Her şeyde, hayır aramalıdır...

A -
A +

Dünyaya gelmek insanın elinde değildir. Dünyaya gelen, buranın şartlarına katlanmak mecburiyetindedir. İnsan, neşeli olduğu gibi, sıkıntılı, üzüntülü de olur. Önemli olan bunların neticesidir. Her iki halde de hâlini değiştirmeyenlere müjdeler olsun. Dünya imtihân yeri olarak yaratılmıştır. Sevinci de var, hüznü de var. İnsan, her iki hâlde de imtihân edilmektedir. Hadis-i şerifte; (Şüphe edilen altın, ateşle muayene edildiği gibi, insan da belâ ile imtihân olur) buyurulmuştur. Allahü teâlânın yarattıklarında, verdiklerinde ve gönderdiği her şeyde, bir hayır vardır. Allahü teâlânın vermesi gibi, alması da hayırlıdır. Verdiği zamân hayırlı olduğu gibi, aldığı zamân da, hayırlıdır. Hayırlı olan şeylere ise, sevinmek lâzımdır. İnsanlar, kendilerine hangi şeyin hayırlı, faydalı olacağını iyi bilemez. Allahü teâlâ, dahâ iyi bilir. Meselâ, bir hastanın babası, mütehassıs doktor ise, babası buna etli, tatlı yiyecekler verince, hasta sevinip; "iyi olmasaydım, bana bunları vermezdi" der. Babası, etli, tatlı gibi yemekleri vermezse, hasta yine sevinir ve; "hastalığımı tedâvî etmek için bunları vermiyor" der. Allahü teâlânın vermesine ve vermemesine de, böyle îmân, itikat olmadıkça, tevekkül sağlam olamaz. Hadis-i şerifte; (Allahü teâlânın yarattıklarında, gönderdiklerinde hayır, iyilik vardır) buyuruluyor. "İtirâz eden pişmân olur!" Mukadder yani takdir edilmiş olan şey, başa gelir, eğer sabredilirse ecri görülür. Sabredilmez, bağırılırsa, günaha girilir ve huzursuz olunur. Sıkıntı her ne kadar çok acı ise de, sabredilirse, nimet olacağı bildirilmiştir. Kur'an-ı kerimde Bekara suresinin 216. âyet-i kerimesinde meâlen; (Hoşlanmadığınız bir şey, belki de sizin için hayırlıdır) buyurulmaktadır. Muhammed Bekrî hazretleri buyuruyor ki: "Darıldığın bir şeyden dolayı canın sıkıldığı zaman feryâd etme. İşini Allahü teâlâya teslim et. Bu niçin böyle oldu diye Hakk'a îtirâz etme. Çünkü Hakk'a îtirâz eden pişmân olur. Allahü teâlânın kazâ ve kaderine râzı olan kimse, pek yüksek ve şerefli derecelere kavuşur. Matlûbu ve maksûdu peşînen verilir. Sıkıntıları ondan gider. Evliyânın sözlerini yerine getirip, onlara sâdık kaldıklarından ve kendilerini Allahü teâlâya teslim, işlerini de havâle etmelerinden dolayı başkalarından üstün olur. Bir sıkıntın olduğu zaman ümîdini kesme. Duâlara icâbet eden Allahü teâlânın fazlından ve lütfundan ümitli ol. Nice sıkıntı ve darlığın peşinden Allahü teâlânın yardımı yetişmiştir." Fudayl bin İyâd hazretleri, bir gün yolda giderken insanların neşe ve sevinç içinde olduklarını görünce; "Nice neşeli ve sevinçli kimseler vardır ki, onlara nasib olacak kefenlikler dokunup satışa çıkarılmıştır bile" buyurmuştur. Müminin başına gelen her şey, onun iyiliğinedir. Bir nimete kavuştuğu zaman şükreder, böylece şükredenlerden olur. Bir sıkıntı, belâ geldiği zaman da sabreder ve böylece sabredenlerden olur. İsmâil Fakîrullah hazretleri; "Sabrın başlangıcı çok acı, sonu bal gibi tatlıdır" buyurmuştur. Dertlerin, belaların gelmesi zahiren sıkıntı gibi olsa da, neticesi hayırdır, iyiliktir. Çünkü günahların affolmasına veya âhiretteki derecesinin yükselmesine sebep olur. Nitekim hadis-i şerifte; (Kul, ameliyle kendisine takdir edilen mertebeye ulaşamıyorsa, Allahü teâlâ ona, ailesine veya malına belâ verir ve o belâlara sabretmeyi de verir ki ezelde onun için takdir ettiği dereceye nâil olsun) buyurulmaktadır. Belâ günahsız olanlara da gelir. Allahü teâlâ indinde derecesi daha yüksek olana daha çok, daha şiddetli belâ gelir. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: (En şiddetli belâya düçâr olanlar, Peygamberler, sonra fazilet derecesine göre onları takip edenlerdir. Kişi dindarlığı derecesinde belâya düçâr olur. Eğer kişi dininde kuvvetli ise onun belâsı da şiddetli olur. Eğer dini gevşek ise belâsı da ona göre olur. Belâ, kula öyle yapışır ki, günahı kaldığı müddetçe onu bırakmaz.) "Kulluk böyle olur" Müslümanın başına gelen sıkıntılar onun hayrınadır. Çünkü hadis-i şerifte; (Allahü teâlâ buyuruyor ki: Mümin başına gelen işten, hoşlansa da, hoşlanmasa da, o iş, onun için hayırlıdır) buyurulmaktadır. Netice olarak mü'minin başına gelen her şey, hatta şer gibi görünenler de, onun lehinedir, hepsinde hayır aramalıdır. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin buyurduğu gibi: "Her gün insanın karşılaştığı her şey, Allahü teâlânın dilemesi ve yaratması ile var olmaktadır. Bunun için, irâdelerimizi Onun irâdesine uydurmalıyız! Karşılaştığımız her şeyi, aradığımız şeyler olarak görmeliyiz ve bunlara kavuştuğumuz için sevinmeliyiz! Kulluk böyle olur. Kul isek, böyle olmalıyız! Böyle olmamak, kulluğu kabûl etmemek ve sâhibine karşı gelmek olur."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.