İbâdet yaptığı için kendini beğenmek!

A -
A +

İnsan, ibâdetinin, iyiliğinin çirkin tarafı olmadığını sanmamalıdır. Biraz incelenirse, Allahü teâlânın yardımıyla hepsini çirkin bulur. Güzelliğin kokusunu bile duymaz!..

Ucub yani ibâdet yaptığı için kendini beğenmek, korkunç bir zehirdir, öldürücü bir hastalık olup, ibâdetleri ve iyilikleri yok eder. Ateşin odunu yakması gibidir. Bunun ilâcı, iyi işlerini kusurlu görmek, bunlardaki gizli çirkinlikleri düşünmek, böylece, kendinin ve ibâdetlerinin kusurlu, bozuk olduğunu anlamaktır. Hattâ, onları beğenilmeyecek, kovulacak bir hâlde bulmaktır.

Hadîs-i şerîflerde;
(Kur'ân-ı kerîm okuyan çok kimse vardır ki, Kur'ân-ı kerîm bunlara lânet eder.)
(Oruç tutan çok kimse vardır ki, onların orucu, yalnız açlık ve susuzluk çekmek olur) buyuruldu.
Ömer Halvetî hazretleri talebeliği yıllarında hocasının dergâhına odun taşırdı. Bir gün dağa gittiğinde, ormanda yemyeşil bir yer bulur ve orada birkaç rekat namaz kılar. Sonra da; "Elhamdülillah, nice kimseler vardır ki, şu anda gaflet uykusundadır. Onlar ne ibâdet eder, ne Allahü teâlânın emirlerine uyar, ne de harâmlardan sakınırlar. Biz ise çok şükür gücümüz yettiği kadar ibâdet yapıyoruz" deyiverir. Bu sırada kulağına Allahü teâlâyı zikreden sesler gelir ve o tarafa yönelir. Birinin baş aşağı durup  Allahü teâlâyı zikrettiğin görür. Yaklaşıp selâm verir ve böyle durmaktaki maksadını sorar. O kimse;

-Vücudum bir zaman kıyam üzere ayakta idi. Lâkin ona alıştı. Sonra rükû üzere kaldım, ona da alıştı. Bir zaman da secdede kaldım, onun da lezzetini alamaz oldum. Şimdi ben ibâdet ediciler ve hamdedenler zümresine katılmak için bu şekilde zikiretmeyi bedenime lâyık gördüm. Yatsı namazını kıldıktan sonra buraya gelir, bu hâlimle Rabbimi zikrederim der.
Ömer Halvetî hazretleri, bunları işitince, kendini beğenme hâlini hatırlayıp, tövbe eder ve; "Allahü teâlânın zikreden nice sâlih kulları varmış" diyerek pişmanlık içinde hocasının dergâhına döner. Hocası talebelere ders vermektedir, onun hâlini anlar ve; "Bâzı insanlar vardır ki, hemen kendisinin yetiştiğini ve çok ibâdet ettiğini söyler. Birkaç rekat namaz kılmakla öğünür, mânevî dereceler ümîd ederler. Halbuki öyle Hak âşıkları vardır ki, onlar akşamdan sabaha başı üzere durup Allahü teâlâyı zikrederler" buyurur.

Ömer Halvetî hazretleri, önceki hâline pişman olup tövbe eder ve hocasının yardımı ile, Allahü teâlâyı zikredenlerden olur...

Netice olarak insan, ibâdetinin, iyiliğinin çirkin tarafı olmadığını sanmamalıdır. Biraz incelenirse, Allahü teâlânın yardımıyla hepsini çirkin bulur. Güzelliğin kokusunu bile duymaz. Böyle kimsede ucub hâsıl olmaz. Bir kimse, amellerini, ibâdetlerini kusûrlu görünce, bunların kıymeti artar, kabul edilmeye lâyık olurlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.