İnsanlara hizmet mal ile olur...

A -
A +

Malı haram, günah olan yerlere harcamak, küfrân-ı nimet etmek yani şükretmemek olur. Bu ise, nimet verenin, azarlamasına ve azap etmesine sebeptir...

Mal, Allahü teâlânın verdiği bir nimettir. Âhireti kazanmak, mal ile olur. Dünya ve âhiret, mal ile intizâm bulur, rahat olur. Hac, cihâd sevabı mal ile kazanılır. Bedenin sıhhat, kuvvet bulması, mal ile olur. Başkasına muhtaç olmaktan insanı koruyan maldır. Sadaka vermek, akrabayı dolaşmak, fakirlerin imdâdına yetişmek mal ile olur. Mescitler, mektepler, hastaneler, yollar, çeşmeler, köprüler yaparak, insanlara hizmet de mal ile olur. Dînimiz; (İnsanların en iyisi, onlara faydası çok olanıdır) buyuruyor. İnsanlara yardım etmek için çalışıp para kazanmak, nâfile ibâdet etmekten daha çok sevaptır.

Malı ve dünyalığı kötüleyen âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfler de çoktur. Fakat, bu haberler, malı, dünyalığı değil, bunların zararlı kullanılmasını kötülemektedir. İnsanın azmasına, Allahü teâlâyı unutturmasına, ibâdetlere mâni olmasına sebep olan mal zararlıdır. Ölümü ve ölümden sonrasını unutturan mal da zararlıdır. Bu zararlar çok kimselerde kendini göstermektedir. Bu zararlardan kurtulan az olduğundan, malı kötüleyen haberler çok olmuştur. Görülüyor ki, mal, birbirine zıt iki şeye sebeptir. Hayra, iyiliğe sebep olduğu için övülmüş, şerre, kötülüğe sebep olduğu için de kötülenmiştir. Hadîs-i şerîfte; (İki şeyden birine kavuşan insana gıpta etmek, buna imrenmek yerinde olur. Allahü teâlâ bir kimseye İslâm ilimlerini ihsân eder. Bu da, her hareketini, bilgisine uygun yapar. İkincisi, Allahü teâlâ, birine çok mal verir. Bu kimse de malını, Allahü teâlânın râzı olduğu, beğendiği yerlere harcar) buyurulmuştur.

Ecdâdımız, dinimizin emrine uyarak çok çalışmış, çok kazanmışlar ve bunları da Allahü teâlânın râzı olduğu, beğendiği yerlere sarf etmişlerdir. Mesela bugünkü Avrupalıların dedeleri, medeniyete, ilerlemeye vasıta olan  şeylerden habersiz iken, İslâm memleketlerinin her tarafında mektepler, medreseler, fakirler için bakım evleri, aşhâneler, hanlar, hamamlar ve daha nice hayır ve iyilik müesseseleri kurulmuştu. Müslümanlar, ayrıca bu hayır kurumlarının devamı, giderlerinin karşılanması için, yardım teşkilâtı olan vakıflar kurmuşlardı. Hatta kölelerin ve hizmetçilerin yaptıkları zararları ödeyen, hastalıklara sebep olan şeyleri temizleten vakıflar dahi kurulmuştu. Bunlar ise, mal, para ile olmaktadır.

Netice olarak mal, büyük bir nimettir. Malı haram, günah olan yerlere harcamak, nimete kıymet vermemek, küfrân-ı nimet etmek yani şükretmemek olur. Bu ise, nimet verenin, azarlamasına ve azap etmesine sebep olur. Nimetin kıymeti bilinmez, hakkı gözetilmezse, elden gider...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.