İnsanlarla iyi geçinebilmek için...

A -
A +

İnsanlar arasında muhabbetin meydana gelebilmesi için, lüzumsuz külfetleri terk etmek lazımdır. Peygamber efendimiz: (Mütteki olan, külfet ve zahmet vermez) ve; (Kendisine reva gördüğünü, sana reva görmeyen kimsenin arkadaşlığında hayır yoktur) buyurmuşlardır. İnsanlarla iyi geçinmenin yolu, sadece onlara yük olmamak, sıkıntı vermemek değildir. Bunlara uymakla beraber, insanlardan, gelecek sıkıntılara da katlanmak lazımdır. Allahü teâlâ, Mûsa aleyhisselâma vahyederek; (Beni seven, arkadaşının eziyetine, sıkıntısına katlanır) buyurmuştur. İhtiyaçlarımızı görecek, sıkıntılarımıza katlanacak arkadaş arıyorsak, bizim aradığımız, arkadaş değil, kendimize bir hizmetçi arıyoruz demektir. Asıl olan, ihtiyaçlarına koşacağımız, eziyetlerine katlanacağımız, dertlerine ortak olacağımız kimselerle, Allah rızası için arkadaş olmaktır. Hazret-i Aişe validemiz; (Mü'min, mü'minin kardeşidir. Onu ne ganimet bilir, ne de ondan çekinir) buyurmuşlardır. İhtiyaçları gizlemek lazımdır İnsanlarla iyi geçinebilmek için, ihtiyaçlarını da onlardan gizlemek ve bir şey istememek lazımdır. Peygamber efendimiz bir hadis-i şeriflerinde: (İnsanlardan bir şey istemeyeceğine söz verenin, Cennete girmesine kefilim) buyurmuşlardır. Bir gün hazret-i Ebu Bekir, devesiyle bir yere giderken, devesinin yuları yere düşmüştü. Hemen inerek, yuları aldı ve tekrar bindi. Orada bulunan bazı kimseler: -Efendim, izin verseydiniz de, devenizin yularını biz alıp size verseydik, deyince hazret-i Ebu Bekir; -Resulullah efendimiz bize; (İnsanlardan, halktan bir şey isteme!) buyurmuşlardı. Bu sebeple sizlerden yardım istemedim, kendi işimi kendim hallettim cevabını vermişlerdir. Eshab-ı kiramın hepsi, hiç başkasına yük olmaz, hep kendi işlerini kendileri görürlerdi. Kendi işlerini kendileri gördükleri halde, başkalarına yardım etmek, onlara yardımcı olabilmek için âdeta birbirleriyle yarışırlardı. Onun için de, Eshab-ı kiramın hepsi, gittikleri yerlerde hep sevilmişler ve saygı görmüşlerdir. İslâm âlimleri de, aynı yolu takip etmişler ve onlar da herkes tarafından sevilmiş ve saygı görmüşlerdir. İnsanlarla iyi geçinmek için, onlara kendi yükünü çektirmemeli, onların yükünü, sıkıntısını çekmelidir. Hatta yakınlarından birisi bir günah işlediği zaman bile, onun için duâ etmeli, affolması için yalvarmalıdır. Bize karşı hatası olanı, hemen affetmeli ve haklı olan biz olsak bile, yine özür dileyen biz olmalıyız. Dostlarımızın sıkıntılı zamanlarında yardımlarına koşmalı, onlara sıkıntı vermemeli, yük olmamalıdır. Dostlarımıza, yakınlarımıza hep iyi, güzel şeyleri söylemeli, haber vermelidir. Kötü haberleri ve onlara üzüntü, sıkıntı verecek şeyleri söylememeli, haber vermemelidir. Herkese karşı, tevazu sahibi yani alçak gönüllü olmalıdır. Zira alçak gönüllü olan kurtulur, kibirli olan ise helâk olur. Kibirli olan kimse, insanlarla iyi geçinemez ve onlarla güzel münasebetler kuramaz. Yanına başkasının oturmasını istememek, hastalarla birlikte oturmamak, doğru sözü kabul etmeyip münakaşa etmek, kendi kusûrlarını bildirenlere teşekkür etmemek, fakirlerin değil zenginlerin davetine gitmek, hep kibirlilik alâmetlerinden ve geçimsizlik sebeplerindendir. Çünkü kibir, her iyiliğe engeldir. Başkalarını kusurlu bilen, hataları, kusurları başkalarında arayan bir kimse, hiç kimseyle iyi geçinemez. Böyle kimselerin yanında kimse kalmaz ve dost edinemezler. Bir kimse, kendi nefsini aradan çekmedikçe, hiç kimseyle iyi geçinemez. Nefsini aradan çeken, hiç kimseyi tenkit etmeyen, kendini kusurlu bilen ve kendi hatalarını, kusurlarını düşünerek kendinden iğrenen kimse, herkesle iyi geçinir. Çünkü kendisini kusurlu bilip kendi kusurlarıyla meşgul olan bir kimse, başkalarının kusurlarını araştıramaz ve onları hep iyi bilir. Bu sebeple onlara iyi davranır ve iyi geçinir. İmâm-ı Câfer-i Sâdık hazretleri buyurdu ki: İki şeyi unutmak lazım! "Sadaka vererek rızkınızı çoğaltınız. Zekât vererek mallarınızı koruyunuz. İktisâd eden, tasarrufa riâyet eden aldanmaz. Tedbirli, düzenli yaşamak, geçimin yarısıdır. İnsanlarla iyi geçinmek de, aklın yarısıdır." Netice olarak, insanlarla iyi geçinebilmek için, insanın kendinden fedakârlık yapması lazımdır. Hep başkalarından fedakârlık bekleyen kimse, kolay kolay insanlarla geçinemez. Din büyükleri: "Yaptığınız iyilikleri ve size yapılan kötülükleri unutunuz!" buyurmuşlardır. Eğer bir kimse, kendi yaptığı iyilikleri ve kendisine yapılan kötülükleri unutur ve bunları bir daha ağzına almaz ve mükâfatını da yalnız Allahü teâlâdan beklerse, bu kimse herkesle iyi geçinir, herkes tarafından da sevilir, sayılır. Dünyada da, âhirette de rahat eder, huzûrlu olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.