"İnsan, sevdiğini çok zikreder..."

A -
A +

Sevgilinin sevdikleri sevilir, düşmanları sevilmez. Beden ve kalp ile erişilebilecek bütün yüksek dereceler, Resûlullah efendimizi sevmeye bağlıdır...

Dünyayı seven, hatırlayan kalp, hastadır. Kalbin temiz olması, dünya denilen şeyleri sevmekten, hatırlamaktan kurtulması demektir. Kalp hastalığının ilâcı, İslâmiyetin emirlerine uymak, yasak ettiklerinden sakınmak ve Allahü teâlâyı çok zikretmek, yani ismini ve sıfatlarını hatırlamak, kalbe yerleştirmektir. Çünkü  insan sevdiğini hiç unutmaz. Sevginin, muhabbetin yeri ise kalptir.

Bir defasında, Muhammed Şüveymî hazretlerinin yanına biri gelerek, sıkıntıda olduğunu, bunun için kendisine yardımcı olmasını ister ve çok yalvarır. Bu kimse, bir kadınla evlenmek ister fakat o kadın bunu kabul etmez. Gelen kimsenin derdini dinleyen Muhammed Şüveymî hazretleri, ona ıssız bir odayı göstererek;

-Buraya gir, kapıyı kapat ve devamlı olarak o kadının ismini söyle! buyurur. Orada bulunanlar, ilk bakışta bir mânâ veremezler ise de, hocalarının sözlerinde mutlaka hikmet bulunacağını düşünüp, neticeyi beklemeye başlarlar. O kimse ise, gece, gündüz evlenmek istediği kadının ismini söylemeye devam eder... Bir müddet sonra, kaldığı odanın kapısı vurulur ve;
-Ben filan kadınım, senin için geldim, kapıyı aç demektedir. Adam bu kadının önceki hâlini, bir de şimdiki hâlini düşünür ve birden kalbi değişir, kendi kendine; "Mâdem ki sevdiğine, ismini çok anmakla kavuşuluyor. O hâlde ben niye başka şeylerle meşgûl oluyorum. Rabbimin ismini zikretmekle meşgul olur, Ona ulaşmayı tercih ederim" diye düşünür. Kadını geri gönderir, kendisi Allahü teâlânın ismini zikretmekle meşgul olmaya başlar. Böylece kalp gözü açılır ve evliyâlık yolunda ilerlemeye başlar. Bu hâli görenler, Muhammed Şüveymî hazretlerinin o kimseyi, o ıssız odaya koymasının hikmetini böylece anlamış olurlar...

Netice olarak, insanın saâdete kavuşması için, âdetlerinde, ibâdetlerinde, kısacası her işinde din ve dünya büyüklerinin reîsine benzemesi lâzımdır. Bu dünyada, herkesin, sevdiğine benzeyenleri çok sevdiğini görüyoruz. Sevgilinin sevdikleri sevilir, düşmanları sevilmez. Beden ve kalp ile erişilebilecek bütün yüksek dereceler, Resûlullah efendimizi sevmeye bağlıdır. İnsanın kemâli, bu terâzi ile ölçülür. Bunun için, ibâdetlerin en kıymetlisi, Allahü teâlânın evliyâsını, dostlarını sevmek ve düşmanlarını sevmemektir. Çünkü Allahü teâlâyı sevmenin en büyük alâmeti budur. Dostun sevdiklerini sevmek, düşmanlarını sevmemek, insanda kendiliğinden hâsıl olur. Seven kimse, eğer sevgisi samimi ise, sevdiğine her konuda itâat eder ve onu hiç unutmaz. Peygamber efendimizin buyurduğu gibi:
(İnsan, sevdiğini çok zikreder, hatırlar.)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.