"Allahü teâlâya güvendim"

A -
A +
Hâtim-i Esam hazretleri: "Âyet-i kerîmede (Allahü teâlâ, yalnız kendisine güvenenlerin her zaman imdâdına yetişir) buyurulduğunu gördüm. Her zaman yalnız Allaha güvendim."
Hubbürriyâset, baş olma, mevki, makam, mal sahibi olma hırsıdır ki, kötü huylardandır. Peygamber efendimiz; (İki aç kurt, bir koyun sürüsüne girdiği zamân, yaptıkları zarardan, mal ve şöhret hırsının yapacağı zarar daha çoktur) buyurmuşlardır.
Müslümânlıkta mal ve mevki sâhibi olmak kötülenmemiştir. Fakat mal ve mevki sâhibi olunca, kalbin kararması, Allahü teâlâyı unutma, mala, rütbeye güvenerek, ibâdetlerden geri kalma tehlikesi vardır. Hatta malına, mevkisine güvenerek, insanlara tepeden bakma, kibirlenme ve insanların ayıplamasından korkarak, îmânını kaybetme tehlikesi bile vardır. Nitekim Firavun ve yoldaşlarının, Bizans Kralı Herakliyûs'ün hâlleri kitaplarda yazılıdır... Bir gün hazret-i  Ömer, Medîne sokaklarının birinden geçerken, yol kenarında durmuş yaşlı bir kadına, bir başka kadın;
-İçeri gir, emîr-ül mü'minîn Ömer geçiyor, der. İhtiyâr kadın;
-Kimdir emîr-ül mü'minîn? Dün ona Ömer derlerdi,  bugün emîr-ül mü'minîn mi olmuş, der. Hazret-i Ömer, kadının bu sözlerini işitince  geri döner ve;
-Ömer'i Ömer'e gösteren o kadın kimdir? Ömer'in kendini tanımasına, anlamasına sebep oldu, buyurur.
Bu hâdiseden sonra hazret-i Ömer, her gün o ihtiyâr kadının kapısına gider ve;
-Atılacak çöpün varsa atayım, hizmetin varsa göreyim, destin boş ise ver, su getireyim. Zîrâ Ömer'i senden gayri kimse tanımadı, buyurur.
Şakîk-i Belhî hazretleri, telebesi Hâtim-i Esam hazretlerine; "Senelerdir buraya geliyor, beni dinliyorsun. Bu kadar zamanda ne öğrendin" diye suâl edince, Hâtim-i Esam hazretleri;
-Efendim, senelerdir sizden öğrendiklerimi sekiz maddede topladım. Bunlardan birisi de şudur. Herkesin, bir kimseye veya bir şeye güvendiğini gördüm. Bâzıları altınlarına, mal ve mülküne, bâzıları sanatına ve kazancına, bâzıları mevki ve rütbelerine, bâzıları da kendi gibi bir insana güveniyor. Bir âyet-i kerîmede meâlen; (Allahü teâlâ, yalnız kendisine güvenenlerin her zaman imdâdına yetişir) buyurulduğunu gördüm. Her zaman ve her işimde yalnız Allahü teâlâya güvendim. O emrettiği için çalıştım, sebeplere yapıştım. Fakat yalnız Ondan istedim, diye arz eder. Hocası Şakîk-i Belhî hazretleri, bu sözleri işitince; "Yâ Hâtim, ne güzel yapmışsın, Allahü teâlâ, her işinde imdâdına yetişsin" buyurur...
Netice olarak herkes, Allahü teâlânın ni'metlerinin çokluğunu düşünerek, kendini beğenmekten kurtulmalı, malı boş yerlere harcamamalı, nefsi için mevki, makâm istememeli, namâzları vaktinde kılmalı, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri îmân ve iyi işleri öğrenip, kendini bunlara uydurmalıdır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.