Evliyâlık, Allahü teâlâya yakın olmaktır

A -
A +

"Kerâmetler gösteren biri, meselâ su üstünde yürüse, bir ânda uzaklara gitse, havada uçsa, İslâmiyete uymadıkça, bunu evliyâ sanmayınız!"

Din âlimlerinin hârikalar göstermesi lâzım olmadığı gibi, evliyânın da, hârikalar göstermesi şart değildir. Çünkü evliyâ olmak, Allahü teâlâya yakın olmak demektir. Allahü teâlâ, bu yakın olmayı ise, Allahü teâlâdan başka, her şeyi unuttuktan sonra ihsân etmektedir. Bir kimseye, bu yakınlık ihsân edilip de, bu dünyâdaki bilinmeyen şeyler haber verilmeyebilir. Bir başkasına, hem bu verilir, hem de gayblar bildirilir. Bir üçüncü kimseye ise, yakınlıktan bir şey verilmeyip, gayblar bildirilir. Üçüncü kimse, istidrâc sâhibidir, nefsi cilâlandığı için, bilinmeyen şeyler, kendisine keşfedilmekte, böylece, dalâlet uçurumuna düşürülmektedir. Sûre-i Mücâdelenin 18. âyet-i kerîmesinin; (Onlar iyi bir iş yaptıklarını sanıyor. Biliniz ki, çok yalancıdırlar. Şeytân onları aldatmış, yoldan çıkarmıştır. Allahü teâlâyı o kadar unutturmuş ki, ne dillerine, ne de gönüllerine getirmezler. Şeytânın askeri, uşakları olmuşlardır. Biliniz ki, şeytânın gürûhü olan bunlar, bitmez tükenmez ni'metleri elden kaçırdı, sonsuz azâplara yakalandı) meâli, böyle kimselerin hâlini bildirmektedir.

Yakınlık devleti ile şereflenmiş olan birinci ve ikinci kısımdakiler, evliyâdır. Gaybdan haber vermek, bunların evliyâlığını arttırmaz ve azaltmaz. İkisi arasındaki fark, yakınlık derecelerine göredir. Kendine gaybdan bir şey gösterilmeyen evliyâ, kendine ihsân edilen yakınlığın üstünlüğü dolayısı ile, daha ileride ve daha üstün olur. Muhammed Pârisâ hazretleri buyuruyor ki:

"Allahü teâlâya yakın olanların vücûtları kerâmettir. İnsanları Allahü teâlâya dâvet etmeleri, Hak teâlânın rahmetlerinden bir rahmettir. Ölü kalbleri diriltmesi, hârikaların en büyüğüdür.

İnsanların selâmeti, onların varlığı iledir. Mahlûkların en kıymetlisi onlardır. Allahü teâlâ, onlarla rahmet yağdırıyor, onlar sebebi ile rızık gönderiyor. Onların sözleri devâdır, acıyarak bir bakışları şifâdır. Onlar, celîs-i ilâhî yani Allaha yakın kimselerdir. Allahü teâlânın lütufları, ihsânları, onların bulunduğu yerden eksik olmaz. Yanlarında bulunanlar kötü olmaz. Onları tanıyanlar mahrûm kalmaz."

Allah adamları yani evliyâ, hangi memlekette bulunursa, oradaki insanlar için büyük bir ni'mettir. Bunların saâdete kavuşmaları için büyük müjdedir.

Netice olarak, İslâmiyete uymayan kimse, hârikulâde, olağanüstü şeyler yapabilir. Bunlara kerâmet denmez, istidrâc denir. Bâyezîd-i Bistâmî hazretlerinin buyurduğu gibi:
"Kerâmetler gösteren biri, meselâ su üstünde yürüse, bir ânda uzaklara gitse, havada uçsa, İslâmiyete uymadıkça, bunu evliyâ sanmayınız!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.