolculuk yapıyor. Herkes bir vasıtaya binip gidiyor. Esas olan, önemli olan, bir vasıtaya binmek değil, doğru vasıtaya binmektir. Yanlış vasıtaya binen, istediği yere değil, vasıtanın gittiği yere gider. Kâbe'ye gitmek için niyet edip Paris'e giden uçağa binen bir kimse, niyeti hâlis olsa bile Kâbe'ye varamaz. Kıyâmette nereye gitmek istiyorsak, ona göre hazırlık yapmalıyız. Âhirette Cennet ve Cehennemden başka yer yoktur. Cennete girmek için, doğru imân sahibi olmak ve dine uymak gerekir. Cehenneme götürücü tuzaklara yakalanmamalıdır. Bu tuzaklar, Hadid sûresinin 20. âyet-i kerîmesinde meâlen şöyle bildiriliyor: (Dünya hayatı ancak la'b oyun, lehv eğlence, ziynet süs, aranızda tefahür, övünme ve mal ve evlâdı çoğaltma isteğinden ibarettir.) Bunların bir tanesine yakalananın gönlü ölür. Laf ile müslümanlık olmaz. Dinin emir ve yasaklarına önem vermeyenin imânı gider. Önem vermemek, öğrenmek için çaba sarfetmemek, farzları yapmadığı ve işlediği günahler için üzülmemek demektir. Ölmek felâket değil, öldükten sonra başa gelecekleri bilmemek ve bunun için tedbirini almamak felâkettir. Evliyânın menkıbelerini okumak, dinlemek, muhabbeti artırır. Eshab-ı kirâmın menkıbelerini okumak ve dinlemek ise, imânı kuvvetlendirir ve günahları mahveder. Evliyanın sözünde rabbâni tesir vardır. Zira büyüklerin sözü, sözlerin büyüğüdür buyurulmuştur. Bunun için, ehli sünnet âlimlerinin kitaplarını, hayatlarını okumalı, lâzım olan bilgileri bunların kitaplarından öğrenmelidir. Böyle âlimlerin kitaplarını ve hayatlarını okumak, insanın şerefini artırır. Netice olarak, ilim yani öğrenilecek şeyler çoktur fakat ömür kısadır. Bunun için herkes, kendisi için dinde zaruri lâzım olan ilimleri öğrenmelidir. Zira öğrenmenin acısını bir müddet tatmayan kimse, hayatı boyunca cehaletin zilletini yudumlamak mecburiyetinde kalır ve ebedi saâdetini de kaybedebilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.