Kerâmet ve istidrâc

A -
A +

Hangi peygamberin ümmetinden olursa olsun, evliyâda âdet dışı, yâni fizik, kimyâ ve fizyoloji kânunları dışında meydana gelen şeylere, hâdiselere kerâmet denir.

İnsan gücünün üzerinde, insanı hayrette bırakan âdet dışı şaşılacak işlere, olağanüstü, hârikulâde hâller denir. İnsanların bütün hareketleri, işleri, Allahü teâlânın âdet-i ilâhiyyesi içinde, bir sebeple meydana gelmektedir. Allahü teâlâ sevdiği kullarına ikrâm ve en azılı düşmanlarını aldatmak için, bunlara âdetini bozarak hârikulâde şeyleri yaratmıştır. Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri; "Hârikulâde şeyler peygamberlerde görülürse mucize, evliyâ denilen diğer sevdiği kullarında görülürse kerâmet denir. Hârikulâde şeylerin peygamberlerde görülmesi lâzımdır. Evliyâda ise, şart değildir. Müslümanlar arasında evliyâ olmayanlardan meydana gelen hârikulâde hallere firâset; fâsıklardan ve kâfirlerden meydana gelenlere de istidrâc ve sihir, yâni büyü denir" buyurmuştur.

Hangi peygamberin ümmetinden olursa olsun, evliyâda âdet dışı, yâni fizik, kimyâ ve fizyoloji kânunları dışında meydana gelen şeylere, hâdiselere kerâmet, ikrâm, üstünlük denir. Kâfir ve fâsıklarda görülen hârikulâde, olağanüstü haller ise, istidrâctır. Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri buyuruyor ki:

"Evliyâdan meydana gelen kerâmet, tâbi olduğu peygamberin mucizesidir. Kerâmet ya kâinât içindeki maddî şeylerle yâhut Rabbânî ilim ve mârifetlerle ilgili olur. İkinci kısım kerâmetler daha yüksektir."

Kerâmet, evliyâlık için şart değildir. Yâni kerâmetin velîlerde mutlaka bulunması şartı yoktur. Hârikulâde haller, bâzan hâli dîne uygun olmayan kimsede de görülebilir ki bu istidrac veya sihir, büyü yoluyla olur. Buna kerâmet denmez. Çünkü kerâmet dînin emirlerine uyup, yasaklarından sakınan kimseden meydana gelir. İstidrac, nîmet gibi görünen, aslında sâhibi için, felâket olan hârikulâde hâllerdir. Muhyiddîn-i Arabî hazretleri; "Bütün hârikulâde hâller ya isteyerek meydana gelir veya istemeyerek. İstemeyerek meydana gelenlerde kerâmet sâhibi çok mahcûb olur ve kendini gizlemeye çalışır. İsteyerek meydana gelen kerâmet eğer din için faydalı olacaksa, izhârı, gösterilmesi câizdir. Din için faydalı değilse, kerâmet sâhibi onu göstermeye aslâ teşebbüs etmez" buyurmuştur.

Netice olarak Allahü teâlâ, her şeyi bir sebep altında yaratmaktadır. Bâzan âdetini bozarak sebepsiz de yaratmaktadır. Sebepsiz yaratılan olağanüstü hâller, evliyâda olursa kerâmet, kâfir ve fâsıklarda olursa istidrâc olmaktadır. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin buyurduğu gibi:
"Bir kimse peygamberlere tâbi olmadan doğru yolda yürümek isterse, muhakkak eğri yola sapar. Eğer eline bir şeyler geçerse, istidrâcdır. Sonu zarar ve ziyândır."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.