İhtiyaçtan fazla çalışıp kazanmak...

A -
A +

Kanaat demek, ihtiyacından fazla kalan kazancını bir yere yığmayıp, İslâmiyetin emrettiği hayırlı yerlere vermek, dine hizmet edenlere yardım etmek demektir...

Dinimizde zaruri ihtiyaçlarını karşılamak ve fakirlere yardım etmek için, çalışıp, helâl yoldan mal kazanmak iyidir. Süleymân aleyhisselâm ve Eshâb-ı kirâmdan, Osman bin Affân, Abdurrahman bin Avf hazretleri, mal ve mülk sahibi idiler. Bu servetleri, sahâbîlik derecelerinin azalmasına sebep olmadı. Râmûz-ül-ehâdîsdeki hadîs-i şerîfte; (Eshâbım için, fakir olmak saâdettir. Âhir zamanda gelecek olan ümmetim için, zengin olmak saâdettir) buyuruldu.
Şimdi âhir zamandayız. Günah işleyenlerin, fitne çıkaranların, ibâdetlere bid'at karıştıranların çoğaldığı bir zamandayız. Bu zamanda helâli, harâmı, bid'atleri ve küfre sebep olan şeyleri öğrenmek ve bunlara uymak, helâl yoldan kazanarak zengin olmak büyük ibâdettir. Kazandığı ile fakirlere ve Ehl-i sünnet bilgilerini yayan Müslümânlara yardım etmek büyük saâdettir.
Kanaat, bileğin emeği, alın teri karşılığı kazanılana razı olmak, başkasının kazancına göz dikmemek demektir. Başkasının daha çok kazandığını görünce, onu kıskanmamak, onun gibi çok çalışmak demektir. Kanaat demek, ihtiyacından fazla kalan kazancını bir yere yığmayıp, İslâmiyetin emrettiği hayırlı yerlere vermek, fakirlere, kimsesizlere, hastalara, dine hizmet edenlere yardım etmek demektir.

(Dünyaya düşkün olma ki, Allahü teâlâ seni sevsin. İnsanların malına göz dikme ki, insanlar seni sevsin!), (Dünya hayatı, geçilecek bir köprü gibidir. Bu köprüyü tezyîn etmekle uğraşmayın. Hemen geçip gidin!), (Dünyaya, burada kalacağınız kadar, âhirete de, orada kalacağınız kadar çalışınız!) meâlindeki hadîs-i şerîflerin, dünyalığı, malı, parayı değil, bunların sevgisinin kötü olduğunu bildirdiğini, ehl-i sünnet âlimleri bildirmişlerdir.

Dünyaya gönül bağlamanın kötülenmesi ve âhiret için çalışılması hususundaki âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerle beraber, İslâm dîninde, ilim, fen, teknik, mimârlık, sanat ve ticâreti emreden, bunlar için çalışmayı teşvik eden nice emirler, âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfler vardır. Çünkü medenî bir milletin kurtuluşu ve saadeti fakirlikle olamaz. Bilâkis, hayır ve iyilik müesseseleri, imârethâneler, mektepler, medreseler, hastaneler yapmak, fakirlere ve kimsesizlere yardım etmek, insanlara hizmet için çeşmeler, köprüler yapmak, hep mal ve servet ile olur. Mal ve servet ise, çalışmak ve ticaret ile kazanılır...

Netice olarak hadîs-i şerîfte buyurulduğu gibi:
(Allahü teâlâ, bir kuluna mal ve ilim verir. Bu kul da haramlardan kaçınır. Akrabasını sevindirir. Malından, hakkı olanları bilip verir ise, Cennetin yüksek derecesine gider.)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.