Allah'tan başka mabut yoktur

A -
A +

Allahü teâlâdan başka olarak özenilen her şey, mabut olur. Hak teâlâdan başkasına ibâdet etmekten kurtulmak için, O'ndan başka hiçbir şeye özenmemek lâzımdır.

Allahü teâlâya mahsus olan sıfatlara, Sıfât-i zâtiyyeye ve Sıfât-i sübûtiyyeye, Ülûhiyyet sıfatları denir. Bir mahluka ibâdet etmek, taş, ağaç, güneş, yıldız, inek, insan, heykel, resim gibi bir mahlukta, ülûhiyyet sıfatı bulunduğuna inanarak, ona itâat etmek, yalvarmak demektir. Böyle inanmaya şirk ve inanan kimseye müşrik denir. Bu şeylere ise, şerîk, mabut, put denir. Bir şeyde ülûhiyyet sıfatı bulunduğuna inanmak, onu tanrı yapmak olur. Tapılan şeylerin hepsine tanrı denir. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:

"Mabut, ibâdet olunan şey demektir. İbâdet, kulluk etmek, tapınmak, yani kendini aşağılamak, alçaltmak demektir. Bütün yükseklikler, iyilikler kendisinde bulunan, hiçbir noksanlığı olmayan ve her şey, var olmak ve varlıkta kalabilmek için, Ona muhtâç olan ve kendisi hiçbir şeye muhtâç olmayana ibâdet olunur. İbâdet, yalnız böyle bir varlığın hakkıdır. Allahü teâlâdan başka, böyle bir varlık yoktur ve olamaz.

Bir insanın maksûdu, arzusu, özendiği, sağ kaldıkça ele geçirmek istediği ve ele geçirmek için, her zillete, alçalmaya katlandığı, hiç vazgeçmediği şey ise, bu maksûdu, mabudu olur ve bu hâli ibâdet olur. Allahü teâlâdan başka mabut tanımamak için, Ondan başka maksûd olmamak lâzımdır.

İnsanların nefsi, mevki almak, başa geçmek sevdâsındadır. Onun bütün arzûsu, şef olmak, herkesin, kendisine boyun bükmesidir. Kendinin kimseye muhtâç olmasını, başkasının emri altına girmesini istemez. Nefsin bu arzûları, ilah olmak, mabut olmak, herkesin kendine tapınmasını istemek demektir. Allahü teâlâya ortak olmayı istemektir. Hattâ nefis, o kadar alçaktır ki, ortaklığa râzı olmayıp, âmir, hâkim, yalnız kendi olsun, her şey, yalnız onun emri ile olsun ister."

Mimşâd ed-Dîneverî hazretleri buyuruyor ki:

"İnsanın tapındığı, yani ömrünü kendisi için harcayıp, çok sevdiği şeyler çeşit çeşittir. İnsanların bir kısmı, nefsine, bir kısmı çocuğuna, bir kısmı malına, bir kısmı parasına, bir kısmı hanımına, bir kısmı, makam ve mevkiye tapar! Herkes gönlünü bunlardan birisine bağlamıştır. Bunların bağından kurtulmak çok zordur. Bunlara tapınmaktan, sadece kendine, malına, makamı ve mevkiine güvenmeyip, her şeyin sâhibi ve yaratıcısı Allahü teâlâya hakkıyla kulluk yapamadığını bilip, yaptıklarını hep kusurlu ve noksan görerek, nefsini ayıplayanlar kurtulabilir."

Netice olarak, Allahü teâlâdan başka olarak özenilen her şey, mabut olur. Hak teâlâdan başkasına ibâdet etmekten kurtulmak için, O'ndan başka hiçbir şeye özenmemek, hiçbir şeyin arkasına düşmemek lâzımdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.