Verilen nimetlerin şükrünü yapmak

A -
A +

Nimet sahipleri büyük bilinir. Bunun için, her nimetin hakîkî sahibi olan Allahü teâlâya şükretmek, insanlık îcâbıdır, aklın lüzum gösterdiği bir vazife, bir borçtur.

İyilik yapana teşekkür edileceğini, herkes bilir. Bu hâl, insanlık îcâbıdır. İyilik edenlere hürmet edilir, nimet sahipleri, büyük bilinir. Bunun için, her nimetin hakîkî sahibi olan Allahü teâlâya şükretmek, insanlık îcâbıdır, aklın lüzum gösterdiği bir vazife, bir borçtur.

Mehmed Emîn Tokâdî hazretleri, talebelerinden birine yazdığı bir mektupta buyurur ki:
"Bu âleme niçin gelindiğini, asıl maksadın Allahü teâlâya kulluk olduğunu bilmelidir. Can bedende iken mârifetullahı, Allahü teâlânın rızâsını isteyip, dünya ve âhiret saadetine mazhar olmalıdır. Dünya dostu, mal dostu, güzellik dostu ve diğer şeylerin dostu çoktur. Allah dostu, İksir-i âzam yani her derde devâ gibi nâdir bulunan çok kıymetli bir şeydir. Bir nefeste iki nimet vardır. Bunun için her nefese iki şükür lâzımdır. Yirmi dört saatte, her saate bin nefes ve her nefese iki şükür olmak üzere kırksekiz bin şükür olur. Bir insan bütün işlerini bıraksa, şükür, şükür diyerek Allahü teâlâya hamd ve şükretse yine de Allahü teâlâya şükrün binde birini edâ edemez."

Bir insanın her günkü hâlinden memnun olması, her hâlinde Allahü teâlâya şükretmesi, kanâat sâhibi olduğunu gösterir. Kendinden daha iyi mevkide, kendinden daha zengin, kendinden daha kuvvetli, kendinden daha güzel bir insanı kıskanmayarak kendi hâlinden memnun ve râzı olan insanın, öncelikle kalbi rahat olur ve böylece Allahü teâlânın sevgili kulu olur. Sevgili olmasının sebebi ise, Allahü teâlânın kendisine verdiğinden memnun ve râzı olmasıdır. Bunun için, Allahü teâlâ da, ondan râzıdır.

Bir çocuk ve bir hayvan yavrusu dünyaya gelir gelmez, bütün organları çalışmaya başlıyor. Bu hâl, bütün akıl sâhiplerini, bütün ilim adamlarını hayrette bırakıyor. Bütün insanlara, her iyiliği, her rahatlığı ve her derdi, her sıkıntıyı gönderen yalnız Allahü teâlâdır. Nimet gelince şükür, dert gelince, istiğfâr ve sabretmelidir. İstiğfârın ve sabrın sevâbı pek çoktur. Dertler, nimetin kıymetinin anlaşılmasına sebep olmaktadır. Dünyadaki dertler, âhırette çok sevap verilmesine sebep olmaktadır.

Netice olarak bizler, etrafımızı beş duygu organımız ile tanıyoruz. His organlarımız olmasaydı, hiçbir şeyden haberimiz olmayacaktı, kendimizi bile bilemeyecektik. Yürüyemeyecek, bir şey yapamayacak, yaşıyamayacaktık. Anamız, babamız olamayacak, var olamayacaktık. Ruhumuza tatlı gelen güzellikleri göremeyecek, güzel sesleri duyamayacak, onları sevemeyecektik. Rabbimize yalnız duygu organlarımız için, durmadan şükretsek, yine şükrünü ödemiş olamayız...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.